Hani eski bir reklam vardı ya;

''Ağzı olan konuşuyor'' diye.

Aynen öyle.

Ağzını her açan, kadına şiddetten başlayıp, cinayetten çıkıyor.

Üstüne basa basa söyleyelim...

Hem de aptala anlatır gibi...

Bu ülkede ''Kadın cinayeti'' yoktur. 

Bu ülkede ''Kadına şiddet'' de yoktur.

Evet, maalesef cinayete kurban giden ve şiddet gören kadınlar vardır.

Ama bunun adı ''kadın cinayeti'' ya da ''kadına şiddet'' değildir.

Zira

Hiç kimseye sırf kadın diye şiddet uygulanmamakta, hiç kimse sırf cinsiyeti sebebiyle öldürülmemektedir.

Eğer öyle olsaydı, erkekler sokakta rastladıkları her kadını çeker çeker vururlardı...

Oysa

Öldürülen ve şiddete maruz kalan kadınların kahir ekseriyeti; ihtilaflı olduğu yakınları tarafından öldürülmektedir.

Akraba kavgasına kurban giden erkek sayısı, belki kadınların en az on katıdır ama nedense kimsenin dikkatini çekmez.

Şiddet bu toplumun bir kısmının amansız bir hastalığıdır.

Koca karısına, anne çocuğuna, öğretmen öğrencisine, komutan askerine, patron işçisine...

Bunların içinden cımbızlayıp, sadece kadınların maruz kaldığı şiddeti ağızlarına sakız edenler, bu ülkeye iyilik etmemekte,  bu asil milletin karakterine ve kaderine iftira etmektedirler.

Zira

Bizim mafyamız bile, hesaplaşmalarına kadını kızı karıştırmaz.

Bizde ortalama bir erkek, hasmının bile karısına kızına el kaldırmaz...

Şimdilerde, her kafadan çıkan sese dönen bu bölücü mefhumları icat eden ve mahsurunu bile bile şehvetle kullananlar; ümit ederim ki, dilleriniz şişsin de ağızlarınıza sığmasın...

Bir an önce aklı selim hâkim olmalı;

Yoksa koskoca ülke tımarhaneye dönmek üzere...