Fatih TABUR
Vali Salih Ayhan; 1904 yılında yapılan Şirinoğlu Hamamı’nı “hamam müzesi” konseptinde şehre kazandıracaklarını söyledi. Hamamın kamulaştırma çalışmalarının tamamlandığını belirten Ayhan; ecdat yadigarı eseri ayağa kaldıracaklarını ifade etti.
Vali Ayhan; “Geçmişin izlerini yaşatmak istiyoruz, bunlar bir ecdat eseridir. Sivas’ta bir hamam kültürü var, bunu da bir müzede somutlaştırarak yaşatacağız. Şirinoğlu Hamamını kamulaştırdık, Hamam Müzesi yapacağız. Orayı da yaşayan müze şeklinde yapacağız” diye konuştu.
Sivas’ı müzeler şehri yapmak noktasında sürdürdükleri çalışmalara da değinen Ayhan; tarihsel derinliği güçlü Sivas’ta medeniyetlerin izini taşıyan eserleri gün yüzüne çıkarmayı çok önemsediğini dile getirdi.
Vali olarak Sivas’a atandıktan sonra şehrin öncelikli ihtiyaç ve beklentilerini bilmekle birlikte tematik olarak da her alanda neler yapabileceklerine dair çalışmalar yaptıklarını kaydeden Ayhan, “Bu amaçla ‘Ortak Akılla Yarınlara’ adını verdiğimiz bir çalıştay yaptık. Bu çalıştay çok güzel ve iyi neticeler sağladı, bana da iyi bir ödev verdi. Bizim göremediklerimizi kurumlarımızın, yöneticilerimizin, çalışanlarımızın ve vatandaşlarımızın hatırlatmasıyla görmüş olduk. Benim gerçekleştirmek istediğim bazı şeylerin de kamuoyunca daha önce farkına varılamadığını tespit ettim. Bu çalıştayda kültür ve turizmin alt teması olan müzecilik alanında ciddi bir eksiklik gördüm. O zaman şehrin dokusuna, kültürüne, tarihine uygun tematik müzeler yapmak gerektiğine inandım ve karar verdim. Özellikle Sivas gibi kadim bir memlekette bir şehir müzesinin varlığı işin olmazsa olmaz tarafıdır. Çünkü şehir müzesi şehrin hafızasıdır, hard diski, özetidir. Şehir müzeleri insanların zihinlerindeki yoğun soyut algıları somutlaştırma görevini üstlenir. Mademki şehrin kültürel mirası ve tarihî zenginliği, folkloru, mimarisi, sanatı, zanaatı, değerleri, yetiştirdiği model insanları, tarihî şahsiyetleri var; bunları somutlaştırarak kurulacak kültür istasyonlarında halka sunmak lazım.” dedi.
Tematik olarak 20’ye yakın müzeyi hayata geçirebilecek bir potansiyeli tespit ettiklerinin altını çizen Ayhan, “Haralar denilen bir yerimizin varlığını herkes biliyor. Geçmişte saraya at yetiştiren bir bölge burası. Buraya Savaş Atları Müzesi yapmaya karar verdik. Sanayi Mektebi olarak yapılan ve hizmet veren, ama uzun zamandır bundan çok farklı fonksiyonla kullanılan yeri Sanayi Mektebi Müzesi olarak ihya etmeyi tasarladık. Burada ve Zanaatkârlar Çarşısında atölyeler, tezgâhlar vesair şehrin ticaret ve sanayi hayatını, geleneksel el sanatlarımızın faaliyetlerini ve ürünlerin elde ediliş sürecini merak edenler için bir uygulama ve pazarlama alanı oluşturduk, ayrıca geleneğin devamlılığına ve yaşamasına ortam hazırladık. Gök Medrese Vakıf Müzesinde vakıf kültürünü anlamak isteyenler için yine muazzam bir ortam sunulmuş oldu. Arkeoloji Müzesi aynı şekilde. Sivas Millî Mücadele’nin merkezi olmuş bir şehir. Bu dönemin yaşanmışlıklarını saklayan bir Atatürk ve Kongre Müzemiz var. Ozanlık geleneğinin membası olan bir şehir Sivas; Âşık Veysel gibi, Âşık Ruhsati gibi büyük âşıklarımız, söz ustası değerlerimiz var, bunu yaşatmamız ve göstermemiz gerekir. Âşıklık geleneğine ve müzik kültürüne uygun Âşık Veysel Ozanlar ve Müzik Müzesiyle bunu göstereceğiz. Sivas’ın yetiştirdiği büyük şahsiyetler var, her biri için ayrı ayrı müze tahsis etmeyi gerektirecek tarihî kimlikler, şahsiyetler bunlar. Nuri Demirağ gibi bir büyük müteşebbis, sanayici, iş insanı, Muhsin Yazıcıoğlu gibi büyük bir dava insanı bu coğrafyanın, bu kültürün yoğurduğu ve milletin hizmetine sunduğu değerler, rol model insanlar. Bunların hatırasını korumak, yaşatmak ve geleceğe aktarmak gerekiyor” şeklinde konuştu.
