Kontrol Edilemeyen Eylem Şiddet

Orhan Arslan
Orhan Arslan
Kontrol Edilemeyen Eylem Şiddet
16-10-2020

Şiddet, toplumun her katmanında gittikçe yükselen bir konuma gelmektedir. Onlarca nedeni olabilir. İnançsız olmak, kendisini denetleyecek bir vicdanı bulunmamak, İç muhasebe yetisini kaybetmek, kötülüğü destekleyen ana damarlardan birisidir. İnanç ve vicdan gelişmişliği, insanın kontrolünü sağlayan bir oluşumdur. Bu oluşumu destekleyen, kuvvetlenmesini sağlayan,  gelişmesine neden olan onlarca neden vardır. Önemli olan inancımızı kuvvetlendirmek,  vicdanımızı geliştirmek için, bunu besleyen damarları iyi bulmak gerekir. İnsan olmanın en önemli unsurudur. Bunların gelişmesi, merhamet gibi bir oluşumun tüm insanlarda yaygınlaşmasına neden olur. Merhamet, şiddetin önündeki en büyük engeldir. Merhamet şebekeleri, ev, ev tüm hanelere dağıtılmalıdır...

Bugün insanlara şiddeti özendiren nedenler çoktur. Başta sorumsuz TV yayıncılığı, kötü olayların reklamının yapılması şiddeti körüklemektedir.  Buna insanın kişisel eksiklikleri ve yanlışlıkları da eklenince, şiddet kaçınılmaz bir sonuç olarak, karşımıza çıkmaktadır. Bunun en kolay yönü de Aile içi, şiddettir. Çünkü, aile içerisindeki insanların şiddet yapacak kişiye karşı, mukavemet edecek ne güçleri vardır. Ne de yardımcıları. Üstelik şiddete meyilli olan insanlar için, en kolay olanı Aile içerisinde yapılan şiddet eylemleridir. Çünkü onlar daha zayıf ve korunaksız kişilerdir. Şiddet eğilimli insanlar, Aynı cüretkarlığı, Aile dışı ortamlarda yapmanın zorluğunu bilmektedirler.

Temennimiz, bu vurdumduymazlığın nedenleri ile birlikte ortadan kalkmasıdır. İnsanların inançsız, sorumsuz, denetlenmesi zor yapılan ortamlarda yetişen bir insandan başka bir şey beklenemez. 

İçki müptelası bir insan için, en kolay şiddet uygulaması ev ortamıdır. Bunun örnekleri oldukça fazladır.  

Toplumda şiddete meyilli olan insanlar,  bu eylemleri yaparken, kimi zaman kendi özgürlüğünü kullandığını ifade etmektedir. Bir insanın özgürlük diye ifade ettiği eylemler ne zamandan beri başkalarının hayatlarına sıkıntı verecek şekilde olmaktadır. Bu nasıl bir özgürlük Tanımıdır? 

Fikri alanda bile,  başkalarının mutsuz olması,  Birilerini mutlu etmemelidir. Kaldı ki, bunu eylem olarak ele almak, karşı tarafı fiziken hırpalamak temelden yanlış bir olaydır. Asıl mesele budur. Bunlara ilaveten üstelik hem fikri alanda hem fiili alanda insanlara zulmeden bir insan, inançlı olduğunu söyleyemez. Bu kendini aldatmaktır.

Çünkü yukarıda söylediğimiz olumsuzlukları inançlı bir insanın yapmaması gerekir. Eğer yapıyorsa, inanç eksikliği vardır. O insan kendisini inançlı sanmaktadır. En kısa zamanda kendini kontrol etmelidir. İnanan bir insan yukarıda sıraladığımız yanlışları yapamaz. Zaten inancı yoksa, kendisini denetleyecek bir mekanizmanın olmadığı her yerde istediği şekilde eylem ve davranışları sergileyebilir. Bunun önünü alamazsınız. 

O halde, Kesinlikle işlenen suçun cezası caydırıcı olmak zorundadır. Bazıları için denetimin anlamı bu olsa gerektir...  Ceza belki caydırıcı olabilir. Bazı olaylarda ise, yeterli olmayabilir. İşte o zaman şiddet insanların vaz geçmediği bir eylem olarak karşımıza çıkar.

İnsan hayatı kutsaldır. Yüce Rabbim, bir insanı öldürenin bütün insanlığı öldürmüş gibi, ağır bir suç olarak tanımlamıştır. Bu kadar ağır bir suç olarak tanımlanan eyleme insanlar neden meyilli olurlar? Acaba, Kurandaki kısas hükmü uygulanmış olsa idi, şiddet bu kadar artar mıydı? Bunu düşünmemiz gerekir. Bugün çok ağır eylemler için( vatan hainliği, terör, insan öldürme, çocuk ve kadın cinayetleri) Meclis idam konusunu ele almalıdır. Sayın Başkan bana gelirse ben onaylarım demiştir. Hadi bakalım, Meclis bu işi gündemine almalıdır. Bakalım bir uygulayalım, Şiddet bu kadar artacak mıdır? Yoksa azalacak mıdır?

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?