Hikaye bu ya.

Bir köye bir tilki dadanır.

Her gün birer ikişer tavuk aşırınca, köylüler tilkiyi farketmeyen köpeklerini suçlamaya ve ufak ufak cezalandırmaya başlarlar.

Bu hal aleyhlerine dönen köpekler de, bu durumu değiştirmek için, ağız birliği edip tilkiye tuzak kurarlar...

Tilki kümesin birine tam girecekken, hepsi birden saklandıkları yerden çıkıp saldırınca; Tilki önde köpekler arkada, başlar yaman bir kovalamaca...

Falan ağanın iti, fişman ağanın iti... en önde de elekçinin iti.

Tilki bakmış ki bu işin sonu yok.

Durup dönmüş ve köpeklere seslenmiş..

-Tamam pes, siz kazandınız fakat bir şey söylememe müsaade edin.

- Buyur söyle, demişler.

- Filan ağanın iti sen haklısın, sizin 5 tavuğunuzu yedim. Fişman ağanın iti sizin, 3 tavuğunuzu yedim.

İşte, sizin bir sizin iki diye, sayıp dökmüş diğer köpeklere de.

Hışımla elekçinin itine dönmüş ve;

- Ula sen söyle bakalım elekçinin iti. Hadi onların bir sebebi var da kovalıyorlar.

Sana ne oluyor sizin kümesiniz bile yok. Senin neyini yedim de en önde sen atılıyorsun

...

Özellikle bir partinin taraftarlarının tutumu ve liderlerinin düşmanca açıklamalarını duyunca, hep bu hikaye gelir aklıma nedense

 

 

***

İPLERİ, HEP DIŞARDA SAHİPLERİNİN ELİNDE OLDU

Avrupa'nın ilmini fennini getirsin diye, fakir Milletin boğazından keserek gönderdiklerimiz; eldivenli ellerinde baston, başlarında fötr şapka ve puro tüttüren ağızlarında hürriyet, adalet, müsavat ve meşveret diyerek döndüler.

Vatana hizmet için gönderilmişlerdi, satana hizmet eden maymunlar olarak geldiler. 

Avrupa görmüş oldukları için birer kurtarıcı gibi yetkilerle donatılarak; Devletin en yüksek tepelerine getirildiler...

Ama onlar her fırsatta;

Kendi Milletini aşağılamaktan utanmadılar.

Dinlerini tahkir etmekten utanmadılar.

Dillerini bozmaktan ve sadece taklit kabiliyetleriyle üstün birer maymun olmaktan ve maymunlaşmaktan ar etmediler.

İpleri, kökü dışarda sahiplerinin elinde oldu hep.

Hürriyet dediler, yalnız kendileri hür oldular.

Adalet dediler, Hakkı, Hukuku ve Adaleti katlettiler.

Müsavat dediler, seçkinci ve ceberrut birer jakoben oldular.

Meşveret dediler, azatsız köleleri olan batılı efendilerinden başkasını dinlemez oldular.

Bu meşum mefhumların her biri için beş yüz bin Vatan evladını şehit düşürüp, bir milyon km2 Vatan toprağını kurda kuşa yem ettiler.

Dünyanın en siyasi padişahına iftira atmaktan utanmadı,

Ona olan öfkelerinden, okul binalarına İngiliz bayrağı çekme zilletinden ve suikast kurşunu sıkan gavur parmakları alkışlamaktan geri durmadılar.

Oyun büyüktü ve her biri bu büyük oyunun küçük, aşağılık ve rezil birer piyonu oldular.

Vatanına, Milletine ve tarihlerine alenen ve aşikarane ihanet ettiler...

Ve en sonunda;

Milyonlarca vatan evladını toprağa düşürüp, Güneş batmayan milyonlarca km2 vatan toprağını parça parça ettiler.

Kendileri zelil birer maymun gibi geberip gittiler ama yüz yıl sonra bile aynı mefhumları ezber eden pis tohumlarını saçarak...

Belli ki; dünya durdukça ihanetten geri durmayacaklar...

Ama biz de, bunları bile bile, tarihi bir kez daha tekerrür ettirir ve aynı oyuna gelirsek kanımız kurusun...