USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

UYUM İÇERİSİNDE YAŞAMAK İÇİN FİKİRLERE TAHAMMÜL GEREKİR

12-10-2023

Her  toplum  için  geçerli  olan en  önemli  kuraldır. Toplum içerisinde  huzurlu, tahammüllü, birbirine  saygı çerçevesi içerisinde  yaşamak... Tüm sistemlerin amacı bunu temin etmektir.

İnsanlar yaşadıkça daha çok tecrübelerden istifade etmesi gerekir. Amma öyle olmuyor bazı  insanları ve o insanların davranışlarını zaman bile değiştiremiyor. Kendisi gibi düşünmeyen, kendisi gibi yaşamayan, hayat tarzını kendisi gibi belirlemeyen insanları düşman ilan edebiliyor. Hem de hiç gözünün yaşına bakmadan. Niye benim gibi düşünmüyorsun?  Niye benim gibi yaşamıyorsun? Diyerek  baskı unsuru oluşturuyorlar.  Arkasından   Ötekileştirme, dışlama denen olay, en çok bu durumlarda kendini göstermektedir. İşte bu mantıkla hareket eden tüm insanlar karşı tarafa yaşama hakkı tanımamakta direniyorlar. 

Şu kısacık hayatlarında bu tahammülsüzlük nedendir? Bunun cevabını almak için insanların hareketlerine, yetişme tarzına, aldığı eğitime, inancına, içerisinde yaşadığı kültüre, davranışlarına ve fikri zorbalıklarına bakmak yeterlidir. İnsanın içinde fikri açıdan var olan canavarlık duygusu,  yaşam içerisinde  bir insanda tercih hakkı olarak başkalarına baskı unsuru oluşturmak, dışlamak, ötekileştirmek, yok saymak davranış biçimi olarak ortaya çıkıyor. İşte insanın ruhunu teslim alan kötü düşünceler, eylem olarak ortaya çıkmaktadır.

Karşı tarafa saygısızlık, işte tam burada ortaya çıkıyor. Ateizme evet, dindarlığa hayır… Tüm giyinme özgürlüklerine evet, İslam’ ın emri gibi giyinmeye hayır… Tüm emperyalist düşüncelere evet, Milli düşüncelere hayır… Liberalliğe, Laikliğe, Kapitalizme, Komünizm’ e evet,  Muhafazakarlığa hayır… Pes Doğrusu. Avrupa’ da son günlerde  çok  örneklerini  görmekteyiz. Eylemler  saldırı olarak gerçekleşmektedir.

Anlamadığım insanlar ne yapmaya çalışıyor. Kendilerini kanun koyucu olarak mı kabul ediyorlar. Hangi Tarihin, hangi kültürün, hangi inancın, hangi yetişme tarzının eseridir ? Bu insanlar. Dünyayı atlar gibi gözleyerek, tüm olayları tek renk olarak görerek, nereye varabilirler. Üstadın tabiri ile Kim Bunlar? İşgalcilerim...  İyi de, bu coğrafyada mı yetiştiler? Yoksa  dışardan mı geldiler… Çünkü hiç de bu toprağın ürünü gibi, gözükmüyorlar...

Yeri gelince en büyük  Demokrasi  havarisi kesilenler, kendi düşüncelerinin, kutsal gibi inandığı fikirlerinin, karşısında fikirler oluştuğunu görünce, hep birlikte ve avazlarının çıktığı kadar bağırarak HAYIIIIR… Diye haykırarak, tepki koyuyorlar. İşte Ülkemde Aydın geçinen insanların çoğunun, fikri durumu budur…  Bunlar değil mi zamanla gelişen tüm olaylar karşısında durmadan, düşünmeden  hep bir ağızdan birileri tarafından yönlendiriliyormuş  gibi hep birlikte hareket ederler. Amma sorsanız en büyük demokrat onlardır.

Bu demokratlık, serbestçe birilerinin fikirlerini beyan etmelerini  hazmedemez, bu demokratlık, kendi yaşama biçiminden başka yaşama biçimi seçen insanlara yaşama hakkı tanımaz. Bu demokratlık ki; en doğruyu ben bilirim, en güzeli ben seçerim, siz ne kadar çoğunlukta olursanız olun bizim için fark etmez, biz her zaman güçlüyüz ve sizin dediklerinizi kabul etmiyoruz. Düşüncesinde olmaktır.  İlelebet, bizim dediklerimiz olacaktır, yoksa gücümüzün yettiği kadar karşı çıkarız, mantığındaki  bir demokratlık anlayışıdır...

Karşısındakilerin de bu anlayış karşısında eğilmelerini beklerler. İşte benim Ülkemin kimi yazar, çizer, kimi sanatçı, kimi siyasetçi, olarak arzı endam eden insanların, takımının anlayışı budur.

Bir  yarışı  kaybettikleri zaman, muhalefet etmeyi  beceremediler mi, işte o zaman kin duyarlar. Amma kendi kendilerine sormazlar, hani biz demokrat insanlardık, her  fikre saygı duyacaktık, ne oldu bize? Neden bu kini, nefreti duyuyoruz? Diye sormazlar. Acaba doğru mu yapıyoruz, diye de kendilerine bir öz eleştiride bulunmazlar.

Ülkemde gelişen bazı olaylar, insanların hangi konularda, hangi fikre sahip olduklarını ortaya koymaktadır. Gönül isterdi ki; daha tahammüllü, daha özverili, daha hoş görülü, insanlar çoğunlukta  olsun. Sevgi ağacının verdiği meyve, tüm insanlar tarafından yararlanılan, bir meyve olsun. Herkes onun tadını, kokusunu, rengini iyi tanısın. Aynı zamanda o meyveyi, toplumun her kesiminin tatmasından mutlu olsun...

İşte kardeşlik temasının ana fikri burada yatmaktadır... Bu tema hayatımızla iç, içe ve her zaman yanımızda olmalıdır.

İnsanlara  insan gibi  davranmak  en  büyük  erdemliliktir…

ALLAH   FİLİSTİNLİ  KARDEŞLERİMİZE   YARDIM  ETSİN…  ONLARI   MUZAFFER   KILSIN…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?