''Bir kızıl goncaya benzer dudağın.
Açılan tek gülüsün sen bu bağın"
Bu güzel şarkı dolandı dilime.
Madem ki misafir olmuştu, hoş tutayım dedim.
Artık rastlamıyoruz böyle güzel şarkılara.
Kulaklarımız epeydir uzak, zarif takdimlere.
Farkında mısınız dostlar
Memlekette bestekar kalmadı artık.
Güftekar da öyle.
Ne eskisi gibi müzisyen var, ne de musikişinas bir halk.
Şiir yazılmıyor ülkemde.
Şarkı bestelenmiyor.
Edep de, edebiyat da çoktan terk etti bu iklimi.
Camilerde de, ne makam ile kaldıran müezzin kaldı ne de o makam ile kıldıran imam...
Gençlerimiz; son teknoloji ürünü kulaklıkların işgalindeler ama ne Avni Anıl ne Selahattin İçli, ne de Yıldırım Gürses'in şarkıları terennüm etmiyor dudaklarında...
Hadi onları geçtim, yürek sesimiz türkülerimizi de dinlemiyorlar.
Musa Eroğlu'nu tanımıyor,
Neşet Ertaş'ı bilmiyor,
Muhlis Akarsu'yu anlamıyorlar.
Şiir yazmayan kalemler, hakaret yazıyor, türkü çıkmayan ağızlardan küfür çıkıyor.
Çoğunluğun musiki bilgisi ancak, trafikte korna akort edecek kadar...
Çok acı ama bu toprakların tüm güzellikleri, birer birer terk ediyor bizleri.
Bize de kala kala;
severken boğan,
överken kıran.
Yoluna ölürüm derken öldüren kalaslar kalıyor... (H.M)