- Kapatalım hemen!
- Neyi kapatacaksınız?
- Tarikatları tarikatları. Hemen kapatalım. Cemaatlerin kapısına kilit vuralım.
- İyi de zaten resmi olarak 100 yıl önce yapıldı o iş.
- Bunlar ney o zaman?
- Eee bin yıllık bir müesseseyi kapattım demekle olmuyor demek ki. Bunlar bir ihtiyacın tezahürü, Çoğu da merdiven altı.
Eğer kapatmak yerine ihya ve ıslah edilselerdi şimdi bunları yaşıyor olmazdık.
Hem bilir misiniz? Bu topraklar tarikat ve cemaatlere çok şey borçlu;
Moğol bozgunundan sonra ülkeyi ayağa tarikatlar kaldırdı mesela.
Her fetret döneminde, toplumu yeniden imar ve ihya ettiler.
Osmanlı, fethine hazırlandığı ülkeye, ordudan önce Anadolu Erenlerini gönderirdi.
Sen sıcak yatağından kalkamazken; o dervişler Din-ü Devlet için Dünyalarından vazgeçtiler...
Anadolu irfanının temelinde işte bu tarikatların vicdanı var.
Hoca Ahmet Yesevi var mesela…
Mevlana var.
Yunus Emre var.
Hacı Bektaş Veli var.
Hacı Bayram Veli var.
Var da var...
Şeyhin sahtesi olmaz beyefendi, sahte ise şeyh olmaz.
Bir kaç kendini bilmezin yaptığını etrafa sıvamaya çalışıyorsunuz?
Sahte para yakalayınca darphaneyi mi kapatıyorsunuz?
Veya sahte altın bulunca kuyumcuları,
Ya da; sahte öğretmen tespit edince okulların kapısına kilit mi vuruyorsunuz?
Bu işte aynen öyle!
Birkaç müptezeli bahane edip, elinize sopa alıyorsunuz.
Yahu bu memlekette bırakın altını, parayı, şeyhi.
Sahte Dava, Sahte Parti, sahte Lider bile var be.
Önce onları kapatın, madem öyleyse...
Derdiniz üzüm yemekse oturup konuşalım.
Yok bağcıyı dövmekse,
O iş öyle kolay değil, bilesiniz...
