Her hafta değil, her gün ayrı gündemlerle yaşıyoruz. Böyle bir hareketlilikte sık değişen gündemi takipte zorlaşıyor, anlamlarda sıkça değişiyor. Bugün 104 amiralin yayınlamış olduğu bildiri ile gündemi konuşmak istiyorum. Darbe deyince ne anlıyoruz İllaki tankların tüfeklerin patlatılarak insanları katlederek yapılan kanlı kanlı harekete mi diyoruz darbe diye Yoksa 28 Şubat gibi tankları sokaklara sürerek korku yaratıp açıklamasına da balans ayarı yapıyoruz diyerek ülkem insanına gözdağı veren alçaklara korku ve panik içinde bakmaya mı diyoruz darbe terimini
Bir kaç gün önce bildiri yayınlayan Amirallere öyle bir tepki verildi ki adeta 12 Eylül’leri aratır gibi gündem oluşturuldu. İşin tuhaf yanı bildiriyi yayınlayanların hepsi emekli ve yaşları en küçüğü 70 yaşında. Şimdi bunların açıklama yapması sadece düşüncelerini ortaya koymaktır. Darbe yapma şansları sıfır noktasında. Bunlarda silah olarak bulunsa beylik silahları bulunur. Beylik silahları ile darbe olacağına inananların çok saf ve darbe yaşamamış olmaları gerekir.
Şimdiye kadar emekli olmuş amiral veya paşalardan darbe yapan olmuş mu ben bilmiyorum veya hatırlamıyorum. Öyle her yazı yazan darbeci olursa kimsenin bir şey yazmaması ve konuşmaması gerekir. Lütfen ülkemin çok ciddi konuları varken böyle basit şeylerle gündem oluşturup gerçek gündemlerin üzerini kapatmayalım.
Eğer bu ülkenin menfaatleri düşünülecekse ekonomisini düşünelim, birlik beraberliğe en ihtiyaç duyduğumuz bir süreçte bölücü olarak kutuplaştırılmaları önleyelim. İnsanlar hangi partili olursa olsun bu ülkenin bütünlüğü için çalışmıyorsa işte onların ayarlarını kontrol edelim. Yoksa aklına esen aklına estiği gibi konuşunca darbe çığırtkanlığı diyerek kafamızı kuma sokup arkamızı açmayalım.
Kısa zaman önce bir 15 Temmuz kalkışması yaşandı. Buradan gerekli dersleri hala çıkarmadan hali hazırda hem iktidarın içinde vekil olarak bulunanlar hem muhalefetin içinde bulunanlar olduğu kanaatini taşıyorum. Bunlar ayıklanmadan bürokratları görevden alınmadan kalkışmanın sesleri dinmez. FETÖ zihniyetini överek göreve getirenler bugün söverek görevde kalmaktadırlar. Esasen onları ayıklayıp insanların birliğini bozmadan parti düşüncelerini ayırt etmeden tek vatan Türk vatanı, tek bayrak Türk bayrağı, altında ülkeye sahip çıkılması gerekir.
Yoksa herkesin konuştuğu darbe çağrışımı olarak karşımıza şöyle çıkar, hilafet geri gelsin diyenlerde darbe çağrışımı yapıyorlar, Atatürk’ün neyi var neyi kaldırılsın demekte darbe olur. T.C yazılarını silmekte TÜRK ismini silmekte DARBE olarak görülür. İşte o zaman güzel ülkemin içerisindeki hainlerin kazandığı bir başarı oluşur Allah korusun.
Bu milleti bu hale getirmek isteyenlerin kendi dertlerinde boğulup kahrolması, perişanlık içinde kıvrandıklarını çok görmüşüzdür. RABBİM bu tip hainlere fırsat vermesin inşallah. Rahmetli Genel Başkanım Sayın Muhsin Yazıcıoğlu; ‘Hiç kimse partisi için başkalarıyla kötü olmasın. Sel gider, kum kalır. Siz yine seçimlerden sonra beraber yaşayacaksınız. Kırgınlık yaparak yüz yüze bakamayacak duruma düşmeyin’ derdi. Bugün o noktaya getirmek isteyen ötekileştirip birliğimizi bozmak isteyenler var bunlara dikkat etmeliyiz.
Sonuçta hepimiz aynı kilimin desenleriyiz. Hoşçakalın, sağlıcakla kalın. Tüm Türk - İslam âleminin 11 ayın sultanı olan ramazan ayını en içten dileklerimle kutluyorum. Sağ elin verdiğini sol elin görmediği bir yardımlaşma ve sahiplenme duygusu içerisinde her şey gönlünüze göre olsun inşallah…