Şehrin potansiyeli, güçlü geçmişi ve birikiminin değerlendirilmesi gerektiğine inandığını aktaran Ayhan, “Bunların bir eylem planına dökülmesiyle ‘Müze Şehri Sivas’ kavramının altını doldurmuş olacağız. 2022 yılında Şehir Müzesinin en az 250 bin kişi tarafından ziyaret edilmesini arzu ediyorum. İnsanlar ziyaretlerini takiben memnuniyetlerini ifade ederlerse demek ki maksat hâsıl olmuştur. Bunların işletme yönetimi açısından daimiliği ve kendilerini geliştirerek var olması önemli. Müze yaptık, bitti. Böyle olmaz. Mesela Âşık Veysel Ozanlar ve Müzik Müzesinde bir geçici sergi alanları var, bir de kalıcı sergi alanları var. Geçici sergi alanlarında her yıl tema farklı olacak. Mesela bu seneki tema Âşık Ruhsatî diyelim. O yıl bu hususa dair yapılabilecek bütün etkinlikler gündeme gelecek” ifadelerini kullandı.
125 BİN ÇOCUĞUMUZ MÜZELERDE DERS İŞLEYECEK
Eğitimde okul dışı öğrenme etkinlikleri kapsamında 125 bin öğrencinin müzelerde ders işleyeceğini söyleyen Ayhan; “Yeni dönemde eğitimin yükselen değeri, bu anlayış. Okuyarak da öğrenilebilir, ama gezip görerek, temas ederek, içinde yaşayarak öğrenmek en kalıcı, işe yarar ve kullanılabilir öğrenmedir. Bir yönetici temsil ettiği kurumda neler yapabileceğini başka örnek uygulamaları görerek, ilham alarak daha iyi ortaya koyabilir. Müzeler konusunda benim olmazsa olmaz prensibim bu şehrin çocuklarının bu müzeleri görmelerini sağlamaktır. Sadece gezmek değil, eğitimin bir parçası olarak bu mekânlarda ders yapmak. Buna yönelik program da yaptık. Program dâhilinde Atatürk ve Kongre Müzesinde tarih derslerini, Şehir Müzesinde sosyal bilgiler derslerini, Sanayi Mektebi Müzesinde, Savaş Atları Müzesinde başka dersleri işliyor öğrencilerimiz. Bu şehirde zorunlu temel eğitim çağındaki 125 bin çocuğumuz düzenlenen program çerçevesinde bu müzelerde ders işleyecekler. Böylece çocuklarımız yaşadıkları şehrin potansiyelini görerek içselleştirmiş olacak. Gerekli ulaşım imkânını sağlıyoruz. İlçelerden de çocuklarımız geliyor gruplar hâlinde. Her gelen gruba ikramlarda bulunacağım, makamda da onları ağırlayacağım” açıklamasında bulundu.
Hamidiye Kültür Bahçesi’nde yapılan çalışmalara da değinen Ayhan, “Cirit, okçuluk konusunda çok modern uluslararası standartlara uygun bir tesis yaptık. Kumundan tribünlerde ses sistemine kadar, at pansiyonlarından, at bakım ünitelerine ve veteriner kliniklerine kadar, kapalı açık menajlara kadar. Ormanını değerlendirdik, macera parkı yaptık, otel yaptık, öğrencilerimizin sürekli orda öğrenci varlığı olsun ki öğrencilerin olduğu yerde güzellikler vardır. Bilimevi, Nuri Demirağ Havacılık ve Gökbilim Merkezi, orda kadın kooperatiflerimizin ve diğer vatandaşlarımızın ürettiği yöresel ürünleri satacak çok otantik bir yöresel ürün pazarı oluşturduk. Binanın bir tanesini kitap kahve otantik ve özel bir yapım stili ile içerisinde özel bir tasarımla zıtlıkları vurguladık. Hem kitap satışlarımız olacak hem de çay kahve ikramlarımız olacak. Hara Restoran var. Özellikle hara kavramını kullandık. Burası halk dilinde Aygır Depoları, Haralar olarak biliniyor. Ancak biz Sultan Abdülhamid Han ile anlam bulduğu için bir vefa ve hatırlatma olması düşüncesiyle Hamidiye’ye karar verdik. Kültür Bahçesi de kompleksin tamamını kapsamış oldu. Nasılsa müze bir kültürdür, eğitim bir kültürdür, spor da bir kültürdür. Bütün bu hizmetler kültürün altında bütünleştiği için Hamidiye Kültür Bahçesi olarak da ismini kuşatıcı, bütün hizmetlerin üstünde, üst çatı olarak da isimlendirmiş olduk. Vatandaşlarımızın da genel olarak beğenisi oldu” diyerek konuşmasını tamamladı.
