Yaşanan iş kazaları sonrası,
Konuşulacak kelimelerin olmadığı, insanların boğazlarında bir şeylerin düğümlendiği, anlamsız bir şeklide etrafa bakarak, dona kaldığı zamanlardır. Sonuç; insan hayatına daha fazla değer verilmelidir. Bu değer, kelimelerle değil, hayata geçirilerek, ifade edilmelidir. Ancak, vicdanlar, o zaman kendini rahat hisseder, huzura kavuşabilir.
O HALDE SİGORTASIZ İŞÇİ ÇALIŞTIRMAYA, HAYIR DİYORUZ…
Her, önemli olaydan sonra, herkes ortaya çıkar, birtakım önerilerde bulunur. İşin uzmanı olduğunu söyleyen şahıslar; bir tedbirler listesi önümüze koyarak, sıralamaya başlarlar. Olmadı, eğer, hedeflerinde birileri varsa; daha da ileri giderek suçlayıcı açıklamalarda bulunurlar. Resmi kurum temsilcileri ise; muhataplarının anlayamayacağı teknik ifadelerle dolu açıklamalar yaparlar. Sonuç; kaza, ölüm, perişan olan aileler, boynu bükük yetimler, kimsesiz çocuklar.
Burada en önemli ayrıntı, işçilerin sigortalarının yatırılmamasıdır. Hala ülkemizde kanayan yaradır…
Hemen hayatımızdan canlı, canlı örnekler sunalım. İşçi ücretleri yaptıkları işe göre, yeterli midir Çalışan işçilerin sigorta işlemleri, sosyal hayat beklentileri, aşları, iş güvenlikleri yerinde midir Etrafınızda olan, inşaatlara bakın; hangisi bizim anladığımız manada hem çevre için hem çalışanlar için, yeteri kadar tedbir almaktadır. Şehrin kalabalık caddelerinde bile; inşaatın açtığı her türlü olumsuzluğu görebilirsiniz. Ne, çalışılan yer çevreyi rahatsız etmemek adına, çepeçevre korunma altına alınmıştır. Ne de bu tür zorunlulukları yerine getirmeyen firma ve yetkilileri; resmi makamlar tarafından bu konuda yeteri kadar rahatsız edilmiştir. Denetlemek makamında olan; Belediyeler, neden bu konuların üzerine ciddi olarak gitmezler. Adam, inşaatını bitirir, inşaatında kalan her türlü pisliği ortada bırakarak, kaybolur. Toz, inşaat artıkları, hatta çimento artıkları yollarda kasis oluşturur, Hiçbir tedbir alınmadan kurulan iskelelerin altından, binlerce insan geçmektedir. İnşaatımı devam ettireceğim, diye yollar trafiğe bile kapatılmaktadır. Hatta, inşaatların altından geçerken, kazalar yaşanmıştır ve bu vurdumduymazlıkla yaşanmaya devam edecektir. Temizlik derseniz, zaten aramayın...
Bütün bunlar olurken, hiçbir resmi kurumun ortaya çıkıp, açıklamalar yaptığına yahut bu tür olumsuzlukları yapan inşaatların faaliyetine son verdiğine rastlayamazsınız. Kısacası yeteri kadar denetleme yapılmamaktadır. Meslek kuruluşu konumundaki sivil toplum örgütlerinin de normal hayat devam ederken, böyle olumsuz şartlarda iş yapan bir inşaatın önüne giderek; açıklamalar yapıp hem insanları uyardığına hem de yetkililerin neden gerekli tedbirler almadan bu inşaata müsaade ettiniz diye, müdahalede bulunduğuna şahit olmadık. Nedense, tüm yetkililer, ancak, olumsuz olaylar meydana gelince; ortaya çıkarak açıklamalar yapmayı tercih etmektedirler. Yazık, bu ülke insanına yazık. Şehrin en işlek caddesi, inşaat sahası gibi...
Trafik olayı da aynen bunun gibidir. Arabalara binip yollara düşen, bir alem, onları denetleyecek olanlar, başka bir alem. Gece vakti, trafik yetkililerinin önünden farları arızalı bir araç geçebiliyorsa; başka söze hacet yoktur. İkinci şeride bile geçmemesi, istenen bir TIR, trafik yetkililerinin önünde sol şeridi kullanabiliyorsa, hatta üç şeridi bile tırlar işgal ediyorsa; daha konuşacak çok şeyimiz var, demektir. Ben trafik alanındaki tüm maddi cezaların caydırıcı olmadığı fikrini taşıyorum. Bu boşluk yasal anlamda başka tedbirlerle kapatılamaz ise; daha çok olaylarla karşılaşacağımızın resmi gibi, görüyorum.
Ayrıca trafik cezaları gelir düzeyine göre düzenlenmelidir. Genel tanım yapılarak ceza verecek olursanız, sonuç alamazsınız. Çünkü kimileri için o, paralar tuvalet parası niteliğindedir. Bakınız tüm kazalar kural tanımamaktan, kaynaklanmaktadır. O halde, kural tanımamanın, onu ihmal etmenin bedeli ağır olmalıdır. Yoksa caydırıcı olamaz.
Trafik aynı zamanda Ülkenin gelişmişlik düzeyini ortaya koyan bir vakıadır. Problem varsa, sosyal yaşantının da bundan etkilenmemesi mümkün değildir.
Bir an önce bu alanlardaki eksiklikler giderilerek, kazalar ve insan kaybımız en aza insin, dileklerimizi dile getiriyoruz. İş kazaları sonucu hayatını kaybedenlere, yaralananlara ve iş göremez duruma gelenlere yönelik, ciddi çalışmalar bekliyoruz. Hem Devlet açısından hem işveren açısından, sorumluluklar yerine getirilsin, temennisindeyiz. İş kazaları açısından, bu alanda alınması gereken tedbirler için de bir an önce yetkililerden çalışma bekliyoruz...
Hem iş gücü kaybı hem mali bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır.
Böyle olaylar Ülke ekonomisine ağır darbeler indirmektedir…