Kızılırmak yine coşkun akıyor değil mi SİVASLI arkadaşlarım.
Coşkun akar Kızılırmak.
Gür akar Kızılırmak.
Bulanık akar KIZILIRMAK.
Yağmurdan sonra çok su getirir dağlardan.
Bir yürek yangınım var sizinle paylaşabilir miyim 70 yıldır ağladığım bir cenazem var. Bu ERMENİ hemşehrinizin gözyaşları 70 yıldır akar durur.
1950 yılıydı. Anam ırmak kenarına götürdü bizi. Yün yıkıyordu. Biz de abimle oyun oynuyorduk.
Anam işindeydi. Küçük kız kardeşim anamın yanında gah uyur gah oynardı.
Abim ırmağa girdi. Uzun zaman ırmakta yüzdü. Anamın “çık artık” demesine aldırmadan yüzdü.
Ben kıyıda ona bakıyordum. Irmak kenarında bir çok insan işlerini yapıyorlardı.
Birden abimin çırpındığını gördüm. Anama haber verdim. Anam koşarak ırmağa daldı. Boynuna kadar su gelmişti. Abim çırpınıyordu.
Anamın bağrışmalarına komşularda yetiştiler. Abimi dışarı çıkardılar. Anamı da kenar çıkardılar. Abim cansız yatıyordu.
TANRI´ya yol almıştı.
Ters çevirdiler, ağzından su çıkardılar ama boşuna idi.
Abim ölmüştü.
Anamın feryad-ı figanına bütün insanlar ağladılar.
Bir at arabası ile abimi eve getirdik.
Anam dizlerini döve döve dizleri yara olmuştu.
Abimi gören değirmen ustası babam da dizlerini döve döve ağlamıştı.
Türk komşularımız dahi dizlerini döve döve ağladılar.
Abimi toprağa verdik.
Bir yarımdı abim.
Ağamdı atamdı abim…
Anam o gün ve diğer günler ağlamaktan kendini alamadı.
Mahallenin büyüğü “Fakı Ramazan Amca”, anamı teskin etti.
Anama ve babama güzel sözler söyledi.
“Ölüm bir kara devedir, herkesin kapısına çökecek. Al kanatlı Azrail her kula konuk olacak” dedi.
Bu bilge sözü hiç unutmadım.
Şuan bile yazdığım günlüğümün başında bu söz vardır.
“ÖLÜM KARA BİR DEVEDİR HER KAPIYA ÇÖKECEK”
Anam hep ağlardı.
Gece vakti işini bitirir, bacılarımla beni yatırdıktan sonra küçük sofada sessiz sessiz ağlardı.
Baş örtüsünün ucu hep ıslaktı. Onun ucu ile gözyaşlarını silerdi.
Abim öldükten sonra birkaç ay geçmemişti daha. Benim elimden tuttu ve Fakı Ramazan Amca´nın bahçe içindeki masalsı cumbalı evine gittik.
Eve vardığımızda eşi EŞE BİBİ madımak doğramakta idi.
Anamı buyur etti. Çalkama verdi.
Fakı Ramazan Amca namaz eda etmekte idi.
EŞE BİBİYE dedi ki “Hacı Ağa” Şahin´ime YASİN okur mu dedi.
EŞE BİBİ “okur anam neden okumasın, ERMENİSİ, TÜRKÜ mü var cenaze hepimizin Allah hepimizin” dedi.
Anam ordan çıkınca ağlamaya başladı. Ben de bunları aklıma yazıyordum.
Fakı Ramazan Amca´ya anam “HACI AĞA” derdi.
Bir gün FAKI RAMAZAN AMCA bize geldi. İki Perşembe gecesi YASİNİ ŞERİF okuduğunu söyledi.
Anam eline vardı elini öptü.
Nur yüzlü Fakı Ramazan Amca bir gölge gibi süzülüp gitti…
KIZILIRMAK abimi aldığı günden bu zamana kadar KIZILIRMAK´a bakmadı anam bende bakmadım.
AMERİKA´da televizyonda dahi KIZILIRMAK´ı görsem yüzümü çeviriyorum.
Abimi azgın suları ile alıp Tanrıya armağan etti.
(Hepinize AMERİKA´dan selamlar iletiyorum. Mektubum ile başınızı ağrıttım. Küçüklerin gözlerinden öpüyorum, hanım evlatlarımın hatırlarını sual ediyorum. SİVASIMA selamlar gönderiyorum…)
(Kirkor DEĞİRMENCİYAN- Sivas Postası)