Şadiye ÖZTÜRK

Şadiye ÖZTÜRK

"HERKES AYNI ŞEYİ SÖYLÜYORSA; KİMSE DÜŞÜNMÜYOR DEMEKTİR"

Düşünmek en büyük erdemlerdendir. İnsanı diğer canlı varlıklardan üstün kılan, ona onurunu veren, ondaki düşünme gücüdür. Kur'an'da defalarca düşünmenin önemi anlatılmıştır Descartes; ''Düşünüyorum, öyleyse varım'' diyerek varlığını düşünmeye bağlar.

Düşünen insan aynı zamanda fikir ve değer üretendir. Düşünmeyen insan başkalarının düşüncelerine, değerlerine tabi olmak zorunda kalır. ''Çalışmak hayat, düşünmek ışıktır'' düşünemeyenin ışığı sönmüş demektir.

Bir ülkenin kalkınmasının temel şartı bilim üretmekle başlar. Bilim üretmenin ilk basamağı okumak ve düşünmektir. Düşünmek için bilmek, bilmek için öğrenmek, öğrenmek için okumak ve sorgulamak gerekir. Bilim sorguyla başlar. Sorgulamak için temel şart düşünmektir. Bilim üreten ülkeler düşüncenin önündeki yasakları kaldıran, düşünce özgürlüğünün olduğu yerlerdir. Ancak sarayın soytarıları düşünmez, sorgulamaz, fikir üretemez, sarayın her dediğine evet der. Atatürk; ''Sorgulamayan cahil, sorgulatmayan zalimdir'' der.

Ne yazık ki ülkemizde pırlantadan alınmayan vergi kitaptan alınıyor. Çünkü pırlanta alanlardan değil kitap okuyan ve düşünenlerden korkuluyor. Oysa bizim kültürümüzde düşünceye değer verme, farklı düşünceye saygılı olma çok eskilere dayanmaktadır. Birçok icadı yapan bilimin öncüsü olan Uygur Türkleridir, Uygur, uygarlıktan gelir. Uygur Türklerini inceleyen bilim insanlarının ortak görüşü; Uygur Türk Devletinin düşünce özgürlüğüne, kurultayda istişare kültürüne verdikleri öneme dikkat çekerler. Kurultaydaki katılımcı devlet ve bilim insanlarının her birinin oyuyla kağanın oy hakkı eşittir, sarayın ülke üzerinde vesayeti yoktur.

Farlı düşünceye değer verme, istişare bize ayet ve hadislerle emredilmiştir. Peygamberimizin hayatında bu konuda çok çarpıcı örnekler vardır. Hendek Savaşı öncesi düşmanların Medine'ye doğru yola çıktıklarını haber alan Peygamberimiz şura heyetini toplar ve ''Kadınları, çocukları alarak dağa çıkıp bir savunma hattı oluşturmayı'' teklif eder. Yapılan istişare sonunda İranlı Genç Salman'ın teklifi kabul edilir, Medine'nin etrafına hendek kazılır. Bir tana Müslümanın burnu dahi kanamadan zafere ulaşılır. Bu olayda, hem devlet başkanı hem de peygamber olan Hz. Muhammed'in teklifi uygulanmaz çünkü istişare sonucu farklı düşünce kabul görür. Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz, kendi teklifinde dayatma yapmaz, farklı düşüncelere değer verir ve istişare kararına saygı duyar.

Bugün aynı hoşgörüyü ne yazık ki bulamıyoruz, farklı düşüncelere saygı duyulmuyor hatta farklı düşünenler ötekileştiriliyor, dışlanıyor, aşağılanıyor. O yüzden de hiçbir alanda ilerleyemiyoruz. Oysa her alanda vesayete karşı olmalıyız, bir kurumun veya bir kişinin, sarayın bütün kurumlar ve ülke üzerindeki tasallutu ilerlememizin önündeki en büyük engeldir, her şeyin iyisini bir kişi bilemez.

Düşünce dünyamızın yıldızlarından Mevlana Celalettin; ''BİR YERDE HERKES AYNI ŞEYİ SÖYLÜYORSA ORDA HİÇ KİMSE DÜŞÜNMÜYOR DEMEKTİR'' der. Gerçekten bir kurumda, bir ülkede herkes en tepedeki adamın söylediğini tekrarlıyorsa orada hiç kimse düşünmüyor, bir fikir üretmiyor demektir. Düşünse, fikir üretse farklı konuşur. Düşünemeyen yeni fikirler üretilemeyen kurumda, ülkede kalkınma gerçekleşemez. Önemli olan düşünen, farklı fikirler üreten insanları dışlamak yerine; O farklı fikirleri harmanlayıp, bir ortak akıl ile yönetebilmektir.

Dünya'daki en büyük şirketlerden birisinin en tepedeki yöneticisine ''Başarınızın sırrı nedir '' diye sorulunca, ''Şirkete konusunda uzman, en yüksek ücretle üretime, pazarlamaya, ar-geye üç tane eleştirmen aldım. Onlardan bu birimleri izlemelerini gördükleri eksiklik ve yanlışlıklar ile olması gerekenler konusundaki eleştirilerini rapor etmelerini sağladım. O eleştirileri değerlendirerek yönetiyorum, başarımızı buna borçluyum'' der. Görüldüğü gibi başarılı yöneticiler, kendisini eleştirsin diye dünyanın parasını ödeyerek adam tutuyor.

Biz ne yapıyoruz; Farklı konuşan, düşünüp farklı fikir üretenleri ötekileştiriyor, hatta cezalandırmaya kalkışıyoruz. Sarayı eleştirene, eğitimdeki başarısızlıkları ve hükümeti eleştirene, oy verse bile partisini ve liderini eleştirene hain diyoruz, sadece soytarıları seviyoruz. Böyle bir ülke kalkınabilir mi İkinci Dünya Savaşında atom bombası atılan taş üzerinde taşı kalmayan Japonya nerede, biz neredeyiz

Selam olsun düşünen, sorgulayan, çalışan, üreten, farklı düşüncelere değer veren insanlara.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şadiye ÖZTÜRK Arşivi