
Ahmet Hasdemir
EĞİTİMDE KISIR DÖNGÜ
Türkiye’de eğitim sistemi, yıllardır çözülemeyen bir çıkmazın içinde. Yirmi üç yıldır süregelen iktidar döneminde her yeni Milli Eğitim Bakanı “çözüm” vaadiyle geliyor, fakat sonuç değişmiyor. Umutlar büyüyor, hayal kırıklıkları katlanıyor. Bugün geldiğimiz noktada eğitim, geleceği şekillendiren bir alan olmaktan ziyade, günü kurtarmaya çalışan politikaların gölgesinde sürükleniyor.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamalar, bu tabloyu bir kez daha netleştirdi. Yüz binlerce öğretmen adayı işsizken “Hepsini alamayız” demek, aslında öğretmen yetiştirme sürecinin çarpıklığını itiraf etmekten başka bir şey değil. On yıllar boyunca eğitim fakültelerine kontenjan açıp gençleri umutlandırmak, ardından onları atama kuyruğunda bekletmek... Bu sadece plansızlık değil, gençlerin emeklerine karşı işlenmiş büyük bir haksızlıktır. Suçluyu başka yerde aramaya gerek yok; yıllardır ‘sorunları çözeceğiz’ iddiasıyla iktidarda olan, fakat çözemeyen bu plansızlığın asıl sorumlusu, yirmi üç yıldır sistemi şekillendiren iktidarın kendisidir
Yaşanan bu sıkıntılar yalnızca öğretmen istihdamında değil, neredeyse her meslekte geçerli. Mesleki eğitim, kesintisiz eğitim zorbalığı nedeniyle yıllardır çöküş içinde. Sanayi ve hizmet sektörüne nitelikli eleman yetiştirmek zorunda olan meslek liseleri, bugün yetersiz atölyeleri, çağın gerisinde kalan müfredatlarıyla gençleri adeta boşluğa sürüklüyor.
İktidarın kendi eliyle uygulamaya koyduğu 4+4+4 sistemi, çocuklarımızı erken yaşta sınav maratonuna sürükleyerek tüketti. Yıllardır bu yanlışın sonuçları giderilemedi. Bugün ise ‘eğitim süresini kısaltabiliriz’ açıklaması yapılıyor. Peki neden bunca yıl beklendi? Daha kaç nesil bu deneme-yanılmaların kurbanı olacak? Kaç gencin emeği ve hayali, bu plansızlığın karanlığında yitip gidecek? Kaç aile, çocuklarını eğitim adı altında yıpratmaya devam edecek? ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ kulağa iddialı gelse de, süslü söylemler gerçeği değiştirmiyor. Sahadaki manzara, iddialı hedeflerden hâlâ çok uzak.
Ancak tüm bu plansızlığa, eksikliğe ve yanlışlara rağmen bir umut ışığı hâlâ var. Çünkü bu ülkenin en büyük gücü, sınıfa giren her öğretmen, kitap açan her öğrenci, yorulmadan çocuğunun elinden tutan her veli… Onların enerjisi, fedakârlığı ve azmi, geleceğin Türkiye’sini inşa etmeye devam edecek inşallah.
Evet, tablo karanlık görünebilir; ama geleceği karartan değil, aydınlatan irade yine bizde. Yeni eğitim-öğretim yılı, işte bu umudu yeniden filizlendirmek için bir fırsattır. Bu vesileyle başta öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz olmak üzere tüm eğitim camiasının yeni eğitim yılını tebrik ediyor; sağlık, başarı ve huzur dolu bir dönem diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.