Ne oldu bize

Niçin ve nerelere savrulduk böyle.

Bir önceki mola yerinde heybesine giren karıncayı, götürüp bırakan bir vicdanın,

Bir mesele sorarken ayıp işleyen kadın utanıp mahcup olmasın diye, sağır taklidi yapan ve bundan ötürü ''sağır'' lakabı verilen bir nezaket medeniyetinin mensubu değil miydik

Yanından geçtiği köpek leşinden herkes tiksinirken, “dişleri ne kadar güzel” diyebilen,

Güvercini ölen çocuğa, başsağlığına gidip gönlünü alan.

Ezan ile alay eden bir Yahudi çocuğa kızmak yerine, "Senin sesin ne kadar güzel" diye gönlüne dokunan bir Peygamberin Ümmeti idik oysa.

''Dicle kenarında bir kurdun kaptığı koyunun hesabı bile benden sorulur'' diyen bir Hak ve adaletin davasını omuzlamıştık.

Ve

Otuz iki milleti yüzyıllarca bir arada huzur ve barış ile yaşatan bir Ecdadın torunları idik.

Davamız İlay-ı Kelimetullah

Gayemiz Rıza-i Bari

Ve Yolumuz Sıratı Müstakim değil miydi bizim

Ne oldu bize, niçin ve nerelere savrulduk böyle

Hastası olan evlerin önünden geçerken, sesini kısan işportacıların nezaketi nereye gitti.

Kokmuştur diye, tandır ekmeği dağıtan analarımızın cömertliği nerede

Ya, oyundan kopmamak için, rastgele bir evin kapısını çalıp, ekmek ve su isteyebilen çocukların yaşadığı mahalleler...

Ve

İhtiyaç sahibi minnet etmeden alabilsin diye kuytulara sadaka taşı, her canlı içsin diye, her köşeye tatlı su çeşmeleri serpiştirilen şehirler... Neredeler şimdi

"Komşusu aç iken tok sabahlayan bizden değildir" ihtarının muhatabı bizler değil miydik yoksa

Konuşurken zarif

Davranışında latif

İkazında bile naif, değil miydik bir zamanlar

Ne oldu bize

Tüm bunlardan niçin vazgeçtik ve yerlerine ne koyduk.

Bu savruluş niçin ve nereye...