Şadiye ÖZTÜRK

Şadiye ÖZTÜRK

Ahilik Haftası vesilesiyle ŞEHRİN SEMBOL DEĞERLERİNİN FARKINA VARMAK

Bu hafta Ahilik Haftası... Bir çok şehirde olduğu gibi şehrimizde de kutlanıyor ve bir takım etkinlikler yapılıyor. Bu şehrin 700 yıllık bir sembol değeri olan Ahi Emir Ahmet, gerek kutlama haftasında gerekse öncesinde ve sonrasında hak ettiği yerde duruyor mu Biliniyor mu
Semboller, sıfatlar, remzler, küçüktür; tek kelime ya da tek bir şekildir ama ona yüklenen anlam, onu duyan ve ya söylenin ifade ettiği mana arka planda çok güçlü, çok derinlikli ve çok büyüktür. Öyle ki, o sembolle anlatılmak istenenle anlaşılan mana derinliği bütünleşir, insanların zihninde bir nevi topyekun bir çağrışımı, başka bir şeye hacet kalmadan tecessüs ettirir.
Şehirleri de ifade eden anlam ve semboller vardır. Kimi şehirlerin bir tane kimi şehirlerin ise bir kaç tane... Şehirler bunların üzerinde günümüz reklam ve tanıtım medyasında ve onların hegemonyasında olan insan zihninde canlanır. Malatya kayısısıyla, Amasya elmasıyla, Denizli horozuyla, Kırşehir Hacı Bektaşı Veli'siyle, Konya Mevlana'sıyla, Kırşehir Ahi Evran'ıyla tanınır ve birinir. Sivas ise, bugün yaygınlık kazanan ve efkar-ı umumiyede hemen çağrışım yapan bir sembolu çok tanınmış durumda değildir. Çifte Minare veya Gökmedrese'nin bir figür olarak kullanılmasının ötesinde yaygın ve yeterli bir tanınmışlığından bahsedilemez. Son yıllarda Divriği Ulu Cami, Hayat Ağacı, Sultanşehir ifade ve figürleri kullanıma bulunsada henüz Sivas'ı temsil kabiliyetinde bir tanınmışlığa dönüşememiştir.
Kadim bir tarihi olan Sivas'ı kamuoyunda tanınır kılacak onlarca değeri bulunmaktadır. Tarihin bilinen en ilk günlerinden bugüne kadar bir medeniyet varlığını sürdüren Sivas'ta Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait her biri birbirinden değerli sembol isim ve figürler bulunmaktadır ve bunlar bu şehri, günümüz dünyasında tanınır hale getirebilecek derinliğe sahiptir. Figür olarak çiftbaşlı kartal, Hayat Ağacı, Medreseler, Divriği Ulu Cami birer değerdir. Yine Şems-i Sivasi'den Ahi Emir Ahmet'e, Aşık Veysel'den Ruhsati'ye, Daniment Gazi'den 4 Eylül Sivas Kongresi'ne onlarca değerlerimiz mevcuttur.
Bugün Konya Mevlana ile meşhurdur. Tarihimizde bilinen üç Şems'ten biri olan Mevlana'nın hocası Şems-i Tebrizi'dir. Bugün Mevlana denilince ikinci bir sıfata gerek kalmaksızın Konya akla gelmektedir. Üç Şems'den bir diğeri olan Şemsettin Sivasi'yi ise, Meydan Caminin yanından geçen her yüz kişiye sorun kaç kişi bilmektedir
Yine Ahi Evran denilince akla Kırşehir gelmektedir. Ticaret ve esnaflık kültürü tarihimize baktığımızda ise ahiliğin kurucu Ahi Evran kadar, hem tasavvuf hem de esnaf geleneği içinde önemli bir yere sahip bir isim daha vardır. O da Ahi Emir Ahmet'tır. Yaklaşık 700 yıllık bir gelenekle bugün her biri kaybolmuş olan vakıflarıyla Sivas'ın ortasında kendi kaderine ve unutulmuşluğuna terkedilmiş şekilde durmaktadır. Bugün, Öğretmenevi'nin önündeki türbeyi, çevreden geçen kişilere ya da Öğretmenevi'nin müdavimlerine soralım kaç kişi bilmektedir
Diğer örneklere geçmeyeceğim. Herbiri sembol olan bu isimleri, yüzyılların dimağında nakış nakış dokuyarak, bu şehri bir kültür ve medeniyet şehri yapan değerleri, neden kendi şehrimizde dahi tanınmaz hale getirdiğimizi, bu şehrin hafızasından silerek kendimizce yok saydığımızı sorgulamamız gerekmektedir sanıyorum.
Sanıyorum kendi şehrimizi kendi ellerimizle yok sayıyoruz, tahrip ediyoruz. Değerlerimizin ne anlama geldiğini, şehrimizi yıllarca Anadolu'nun en seçkin ve önde gelen şehri yapan, devletimizin ve milletimizin yücelmesinde etkin rol almasında ne denli bir katkı sağladıklarını fark edemiyoruz. Güçlü devletin güçlü bir şehri olan Sivas'ın en önemli değerlerinin onlar olduğunun farkında değiliz. Bugün eğer bu şehir, tarihteki o güçlü ve önemli yerini tekrar kazanmak ve elde etmek istiyorsa, dünkü sembol değerlerin üzerine yeniden ayağa kalkarak, çağdaş dünyanın gelişen ve değişen şartlarında yeni ve önemli sembol değerler yetiştirmek ve onların öncülüğünde büyümenin, kalkınmanın ve gelişmenin adımlarını atmak zorundadır.
Bu şehir sırtını düne yaslayıp, gözlerinin istikbalin aydınlığına ayarlayamadığı sürece, hayıflanmaların, kaybetmelerin acısını sanıyorum aşamaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şadiye ÖZTÜRK Arşivi