Söz, bir bünye gibidir. Karakteri, duruşu, omurgası hatta namusu vardır. Söz bir yazıda, bir kelamda, bir nidada sahibinin kimliğini yansıtır. Sözün kıymetlisi paha biçilemez. Onun için denmiştir ;

"Söz ola, kese savaşı,

Söz ola kestire başı,

Söz ola ağulu aşı,

Yağ ile bal ede bir söz"

 

Söz;

Dürüst insanda değerli altındır.

Doğru kişide senetten kıymetlidir.

Alimde ayettir, hadistir.

Mürşide yoldur, Işıktır,

Deniz feneridir.

Kutup yıldızıdır.

Atalarda yaşanmış deneyimdir.

İlimdir, fendir, tekniktir.

Mevlana'ya, Yunus'a göre aşktır.

Hayyam'da rubai.

Rahmetli Cemil Meriç için namustur.

Yiğidin bağlandığı bağdır.

 

Ama cahilde;

Tehlikeli silahtır,

Değersiz paçavradır,

Fitnedir, fesattır.

Kat'lden tehlikelidir.

Toplumları yıkan fırtına, yakan ateştir.

Sadi Şirazi'ye göre üslup yanlışsa doğrunun celladıdır.

 

Söz deyince güzel Türkçemiz akla gelir elbette. Sosyal medyada her gün çiğnenen, bozulan, tecavüze uğrayan Türkçemiz. Bunca sene binlerce saat Türkçe dersi okutup anadilimizin ne hale geldiğinin aynasıdır sosyal medya alemi. Biz nasıl bir günah işledik ki bu nezih, zengin, latif dili bu hale getirdik. Bu milletin dilini, özel projeler, programlar ve gayretlerle, milyonluk bütçeyle ve devlet zoruyla bozmaya gayret etsek, ancak bu kadar olabilirdi.

 

Yeri gelmişken bir hatıramı nakledeyim. 90'lı yılların sonu, 2000 li yılların başı. Çok methini duyduğum bir hanım Türkçe öğretmenini milli eğitim bakanlığından istifa ettirip dershanemize atamasını yaptırdık.

Çok inandığım ve güvendiğim bir öğretmendi.

Hafta başı ilk gün Türkçe dersi olan sınıflara derse girdi ve öğle paydosu odama geldi. Panikle;

-Hocam bunlar Türkçe bilmiyorlar dedi. Bende;

-O nasıl laf hocam, bu çocukların anadili Türkçe, üstelik ilkokul, ortaokul ve liseyi bitirmiş, hafta içi üniversite sınavına hazırlanan öğrenciler, nasıl bilmezler dedim. Hiç unutmam, dedi ki;

-Hocam, bir metni düzgün okuyamıyorlar, okuduklarını tam anlamıyorlar, hatta kendilerini ifade edemiyorlar, dedi. Hocama hak vermekle birlikte, ben işi şakaya vurdum.

-Hocam bu çocuklar bunları yapabiliyor olsa, para verip buraya niye gelsinler.

Size niye ihtiyaç duysunlar, dedim.

 

Evet sevgili dostlar, dilimizin katli açısından, sosyal medya tam bir felaket. İmla yok, dilbilgisi yok, noktalama işaretleri hak getire. Oysa çoğu zaman elimizdeki akıllı telefonlar kelimenin doğrusunu alternatif olarak gösteriyor ama yazan doğruyu bilmeyince… Kelime dağarcığı boş. Dört binin üzerinde kelime haznesi olan dilimiz, günlük hayatta ve pratikte 100-150 kelime ortalaması ile kullanılıyor.

Bizim ülkemizde sayıları azda olsa Türkçe sevdalısı, ömrünü dilimizin güzelliklerini anlatmakla geçirmiş, tanıdığım ve rahmeti Rahmana kavuşmuş o muhterem insanlar bu günleri iyi ki görmediler. Hücceten çatlayıp, kahrından ölürlerdi.

Sağlıcakla kalın…