Nüfusu yarım milyonu bulmayan bir Ülkeye puan verdik...

Söylenecek hiçbir bahane yoktur. Bunun adı vurdumduymazlıktır. Öyle, bir açıklama yaparak, bunun sorumluluğu bana ait diyerek işten sıyrılmak olmaz. Bunun mutlaka bir bedeli olmalıdır. Koskoca bir ülkeye yaşattığınız acının bir bedeli...

Hocamız ülkede sol bek oynayacak başka adam yokmuş gibi, hala hatasında ısrar ederek, yeni bir sol bek bulma çabası içerisindedir. Arkadaşın bundan önceki maç performanslarından memnun olacak ki, maça onunla başladı. Sonuç hüsran. Kendi tabiri ile olmayan bir pozisyondan sol bek mevkiinden gelen bir akınla ilk golü yedik...

Olsun, bakın takımlarımız milyon dolarlar vererek, nasıl transfer yapıp, ondan sonra mali krizler yaşıyorlar!!! Bu da ülkemizdeki futbol anlayışının bir gerçeğidir.

Oyun içerisinde gol atan ve çalışan adamları oyundan almak, hangi futbol anlayışında var Merak ediyorum...

Takım halinde geri çekilip, gelen sağlı, sollu akınlara bir savunma hattı gibi göğüs germek, elimize geçirdiğimiz topları akıllı ve sakin bir şekilde kullanmak yerine, rakip takıma alın tekrar saldırın diye, hediye etmek... Nasıl bir anlayıştır, oyundur  

Üstelik biz seyirciyiz, ekran başında bunları görüyoruz. Kenardaki yönetim bunlara hangi tedbirleri alıyor, merak ediyoruz...

Hadi Burak'ta ısrar etmeni anladık. Maçın sonlarına doğru doldur boşalta yönelen karşı takımın ekmeğine yağ sürmek adına, oyuna bir başka stoperi almak, gelin gol atın demektir. Üstelik bu stoper biraz faullü oynamayı seven bir arkadaş olunca, işler karıştı. O, arkadaşın suçu yok. Bizim ligimizdeki hakemler, onun bu hareketlerine kolay, kolay faul çalmıyorlar. Bu da işin başka bir saçmalığı...

Topu ayakta tutacak, sakin, daha dikkatli oynamak yerine karşı takımın saldırılarına destek oluyormuş gibi, gelen her topu amaçsız bir şekilde ileri gönderdik. Gönderdiğimiz her top, bizim kalemize tehlike olarak geri döndü. Telaş, üstüne telaş...

Topçularda profesyonellik zaten ne kadar var Maçın son dakikası kaleci Altay kale atışı ile oyunu başlatacak.

Her zaman yaptığı gibi paslaşarak zaman kazanmak yerine, amaçsız bir vuruş, kaybedilen topun rakibe gelişi, yapılan doldur boşaltta alınan faul atışı ve yenen gol... Adeta gelin gol atın diye her şeyi yaptık. İki dakikayı kurtaramayan bir takımdan söz ediyoruz. Bunun neyini, neresini, eleştirelim... Böyle bir maç acaba kaç tane vardır. Üstelik bundan önceki son maçta da üç bir galip iken, son dakikalarda yenen iki gol, gerçeği var iken hangi tedbirleri aldınız

Sonuç;3-3 olmuştu...

Avrupa maçları derseniz, zaten evlere şenlik...

Gol öncesi, baraj konusu da tartışılır. Daha kalabalık bir baraj kurdurulabilirdi. En az dört kişi olmalıydı. Kalecinin  durduğu yerde önemlidir. Kenar yönetimin uyarısı ile. Onu uzmanları tartışsın...

Korkak futbol anlayışı bize daha neler kaybettirecek bekliyoruz. Bu arada sayın Hocam, sol bek aramanıza gerek yok. Sivasspor' da Uğur diye bir arkadaş var. Üstelik 6 Avrupa maçı oynadı son bir ayda. Lütfedip bir izlese idiniz...

Bazı dengeleri düşünerek sahada anlamsız adam değişiklik yapmanızı da zaten hiç anlamıyorum...

Haa, ne olduğunu mu merak ediyorsunuz Ülke insanının sabahleyin işine gitmek için ayağa kalktığı zaman, sokaklarda şöyle bir yüzüne bakınız. Ülke onurunun ne kadar incindiğini belki anlarsınız... Ya da sokaktaki herhangi bir insan ile, yüz yüze geliniz. Bakalım sizlere neler anlatacaklar... Tabii, insan içerisine çıkabilirseniz.

FUTBOLA YAPILAN BU KADAR YATIRIMDAN SONRA, KARŞILIĞINI ALABİLİYOR MUYUZ İŞTE CAN ALICI SORU BUDUR...

Biz hala zaman, zaman yaptığımız çıkışlarla elde ettiğimiz tesadüfi sonuçlarla avunmak istemiyoruz. Bu Ülkenin bir futbol anlayışı yok mudur Avrupa maçlarındaki ezikliğimizden ders de çıkarmamışız...

Ey sorumlu insanlarımız, bugünlerde Tokyo' da 2020 Paralimpik Oyunları yapılıyor. Orada ülkesi için tüm gayretini, gücünü ortaya koyarak temsil görevi yapan sporcu kardeşlerimize bir bakınız. Onların inancını kuşanınız...Onların heyecanını, gözlerindeki parıltıyı hissediniz. Ya da, bayan voleybol takımının başarılarına bir göz atınız. Başka sözüm yoktur...

Futbol kamuoyumuza gelince, malzeme çok.

Olsun, her gün büyük denilen takımlara falan topçu geldi, filan topçu gitti, diye TV ekranlarını bol, bol işgal eden spor basınımız var ya, yeter. Havada uçuşan milyon dolarlardan söz edelim!

Üstelik bu adamlar bir de takım forması giyerek yorum yapmaya devam ederler ise, bizim futbolumuz da bir gün dünyada söz edilen konuma gelir!
Evet, ülke gururumuz incindi... Siz kendinizi nasıl hissediyorsunuz, bu ezikliği bizlere yaşatan insanlar olarak... Bizim çok canımız yanıyor... Sözüm budur...