"Trafik canavarı yollarda" diyoruz ama asıl trafik canavarı biziz. Hayali bir canavar oluşturup tüm suçu ona atmak sanırım en kolayı. Hızla artan taşıt sayısı ile birlikte trafik sorunları da günden güne artıyor. Ülkemizde her yıl binlerce insan trafik kazaları ile hayatını kaybediyor. Bu kazaların(!) dikkatsizlik, kural tanımamazlık ve kişinin kendine aşırı güvenmesinden kaynaklandığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Neymiş efendim kurallar çiğnenmek içinmiş... Bizim önce bu zihniyeti kökünden kazımamız gerekiyor. Bu zihniyet devam ettiği sürece maalesef aldığımız hiçbir tedbirin de anlamı olmayacak. Ekranlarda ah, tüh, vah ederek izlediğimiz kaza haberleri aslında tedbir almadığımız sürece hepimizin başına gelebilir. Bu yüzden seyirci kalmak yerine hepimiz önlem almak zorundayız. Trafik canavarı ile mücadele etmenin tek yolu da kurallara uyumaktır. Kurallara uygun davranmak korkaklık değil, aksine yaşamak için içimizde var olan cesarettir. Toplum olarak öyle bir öfke ve şiddet psikolojisi yaşıyoruz ki zaman zaman hayrete düşmemek elde değil. Akıl, diyalog ve hoşgörünün bittiği yerde çoğu zaman şiddet başlıyor. İletişimin azaldığı, saygının dibe vurdu trafik ortamında maalesef türlü felaketler de kaçınılmaz oluyor. Nitekim kazaları araçlar değil, insanlar yapar. Hırslarına yenik düşüp, hayatlarını kaybetme pahasına yarış yapan insanları anlamakta güçlük çekiyorum doğrusu. Keşke arabalarıyla yarış yapmak yerine akıllarıyla yarışsalar. Onlar, içlerindeki trafik canavarı ile kendilerine yeni masumlar arayıp dururlar. Onlar, yol verip bir dakika kaybetmektense, kendi hayatlarını ve başka hayatları kaybetmek pahasına boş verirler... İnsanlara şoförlük eğitiminden önce sabır ve saygı eğitimi verilmeli ki bu cahil kafayı değiştirsinler. Eğitim dediysem eğitim; sadece bilmek değil, uygulayabilme yeteneğidir. Saygıdeğer sürücüler, o trafik ışıkları kavşaklara süs olsun diye konulmadı. Kimse kimsenin yaşama hakkını kaza (!) adı altında elinden alamaz. O direksiyonun solundaki SİNYAL ÇUBUĞU da arabalara aksesuar(!) olsun diye konulmamış, bir zahmet kullanın. Unutmayalım ki trafikteki dikkatsizliğin telafisi yok. Kendimizi düşünmüyorsak bile sevdiklerimizi düşünmek zorundayız... Bir de şu konuya değinmeden geçemeyeceğim televizyondaki kaza haberlerine erkek sürücü için yorum yapılmazken, kazayı yapan kadın olunca "kadın sürücü değil mi..." diye başlayan cümlelerin ardı arkası kesilmiyor. Hele o trafikteki bayan sürücüleri sıkıştıran erkek şoförlerin hangi akla hizmet ettiklerini gerçekten merak ediyorum. Artık bu durumu siniye çekemediğim için yazıyorum. Yazıyorum ki bunu okuyan erkekler bundan sonra eşlerine, kızlarına olması gerektiği gibi davransınlar. Altını çizerek tekrar söylüyorum cinsiyet ayrımcılığı yapmasınlar. İnsanın trafikte iyi olması cinsiyetine değil; sabrına, bilgisine, saygısına ve kurallara ne kadar uyduğuna bağlıdır.Trafikte yalnız olmadığımızı ve herkesin bir bekleyeninin olduğunu unutmayalım. Kuralları bilmekle beraber uygulayanlardan olabilmemiz dileğiyle...