Üzülerek ifade edelim bu ülkede yeteri kadar vergi denetimi yapılamamaktadır.

Zaman, zaman Sayın Ekonomiden sorumlu Bakanların açıklamalarını dinliyoruz, bu açıklamalar bizleri hala üzmektedir. Bu Ülkede hala hatırı sayılır bir kayıt dışı ekonomiden bahsedilmektedir. Yeteri kadar vergi tahsili yapılamamaktan şikayetler olmaktadır.  Halkımızın vergi kaçırma alanındaki duyarsızlığı hep öne çıkmaktadır.

Bunun en son örneği yaşanan pandemi sürecinde ortaya çıktı. Devlet insanımıza matrahına göre yardım etmek için kolları sıvadı. Kimisine kira yardımı yaptı. Kimisine sigorta pirimi, kimisine kısa çalışma ödeneği verdi. Ancak, bu olaydan pek kimse memnun olmadı. Neden Çünkü aslında esnaf kardeşim dükkanına beş bin lira kira verirken, vergiden kaçmak için sözleşmede bin lira göstermiş. Devlet te bunu baz olarak bin lira kira yardımı yapmış. Esnaf kardeşim basmış isyanı. Olur mu benim dükkanın kirası beş bin lira ben bin lirayı ne yapayım! İyi de dostum sen kira kontratına öyle yazmışsın, kime kızıyorsun

Başka bir esnafımız akşama kadar bin tane çay satmış, ancak gelir olarak yüz çay sattığına dair beyanda bulunmuş.

Kimi esnaf kardeşim kısa çalışma ödeneği alan çalışan insanımızın çalışmasına devam etmesini istemiş... İşveren ya, çalışana ne yapsın

Hala alışveriş fişi alma geleneğimiz oluşmadı. Hatta kredi kartı ile yapılan alışverişlere bile kimi esnaf fiş kesmiyor. Yani vergi kaçırıyor.

Velhasıl, Devletten kaçıran kaçırana... Eeee, Devlet ne ile bütün hizmetleri gerçekleştirecek Geliri yeteri kadar olmayan Devlet, zamanla iflas eder.

Devlet Bakmış olmuyor, insanları özellikle küçük esnafın bu tür oyunları yaptığı için para yardımından yararlanamadığını görünce, bu sefer nakdi olarak bütün esnafa üç bin ile beş bin arasında yardım yapmaya karar vermiş. Yani esnafın ne yaptığını Devlet biliyor.

Şimdi Devlet senin gösterdiğin kazancı baz alarak yaptığı yardımı az bulmuşsun. Ben nasıl geçineceğim diye şikayette bulunmuşsun. O zaman adama sormazlar mı gösterdiğin gelir tablosu ile senelerdir nasıl geçindi isen, şimdi de öyle geçin diye...

Kısacası Devlete yeteri kadar vergi vermemek için, insanımız yarışıyor. İşte gerçekler, böyle bir felaket başımıza gelince nasıl da ortaya çıkıyor...

Piyasaya bakıyorsunuz, her türlü alışveriş en hızlı şekilde devam ediyor. Trafiğe çıkan araba sayısı her geçen gün artıyor. Daire satışları durmuyor.

 

TİM Başkanı İsmail Gülle, “Mayıs ayı ihracatımızla beraber, Cumhuriyet tarihimizin en yüksek ocak-mayıs dönemi ihracatını da gerçekleştirmiş olduk. Son 12 ayda 193 milyar 267 milyon dolar ihracat gerçekleştirerek, yıllık ihracat hedefimiz olan 184 milyar doların üzerinde bir seviyeye eriştik. İnşallah, 200 milyar dolarlara hep birlikte ulaşacağız” dedi.

 

Özellikle internet üzerinden satış hız kesmiyor. İnsanlar nerede ise, ekmeği bile kurye ile almak istiyor...

Amma kimilerine göre, Ülke batıyor, bitiyor... Hadi oradan... Hadi... Felaket tellalları...

Açlık edebiyatı, zirve yapmış durumda... Sözde göstermelik geçimsizlik senaryoları gündeme taşınıyor...

Ülke fakirleşiyor edebiyatları vitrine çıkarılıyor...

Amma nasıl oluyorsa, Çin' den sonra en fazla büyüyen Ülke oluyor...

Ben Ülkede geçim sıkıntısı yaşayan insan yoktur demiyorum... Fakirlik ve yoksulluk sınırında insanların bir hayli fazla olduğunu biliyorum. Sıkıntılı vatandaşlarımızın olduğunun farkındayım Devletin yanında Milletimi, çeşitli yardım kuruluşları ile bu görevi üzerlerine almaktadırlar.

Berim sitemim Devletine gereken vergiyi vermeyip, Devletinden çalan, Milletine ihanet eden, Maddi anlamda hak etmediği haksız kazançları cebe indiren, gerçek kazançlarını gizleyen insanlaradır. Sen üzerinde insan hakkı olarak yaşamaya devam ederken, üstelik; Devlete, yönetenlere neden yeteri kadar yardım etmiyorsunuz Diye serzenişte bulunuyorsan, sana yazıklar olsun...

Devleti aldatarak çaldığın paraların vebalini nasıl vereceksin bir düşün. Her insan senin gibi Devletten çalmaya devam ederse, Bu Devlet hangi gelir ile tüm hizmet sektörünü yapacak, Üstelik fakir ve yoksula yardım edecektir. Sağlıktan eğitime kadar hizmet alanını nasıl genişletecektir

İş piyasasında, Asıl önemli düstur şu olmalıdır. Bir insan bir insana hak ettiği alnının terinin karşılığını ödemelidir. O alın terinin karşılığı olan bir lirayı ödemek, sonradan yapacağınız bin lira yardımın karşılığı asla olamaz. Asıl olan hak ettiği bir lirayı vermektir. Devlet bu konuda yeteri kadar araştırma yaparak, insanının muhtaç duruma düşürmemek için, çalışanların ücretini belirlemelidir.

Devlet işleri de böyledir. Devletin hakkı ne ise, onu mutlaka vermeniz gerekir. Sonradan ben kazancımla fakir ve yoksullara yardım ediyorum, demek kendinizi aldatmaktır.  Özde olan Devlete gerçek kazancının karşılığı olan bedeli ödemektir. Siz Devletin hakkını ödeyin, devlet o imkanlarla her türlü hizmeti ve yardımı insanına yapacaktır. Yeter ki siz adil bir şeklide verginizi ödeyiniz. Devletten çalmayınız...

İşte Pandemi gerçeği, bazı aksaklıkları gün yüzüne çıkardı.

Evet, bu ülkede en az yapılan şey denetimdir. Moda tabir ile her işletmenin başına bir mali polis dikemeyiz. İnsanlar kendi vicdanlarını, imanlarını, itikatlarını kendilerine mali polis olarak tayin etsinler. Siz yeteri kadar görevinizi yapınız, O zaman Devlet insanını aç ve açıkta bırakıyor ise, Devleti her türlü eleştiriniz...

İşte, asıl hak ve adalet ölçüsü budur... Önce kendimizden başlayalım... O zaman devlet asıl kira bedelin ne ise, sözleşmene göre olan yardımı sana yapmıyorsa; Devletten birlikte şikayetçi olalım...

Unutmayalım, Devlet hepimizindir. Onun kapısına ne zaman muhtaç olacağımızı, kimse bilemez. İşte örnekleri ortadadır...

Bindiğimiz dalı kestiğimizde yere yuvarlanıyorsak, düştüğümüz zaman şikayetçi olma hakkımız olmaz...