
Şadiye ÖZTÜRK
AŞKIN EN ZARİF HALİ´ CAHİT ZARİFOĞLU
'Kırlarda çiçekler artık bensiz açacak.'' Böyle söylemişti Zarifoğlu vefatından bir süre önce hastane penceresinden bakarken ve aramızdan şiirleriyle geçerken. Bu fani yere zarif izler bırakarak, beka alemine 47 yaşında iken göç etmişti. Daha çok yaşasaydı kim bilir daha ne kalbimizi dağlayan ne hüzne salan dizeler bırakacaktı bizlere. Aslında o, hafızalarımızın muhkem köşelerinde dün ölmüş gibi, bugün ölmüş gibi, hatta hiç ölmemiş gibi hep taptaze olarak kaldı.
Bu toprakların bereketi olan güzel adamlardan, aynı zamanda da bu ülkede değeri daha yeni yeni anlaşılmaya başlanan üstat şahsiyetlerden biridir Zarifoğlu. Bahsedilmeye değer, adının hakkını vermiş olan bu güzel insan, Türkçe' ye zarafetle dokunabilen nadir şairlerden biridir.
Ankara'da 1977 yılında kurulan Mavera Dergisi ile birlikte edebiyatta, düşüncede ve kültürde yepyeni bir dönem başlar. İşte Cahit Zarifoğlu bu sürecin son ve önemli isimlerinden biridir.
Herkesin batı taklitçisi takıldığı bir dönemde ortaya çıkıp okurlarına ilmihal okumalarını, namazı tadil-i erkanla kılmalarını söyleyen, yani çağa donanımlı bir Müslüman olarak girmelerini öğütleyen bu müstesna insan, yaşadığı dönemde kendi kuşağına kalemi, inancı, fikri ile önderlik yapmış mümtaz bir kişiliktir.
Zarifoğlu, ölümünden 27 yıl sonra bugünlerde; yakın edebiyatımıza damgasını vuran, Kara Lisede hayatları kesişen ve Maraş ekolünü temsil eden şair ve yazarlardan yedisinin hayatından kesitlerin ekrana taşındığı ''Yedi Güzel Adam'' filmi sayesinde tekrar gündeme taşınarak anıldı. Şairin unutulmaz eseri ''Yedi Güzel Adam'' şiirinin isim babalığı yaptığı diziyi biraz hatırlayacak olursak; Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Rasim Özdenören, Nuri Pakdil, Mehmet Akif İnan, Alaeddin Özdenören ve Ali Kutlay'ın hayatları anlatılıyordu. Takdire, tebriğe ve hayrete şayan bir iş çıkardıkları için de izleyiciden tam not almayı başarabildi. Yeri gelmişken Cahit Zarifoğlu'nu bu güzel dizi ile bir kez daha ölümsüzleştiren, yeni nesle tanıtan TRT'ye de kalbi teşekkürlerimi sunmadan geçmek istemiyorum.
Genel olarak kullanmadığı, isminin başında bir de 'Abdurrahman' saklı adının bulunduğu Abdurrahman Cahit Zarifoğlu'nu ben ilk olarak, son şiirlerinden biri olan ''Sultan'' adlı şiiriyle tanımıştım.
''Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme
………
Hayat boş geçti
Geri kalan korkulu
Her adımım dolu olsa
İşe yaramaz katında
Biliyorum
Bağışlanmamı diliyorum''
Kimliği adının baş harflerinde gizli olan zarif şair; hem kendi acziyetinin hem de diğer kulların acziyetinin farkında olarak, imanlı yüreğinden yükselen bu mısralar, şiire tekrar tekrar aşık olmama sebep olmuştu. Bu haleti ruhiyeyi, bu nazik, bu naif duygu durumunu tanıyorum çünkü. Bu kadar samimi bir istiğfarla bağışlanma isteği de görmedim. Zaten onun şiirlerinde harflerin kelimelere, kelimelerin dizelere dönüşüp sol yanıma dokunmasını seviyorum. Kendimi en çok bulduğum şairlerden biridir desem mübalağa etmiş olmam herhalde.
Şiirlerinin ancak onun hakkında derin fikir sahibi olunduktan sonra anlaşılabileceğini biliyorum. Ama ben onun hayat hikayesinden ziyade, kişiliğinden bahsetmeyi yeğlerim.
Sıra arkadaşları yorgun ve sürekli düşünen hali karşısında ona 'Aristo' lakabını takarlar. Erdem Bayazıt 'damarında dörtnala koşan bir at vardı' diye tanımlar onu. Hüseyin Hatemi Zarifoğlu için: 'O , mümin bir şairdir.' Der. İsmet Özel ise ondan şöyle bahseder : ''Cahit Zarifoğlu'nu , ne dediğini bilen, yaptığı işi ciddiye alan düşünceleri uğruna fedakarlığı göze almaktan çekinmeyen biri olarak tanıdım. Ben yaşadığım sürece onun eksikliğinin farkına varacağım.''
Ve Zarifliğine denecek söz bulamazken, yüreği asaletiyle bütünleşmiş bir insana Necip Fazıl'ın 'artist' demesi kadar güzel bir şey daha yoktur sanırım. Bununla birlikte üstat Necip Fazıl'ın 'bir siz varsınız' dediği şairlerdendir. Arkadaşlarıyla beraber kurduğu dergiye 'Mavera' ismini veren de Berat hanımla evlenip, Kasım Arvasî 'ye damat olduğunda kefili ve nikah şahidi olan da yine Necip Fazıl'dır.
Zarif adamlar da ölür ve geriye sadece zarif acılar kalır. Onları anmak ve anlamak gerekir. Kırlarda çiçekler artık sensiz açıyor ve seni hatırlatıyor sevenlerine zarif acı. Rahmetle, minnetle, şükranla, özlemle yad ederken seni, yazımı harflerinden üflediğin ruh ile kalbimi mest eden ve gönlümde hayat bulan şiirlerinden birini okuyuculara takdim ederek bitirmek istiyorum.
ANILAR DEFTERİNDE GÜL YAPRAĞI
Anılar defterinde gül yaprağı
Gibi unutuldum , kurudum.
Başıma düştü sevda ağı
Bir başıma tenhalarda kahroldum.
Sen kim bilir rüzgarlı eteklerinle, kim bilir
Hangi iklimdesin.
Ben sensiz bu sessizlikle
Deliler gibiyim
Sensiz bu sessizlikle.
Ayrılıkla başım belada
Gözlerini çevir gözlerime
Yoksa ben
Sensiz bu sessizlikle
Deli gibiyim
Sensiz bu sensizlikle.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.