Son günlerde birçok TV kanalında, Avrupa'da ölümcül covid hastalarında kullanılmaya başlanan İbni Sina’ın bir ilacının, gösterdiği mucizevi etkisi ve ölümleri çok düşürdüğü konuşuluyor.
İbni Sina tarihe mal olmuş Türk asıllı, İranlı bir İslam bilgini…
Dünyada başka örneği olmayan, kendi el yazması tek tıp kitabı var. Viyana kütüphanesinde.
Batılı tıp fakültelerinin bu kitaba çok atıfta bulunduğu söylenir.
Kaldı ki bu kitapta tarif edilen bir ilacın covid salgınında kullanılmaya başlanması, Avrupa’nın İbni Sina'ya verdiği önemin de bir delili aslında.
Bu kitap niçin bizde değil de Viyana'da dersiniz
Yüzbinlerce tarihi eser gibi bu da mı kaçırılmış yoksa
Hayır.
Keşke kaçırılsaydı. O zaman dava açıp geri alma imkânımız olabilirdi. Şimdi parasıyla fotokopisini bile vermiyorlar.
Sıkı durun anlatalım...
Harf inkılabından sonra, Fatih’te bulunan bir kütüphanedeki eşi benzeri olmayan binlerce el yazması eser, hamal kiralanarak Haliç'in sularına attırılmış.
İbni Sina'nın bu eseri de; Haliç’in soğuk sularına atmaya götürülürken tesadüf eden Avusturya büyükelçisinin, hamaldan 15 liraya satın aldığı çuvaldan çıkmış.
Nasıl, sizin de yüreğinize ok saplanmış gibi oldu mu
Bu arada malum, Devlet eliyle hurda kağıt diye satılan arşiv belgelerinden kurulan Dünyanın 4. en büyük Osmanlı arşivinin Sofya'da olması meselesi de var ki insanın içi boşalıyor.
Sabah sabah canınızı mı sıktım.
Kusura bakmayın…
Oofff off...
***
Adana'da arıcılar hüngür hüngür ağlıyor.
Nasıl ağlamasın zavallılar. Yüzlerce kovandaki arılarının nerdeyse tamamı telef olmuş.
Dediklerine göre; bir milyon civarında arı kıyıma uğramış.
Komşu tarlalarda kullanılan tarım ilacından olduğunu söylüyor ve arazilerin kenarında buldukları ilaç kutularını delil gösteriyorlar.
Hakikaten de kutularda irice yazmışlar "Dikkat arılar için öldürücüdür" diye.
Biz hangi ara bu hale geldik demeyeceğim, çünkü çok oldu insanlıktan çıkışımız…
Geçen sene değil miydi, ıspanaktaki ilaç kalıntısından kaç kişinin öldüğü.
Kullandıkları tarım ilacı sebebiyle hiç bilmedikleri tanımadıkları çoluk çocuk yüzbinlerce insanı yavaş yavaş zehirlediklerini bile bile seri cinayetlerine ara vermeyenler, komşu arazideki arı kovanlarını mı düşünecek.
Ne yani komşunun arısı ölecek diye ilaç atmayıp da, kazanç kaybına mı uğrasınlar
Hem vahşi kapitalizmin zirvesi "altta kalanın canı çıksın" değil mi
Biz zirveleri severiz, kötü manada bile olsa.
Aynştayn diyor ki "Arılar telef olursa insanlık ancak dört yıl yaşayabilir."
Bu gözü dönmüş katillerin kazandıklarını yiyemeden geberecekleri o acı sonlarını görmek için, dünyada tek bir arı kalmaması için dua edesi geliyor insanın.
Devletin derhal ve acilen; tüm ülkeye yayılan bu bilinçsiz ilaçlamaya müdahale etmesi ve seri katillere dur demesi gerekmiyor mu diyeceksiniz.
Güldürmeyin insanı.
Tarım Bakanına şöyle bir bakın, ne dediğimi anlarsınız…