Şadiye ÖZTÜRK

Şadiye ÖZTÜRK

Proje üreten çocuklar ve gençler Türkiye´si

2014-2015 eğitim öğretim yılı bitmek üzere. Okullarımızda tatlı bir sene sonu telaşı var. Çocuklarımızı; yıl boyunca yaptıkları çalışmaların, ürettikleri projelerin beğenilmesi, değerlendirilmesi heyecanı sarmış durumda. Sene sonu müsamereleri, diploma ve mezuniyet törenleri, sergiler, vesaire; okullarımız cıvıl cıvıl.
Okul müdürlerimiz, müdür muavinlerimiz, öğretmenlerimiz ve diğer personelimiz, öğretim yılını başarılı, eksiksiz ve düzgün bir şekilde kapatma gayretindeler. Meslektaşlarıma Allah kolaylık versin.
Daha önceki öğretim programlarının ilham kaynağı olan; kediler, maymunlar, fareler, köpekler üzerinde yapılan deneylerin sonuçları doğrultusunda, şartlandırma metod ve tekniklerinin icra edildiği politikalar, gelişmiş dediğimiz ülkeler tarafından çoktan terk edilmiş durumda. Ülkemizde de 2005 yılından itibaren, öğrenciyi, onun kişilik gelişimini, özgün düşünce ürünlerini temele alan, orijinal bilgiyi bu temelin üzerine yapılandırmayı amaçlayan, 'Yapılandırmacı Eğitim Modeli' uygulanmaya başlanmıştır. İşte bu gün okullarımızdaki proje sergilerinde hayret ve hayranlıkla gördüğümüz, çocuklarımızın ürettikleri projeler ve ürünleri, bu modelin nihai neticesidir.
Birkaç gün önce bir ilçede okulların, öğrenci projelerinin yer aldığı bir sergiyi gezdim. Aman Allahım! otomatik silecekli gözlük, seyyar uzaktan kumandalı çöp kutusu, tekerlekli uzaktan kumandalı yer süpürme gırgırı, aydınlanması güneş enerjisi ile sağlanan maket evler, aydınlatmalı terlikler, gün boyu sürekli açılıp kapanan dershane kapılarının menteşelerine yerleştirilen düzenekle, sürtünmeyle açığa çıkan enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürme gayesiyle üretilen proje ve daha neler neler..
Öğrenciler proje masalarının başında heyecanla, sergiyi gezenlerin kendi masalarına gelmelerini bekliyor, daha masalarına yaklaşır yaklaşmaz proje ürünleri üzerinde tatbikatlar yaparak, bazen de bize yaptırarak sevinçli bir coşkuyla projelerini anlatıyorlar. Bu tür manzaralar beni her zaman duygulandırmıştır. Ülkemin çocuklarının zeka ve kabiliyetlerinin bu kadar yüksek olduğunu müşahede etmek, istikbal yolumuzun aydınlık ve bereketli olduğu algısını oluşturuyor bende. Bu, proje üreten çocuklarımızın gözlerindeki parıltı; ziyaretçilerin ufacık da olsa tebrik, teşekkür ve methiyeleri veya vücut diliyle memnuniyet ve mutluluklarını belli etmeleri ile, daha da artıyor. Onların bu haletiruhiyelerine bakıp düşündüğünüzde, kendilerine güven duygularının sağlamlığını, geleceğe heyecan ve büyük bir ümitle baktıklarını görüyor ve anlıyorsunuz.
Bu durumda biz büyüklere düşen en önemli görevlerden biri de vatanımızın ve milletimizin birliğini ve dirliğini her zamankinden daha fazla korumak, çocuklarımızın istikbale/geleceğe dair bu heyecan ve ümitlerini boşa çıkarmamaktır.
Bizler, anneler, babalar, ağabeyler ve ablalar, okullarımızın çeşitli faaliyetlerine, özellikle çocuklarımızı ön plana çıkararaktan, gereken ilgiyi gösterelim, gitmeyi ve görmeyi asla ihmal etmeyelim ki, çocuklarımızın cesaret, kabiliyet, kendine güven duyguları ve gelecek ümitleri artsın. Büyüklerinin desteğini daha fazla hissetsin, bu manada daha da kuvvetlensinler. Okullarımızın idareci ve öğretmenlerini de tebrik edelim, teşekkür edelim onlara ki, onların da, daha iyi şeyler yapmak için azim ve şevkleri artsın.
Ben şimdiden meslektaşlarımı bu vesileyle tebrik ediyorum, canı gönülden teşekkür ediyorum onlara.
Basın yayın organlarımızın yetkililerine ve çalışanlarına da bu hususta çok iş düşüyor. Çocuklarımızın ve gençlerimizin bu çeşit programlarına gitmeyi, yeteri kadar çekim ve röportaj yapmayı ihmal etmesinler ve bunları kapaktan, manşetten, ilk sıradan ve önemine uygun büyüklükte yer vererek yayınlasınlar. Çocuklar kendilerini seyretsin, görsün ve okusunlar, dolayısıyla sosyal münasebetleri sağlıklı bir şekilde gelişsin; kendilerine, ailelerine ve kendi toplumuna bağlılıkları perçinlensin; çalışma ve üretme enerjileri daha da artsın.
Dahil oldukları organizasyonların onlara verdikleri ödülleri mümkünse evimizin en güzel köşesine koyalım veya hatıra olarak saklayalım. Böylece de onlara ve onlara ait olan değerlere ne kadar çok ehemmiyet verdiğimizi görsün anlasınlar. Babalar ve anneler olarak bizler de ayrıca, yeri geldiğinde çocuklarımızı ve gençlerimizi mükafatlandırmayı sakın unutmayalım. Onları bağrımıza basalım, imkanlarımız dahilinde gezdirelim, eğlendirelim, yoruldular, onları dinlendirelim.
Bütün müminler kardeştir anlayışıyla, ayrım gözetmeden, Allah'ın yarattığı hiçbir insanı ötekileştirmeden el ele gönül gönüle vererek, bu anlamda çocuklarımızın da ellerinden tutarak, ülkemizi ve insanımızı muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak için çok çalışalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şadiye ÖZTÜRK Arşivi