Aralarında tatlı bir husumet olan iki grup, yolda karşılaşırlar.
Beş kişilik grubun lideri;
- Hadi dövüşelim, der
- Ama biz 3 kişiyiz.
Grup lideri bir kaç saniye düşünür ve
- Ahmet sen geç lan karşıya.
Sayılar eşitlenince de birbirlerine girerler.
Günümüze göre fıkra gibi olan olay, muhtemelen akranlarıma hiç garip gelmemiştir.
Hatta belki başına aynısı gelen bile vardır.
Zira o zamanlar her şeyin ''Bize göre'' olan bir kanunu vardı.
O kanunlar gereği de:
- Sayısal fazlalık eşitsizlik sayılırdı.
- Birden fazla kişi, asla tek adama saldırmazdı.
- Düşene dokunulmazdı.
- Arkadan vurulmazdı.
- Ölümcül yerlerine vurulmazdı.
- Silahlarda eşitlik kuralı geçerliydi. Yumruğa yumruk, sopaya sopa.
- Kadına kıza el kaldırılmazdı.
- Aman dileyene vurulmazdı... vs vs vs
İşyerinde tartıştığı kişiyi, topladığı arkadaşlarıyla öldüresiye dövenlerin haberini görünce aklıma geldi bunlar.
Ne kadarda sık rastlar olduk değil mi artık bu tür haberlere.
Hele hele sokak ortasında, saç baş yolduran, ar damarı çatlamış kız kavgalarına...
Evet
Bu Milleti 50 yıldır dönüştürmeye çalışanlar kazandılar dostlar!!!
Sonunda bizi de kendilerine benzettiler.
Korkak, kalleş, ilkesiz, meziyetsiz, haysiyetsiz…
Delikanlılığın gerçekten bir kitabı vardı ve okumak için okur - yazar olmak bile gerekmiyordu.
Şimdi, yıkılası Amerika'nın sığır çobanına döndü delikanlılarımız...
Ne kitap yazan var ne de okuyan...
***
Çinlilerin iyi taklitçi olduğunu herkes bilir.
Bu sefer de İsrail'i daha doğrusu Yahudileri taklit ettiler.
Tüm Dünya'yı, Bilgisayar virüsleriyle tehdit edenlerin de virüs programı üretip satanların da; Yahudi olduklarını ve bunların çok büyük vurgunlar yaptıkları artık sır değil.
İşte Çin tam da bunu yaptı.
Ama daha acımasızını ve daha ölümcül olanını.
Zira Çin, İsrail gibi makinalara değil insanlara virüs bulaştırdı.
İsrail gibi makinaları değil, İnsanları hasta etti.
Sonuç onlara adına başarılı.
Ama Dünya için tam bir felaket.
Önce; sinemaskop tekniklerle sokakta titreyerek ölen insan görüntüleri servis edildi...
Sonra, karantinada hapsedilmiş şehirler
Ve toplu ölüm seremonileri.
Bu bir kaç aylık süreç sonunda Dünya, hazır aşı için; Çin'in kapısında çoktan kuyruk olmuştu bile.
Sadece bize sattığı aşı bile Çinin bu kirli oyununu kâra çevirmeye yetmiştir.
Kaldı ki tüm Dünya'yı peşinden koşturduğu düşünülürse...
Uluslararası oyun ortakları var mı bilinmez ama bu aşı işinden sadece Çin değil, elini çabuk tutan Ülkeler de kasalarını doldurdular.
Dünyanın dörtte birini oluşturan Çin'in virüsten kaybı, bizim sadece İstanbul'da kaybettiklerimizden bile az.
Evet
her gün yanı başımızda şahitlik ettiğimiz hastalar gerçek
Hastalıklar geçek
Yoğun bakımlardaki yürek parçalayan görüntüler de sahici
Ama
Ortada karanlık bir it oyunu döndüğü de gerçek.
Kendi cephemizden bakarsak şayet;
Eğer iç çekişme ve Rektör protestosundan zaman bulabilirlerse; gözde Üniversitemiz Boğaziçi ve diğer tüm Üniversitelerimizin; ilerde yine kurulması muhtemel buna benzer oyunları bozmak için kolları sıvamaları gerekir.
Bu oyunları bozmalıyız.
Bu kurgular mutlaka bozulmalı.
Aksi halde;
Görünmez düşmana karşı, topsuz tüfeksiz ve övünç kaynağımız SİHA'larımızı bile kullanamadan teslim olacak,
Kendi Ülkemizi kendi ellerimize batıracağız...