Vatan topraklarımızdaki orman yangınları gerçekten hepimizin içini yakıyor. Bu felaketlerin yol açtığı acı ve çaresizlik duygusu çok derin. Yangınlara sebep olanlar hakkında "insan olamazlar" düşüncesi, bu eylemlerin vicdansızlığını ve kabul edilemezliğini çok net bir şekilde ifade ediyor. Toplumun genelinde paylaşılan bu his, yaşanan trajedinin boyutunu gözler önüne seriyor.
Neden "İnsan Olamazlar" Dedim!
Bu ifade, yangınları çıkaranların, sebep olanların empati, merhamet ve sorumluluk gibi temel insani değerlerden tamamen yoksun olduğunu belirtmek için kullandım. Normal bir insan, binlerce canlının yaşam alanını yok etme, ekolojik dengeye onarılamaz zararlar verme ve gelecek nesillerin doğal mirasını gasp etme fikrine tahammül edemez. Bu nedenle, bu tür yıkıcı eylemleri gerçekleştirenler, insanlık dışı bir vahşete imza atmış kabul edilir.
Sebep olanların en ağır şekilde cezalandırılması gerekiyor. Çünkü orman yangınları:
* Ekolojik Bir Felakettir: Sadece ağaçlar değil, aynı zamanda milyonlarca hayvan, bitki ve mikroorganizmanın yaşam alanı da yok olur. Biyoçeşitlilik geri dönülmez biçimde zarar görür, toprak erozyonu artar, hava kirliliği yaratır ve iklim değişikliğini olumsuz etkiler.
* Ekonomik bir Yıkımdır: Yangınlar, milyarlarca liralık maddi kayba yol açar. Tarım alanları, yerleşim yerleri ve ülkenin turizm potansiyeli ciddi zararlar görür. Yeniden ağaçlandırma süreçleri uzun ve maliyetlidir.
* Sosyal ve Psikolojik Bir Travmadır: Yangınlar, insanların can ve mal güvenliğini doğrudan tehdit eder. Yangınları gören veya doğrudan deneyimleyen kişilerde derin psikolojik travmalara ve kalıcı izlere neden olabilir.
Bu denli geniş ve yıkıcı etkileri olan bir suçun, hem toplumun adalet duygusunu tatmin edecek hem de benzer eylemlere kalkışabilecek kişilere karşı caydırıcı olacak şekilde, Türk Ceza Kanunu'nda yer alan en ağır cezalarla karşılık bulması hayati önem taşır. Adalet mekanizmalarının bu konuda kararlılıkla hareket etmesi, hem kamu vicdanını rahatlatacak hem de gelecekte benzer olayların yaşanmasını engellemeye yardımcı olacaktır.
Tarım ve Orman Bakanlığı ile ekiplerinin yangınlara müdahalede gösterdiği çabalar ve koordinasyon gerçekten takdire şayandır.
Yangınlarla mücadelede gerçekten yoğun bir çaba sarf ediliyor. Birçok ilde eş zamanlı çıkan yangınlara hem havadan hem de karadan etkin bir şekilde müdahale ediliyor. Yangınlara müdahalede uçaklar, helikopterler, arazözler, su ikmal araçları ve dozerler gibi birçok farklı araç ve ekipman kullanılıyor. Ayrıca, orman işçileri, itfaiye ekipleri, AFAD, jandarma ve gönüllülerden oluşan geniş bir personel ağı yangınlarla mücadelede omuz omuza çalışıyor.
Erken tespit ve hızlı müdahale, yangınların büyümesini engellemede kritik bir rol oynuyor. Ekipler, yangın ihbarı alındığı anda hızla olay yerine intikal ederek alevlerle mücadeleye başlıyor. Yangınların yerleşim yerlerine yaklaşması durumunda, vatandaşların ve hayvanların güvenli bölgelere tahliyesi titizlikle yapılıyor. Bu, can kaybını önlemek adına büyük önem taşıyor. Özellikle rüzgarlı havalar, yangınların kontrol altına alınmasını zorlaştırsa da ekipler, meteorolojik verileri de dikkate alarak stratejik bir mücadele yürütüyor. Soğutma çalışmaları, yangın kontrol altına alındıktan sonra bile günlerce devam ederek alevlerin yeniden canlanmasının önüne geçiliyor. Buradaki asıl başarı tabi ki yangınların hiç çıkmamasını sağlamak. Bu nedenle, anız yakmamak, ormanlık alanlarda ateş yakmamak, sigara izmariti atmamak gibi konularda toplumsal duyarlılığın artırılması hayati önem taşıyor. En ufak bir duman görüldüğünde dahi lütfen 112 Acil Çağrı Merkezi'ne haber verelim ki böylece büyük felaketlerin önüne geçmiş olalım.
Yangın haberlerinin olmadığı, yangına sebep olanların en ağır şekilde cezalandırıldığı, dağlarıyla, bayırlarıyla, ovalarıyla doğal bir yaşamın devam ettiği sağlıklı ve günler diliyorum. Kalın sağlıcakla…