4 EYLÜL SİVAS KONGRESİ

4 – 11 Eylül 1919’da Sivas’ta toplanan Kongre, yalnızca bir toplantı değildi. Esarete sürüklenmiş bir milletin yeniden ayağa kalkışının, emperyalizme karşı atılan en büyük adımın sembolüydü. Erzurum Kongresi’nin bölgesel kararları, Sivas’ta milli bir kimlik kazandı. Artık mesele yalnızca birkaç şehrin değil, bütün vatanın meselesiydi. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının Sivas’ta aldığı kararlar, Cumhuriyet’in yol haritasını çizdi.

Bugün bu büyük mirasa bakınca, neredeyse her yıl şu soruyu soruyorum: Biz bu emaneti hakkıyla sahiplenebildik mi? Ne yazık ki cevap çoğu zaman “hayır.” Her yıl 4 Eylül’de birkaç protokol konuşması, birkaç halk oyunu, birkaç konserle yetiniliyor. Şehirde yaşayan insanların bile ruhunu hissetmediği, dışarıya da hiç ulaşmayan, basit törenlerle geçiştiriliyor. Oysa Sivas Kongresi, yalnızca Sivas’ın değil, bütün Türkiye’nin meselesidir. Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı bir şehrin bu günleri, sadece eğlenerek sıradan bir anma programı formatına sıkıştırılamaz.

Sivas’ın tarihî sorumluluğu büyüktür. Bu sorumluluk, “yerelde kendimiz çalıp kendimiz oynadığımız” dar çerçeveli etkinliklerle yerine getirilemez. 4 Eylül Kongresi, bu aziz şehre Türkiye gündeminde saygın bir yer kazandırabilecek tek fırsattır. Ama bu fırsat yıllardır heba ediliyor.

Neden ülke çapında ses getirecek yarışmalar yapılmıyor? Neden gençleri, sanatçıları, akademisyenleri, düşünce insanlarını içine alan büyük projeler hayata geçirilmiyor? Neden Sivas, tarihî bir marka şehir olma şansını kendi elleriyle harcıyor?

Eğer bu kongreye layık bir anma yapılacaksa; iddialı, yenilikçi, ödülleriyle ve jüri isimleriyle Türkiye gündemini sarsacak projeler üretilmelidir. Bir şehrin tarihi, ucuz eğlencelerle değil; vizyoner organizasyonlarla, cesur fikirlerle ve ulusal çapta ses getiren etkinliklerle yaşatılır.

Sivas Kongresi’nin ruhu; bağımsızlık, cesaret ve iddiadır. Bizim yaptığımız ise çoğu zaman “mış gibi” anmalardan öteye gitmiyor. Bu gidişle, Sivas Kongresi’nin aziz hatırası genç kuşaklara kuru bir tarih paragrafı olarak kalacak.

Oysa bu şehre yakışan; 4 Eylül’ü sadece takvim yaprağındaki bir tarih olmaktan çıkarıp, Türkiye’nin her kesiminin konuştuğu, gurur duyduğu bir büyük gün haline getirmektir. Aksi halde Sivas, Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı şehir olmasına rağmen, kendi tarihine yabancı kalmaya devam edecektir. Biz, geçmişin gururunu geleceğin vizyonuna dönüştürmek zorundayız. Bunun için geç değil; yeter ki irade olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Hasdemir Arşivi

YÜKÜMÜZÜ AĞIRLAŞTIRAN GÖLGE

01 Aralık 2025 Pazartesi 09:23

SARI KAFA!

09 Kasım 2025 Pazar 16:05

GEZİ NOTLARIM: LİKYA YOLU

03 Kasım 2025 Pazartesi 11:50

BİR BAŞARI HİKAYESİ

26 Ekim 2025 Pazar 16:01

YENİ ÇEHRESİYLE HAFİK GÖLÜ

20 Ekim 2025 Pazartesi 08:00

ANADOLUNUN FETHİNDE DÂNİŞMENDLİLER

13 Ekim 2025 Pazartesi 12:33

HAKİKAT VE ERDEM ÜZERİNE BİR REJİM

06 Ekim 2025 Pazartesi 14:25

ANAM GİBİ SAR BENİ, SULTAN ŞEHİR

01 Ekim 2025 Çarşamba 12:23