Son haftalardaki Sivasspor´u seyretmek için doktor raporu lazım. Bu takım kalp hastasını yoğun bakıma tansiyon hastasını komaya sokar.
Sivasspor´un tabiri caizse şirazesi kaymış, ayarları bozulmuş...
Konya maçı öyle bir maç ki; sahada sadece gezinen, maç bitse de gitsek havasında dolaşan, top almamak için saklanan futbolcular, kenarda ise kollarını bağlamış çaresizce onları seyreden bir teknik direktör...
Şu maçın gollerini çıkarın, Türkiye liglerini bilmeyen birine seyrettirin, bu takımlardan biri küme düşme mücadelesi veriyor, hangisi? Diye sorun, hiç tereddütsüz kırmızı beyazlı takımın değil düşme mücadelesi, adeta uzatmaları oynadığını söyler size...
Geçtiğimiz haftalar da yazmıştım? Sivasspor yap-boz oyunu gibi, ideal diye sayabileceğimiz bir kadro yok, her hafta değişen futbolcular, her hafta değişen bir sistem...
Hoş bu takımın bir sistemi var mı? O da ayrı bir muamma...
Samet hoca bildiğini okumaya devam ediyor. Sivasspor da ilk oyuncu değişikliği nedense hep Robinho oluyor. Defalarca söyledik, yazdık. Robinho; boşuna dünya yıldızı değil, rakip için her zaman tehdittir, oyunda görünmez, bir ara pası verir, bir şut atar, maçı alır götürür.
Hakan Bilgiç´in sürekli pozisyon hataları yapmasını da seyretti hoca? Hâlbuki John Boye´yi oraya Mejdani´yi liberoya çekse Konyaspor bu kadar üzerimize gelemeyecek...
Haftalardır yediğimiz gollerde hatalı olan Tolgahan bu maçta da evlere şenlikti. Yediği iki gol ve gördüğü kırmızı kart çok amatörceydi. Hoş onun yerine giren Rochet de pek farklı değil. Yani al birini vur ötekine? Takımdaki disiplinsizlik had safhada...
Birde yedek kulübesinde bekleyenlere bakalım, neredeyse sezon bitti biz hala Paul Papp nasıl bir oyuncudur, Henri Saivet ne iş yapar, Cyriac 90 dakika oynayamaz mı gibi bu futbolcuları bekliyoruz. Ne zaman hazır olacaklar, Konya maçında ceza sınırındaki oyuncular kart görseydi, ismini saydığımız bu oyuncular Fenerbahçe maçında oynayacak mıydı? Bilen yok...
Madem hocada futbolcularda Avrupa kupalarına gitmek istemiyor o zaman Samet Hoca en iyi bildiği işi yapsın. Alt yapıdaki futbolcuları sürsün sahaya hiç olmazsa takıma yeni oyuncular kazandırmış olur.
Şimdi diyebilirsiniz ki ´Yahu kardeşim bir maç mağlup oldu diye sen bu takıma haksızlık yapıyorsun.´
Böyle diyenlere cevabım net...
Evet, futbolda kazanmak kadar kaybetmek de var. Ama böyle kaybetmek yok. Ligin sonuna demir atmış, düşme korkusunu iliklerine kadar yaşayan ve bu maça kadar sadece 6 maç kazanmış bir takım karşısında hiçbir varlık gösteremeden, beş farklı skorla mağlup olmak başka nasıl anlatılabilir.
Adeta işkence gibi, iğrenç, rezalet...