Şüphesiz gerçek bir dahi idi.
Beşi ana dili gibi olmak üzere, yedi dil biliyordu..
Henüz 21 yaşında iken dünyanın en muazzam ordusuna komuta etti.
Belki aylarca uyumadı.
Planlar yaptı, projeler çizdi.
Şahsi gayret ve fikriyle dünyanın en büyük savaş toplarını döktürdü.
Gemileri karadan yürüterek, Dünya savaş tarihindeki, emsalsiz yerini aldı.
Bizans gibi bin yıllık bir Devlete savaş açtı..
Ve
En muhteşem orduların, onlarca kez bozguna uğrayıp kapısından döndüğü İstanbul'u fethetti.
Çağlar açtı, çağlar kapattı.
Milletini, övgülerin en büyüğüne mazhar etti.
Alnımızı ak, başımızı dik eyledi.
Merhameti ve adaletiyle de yine emsalsiz idi...
Ülkesini mamur, Halkını bahtiyar, Milletini mağrur etti.
Ve
Kısacık ömründe, 2 imparatorluk, 4 Krallık ve 11 Prensliği tarihe gömdükten sonra, elli yaşında bile değil iken; Dünyanın en güçlü Devletini ve yenilmez ordusunu ardında bırakarak, bir 3 Mayıs günü Rabbine yürüdü.
Bugün;
- Halkının %99 u O'nu hatırlamasa da,
- Gençler türbesini tekmelese de,
- Okullarda, " Gelenin hatırı için geçmişe sövmek" öğretilse de
ve
- Varlığını O'na borçlu olan Devleti, bir kuru anmayı ve sade bir töreni bile çok görse de;
O Dünyanın en büyüğü idi.
Ruhu şad, makamı ali ve mekanı Cennet olsun...