Uluslararası Aile Forumu, İstanbul'da gerçekleşti.
Foruma, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada bir konuşma gerçekleştirdi.
Erdoğan konuşmasında doğurganlık hızına ilişkin uyarıda bulundu.
Türkiye'nin doğurganlık hızının tarihin en düşük seviyesine gerilediğine dikkat çeken Erdoğan, "Bu bir felaket. Bu rakam, kritik eşik olan 2,1'in çok altında bir seviyedir." dedi.
Erdoğan ister muhalefet, ister iktidar; hiç bir kesimin bu soruna kayıtsız kalamayacağını söyledi.
2026-2035 AİLE VE NÜFUS 10 YILI İLAN EDİLDİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2026-2035 döneminin "Aile ve Nüfus 10 Yılı" ilan ettiklerini de açıkladı.
Erdoğan, bu dönemde tüm alanlarda aileyi merkeze alan güçlü adımlar atacaklarını anlattı.
AİLE HAFTASI BASIN AÇIKLAMASI (15-21 Mayıs) Aile, toplumun en küçük birimi olup evlilik bağıyla kurulup gelişen, toplumumuzun en temel unsurudur.
KENDİMİZİ bildiğimiz günden itibaren, okuduğumuz kitaplardan, aldığımız terbiyeden, bizi yetiştiren hocalardan ana sütü gibi ilk aldığımız derslerden birisi, Aile terbiyesidir. Ailenin güçlü ve kuvvetli olmasına yönelik telkinlerdir. Aile, Bu Toplumun en kutsal ve değerli varlığıdır, TEMEL TAŞIDIR. Son yıllarda yapılan araştırmalar şu gerçeği ortaya çıkarmaktadır ki; Bizim Toplum birliğimizi ve dirliğimizi istemeyen, bizi her alanda zayıflatmak isteyen kimi çevreler, Bu Toplumun temeli olan, Aileyi hedef almışlardır. Şu anda Toplumun şikayetçi olduğu tüm konuların altında yatan gerçek, iyi aile terbiyesi alınmaması ve güçlü bir aile temelinin olmamasından kaynaklanmaktadır.
Doğal olarak iyi ve güçlü aile oluşmasını besleyen ana damarlar o, toplumu meydana getiren ortak değerlerdir. Ortak değerleri oluşturan ona bağlı olan terbiye kurumları, eğitim kurumlarıdır, İnanç sistemidir, Milli ve Manevi değerlere bağlılıktır. Eğitim kurumları arasına çevre de eklenebilir. Dünyada en uzun zamanda yetişen ve gelişen insan yavrusudur. Çok basit bir örnekle çocuk hangi dilin konuşulduğu ailede yetişirse hiç zorlanmadan ve herhangi bir eğitime tabi tutulmadan o, dili öğrenir. Siz çocuğa konuştuğunuz dili öğretmek için, ayrıca bir çaba sarf etmezsiniz. Bu örnekten hareketle aynı çocuk güçlü bir aile ortamında, bir, çok davranışı aynen konuştuğu dili öğrendiği gibi öğrenir. Doğru veya yanlış hareketler olduğunun bile farkına varması belirli bir yaştan sonra oluşacaktır.
Bugün teknik ilerlemenin ve iletişim imkanlarının çoğaldığı ortamlarda, Devletin Aileyi korumaya yönelik yaptırım ve denetimlerinin daha sıkı ve denetleyici olması lazımdır. Burada çevrenin etkisi kendini göstermeye başlar. Çocuk, Aile ortamından yavaş, yavaş çıkarak çevre ortamı ile tanışmaya başlar. Siz, eğer çevrede Aile terbiye ortamının devamını sağlayacak tedbirleri almazsanız, alacağınız polisiye tedbirler yetersiz kalacaktır. Örneğin her türlü saçmalığın anlatıldığı, her türlü suçun reklamının yapıldığı bir diziyi denetleme yapamıyorsanız, ondan çıkacak sonuçlara katlanmanız gerekecektir. Arkadaş ortamları, eğitim kurumları, eğitim süreci, okutulan dersler ve müfredatları, iyi örnekleri teşvik, kötü örneklerden sakındırma, konu başlıklarının çevrede uygulanabilir olması gerekir.
Unutmayalım şu anda iyi, ya da kötü TV programlarının içerikleri, Bilgisayarlar bir öğreticilik görevi üstlenmektedirler. Onların ortaya koyduğu bu öğreticilik görevi, ucu açık bir şekilde serbest bırakılırsa, aklımıza gelen her türlü kötülüğün işlendiği bir topluma hazırlıklı olunuz demektir. Hele toplumumuzun bir kesimi henüz doğru ile yanlışı ayırt edecek eğitim ve terbiyeden geçmemiş ise; sonuç doğal olacaktır. Böyle bir ortamda, Aileler de çocuklarını denetlesinler diyerek sorumluluktan kaçamayız. Evet, Aileler de denetlesinler veya denetlemeye çalışsınlar ancak, asıl deneticiliği Devletin kurumlarının yapması gerekir. Bu gelecek adına zorunluluktur.
Bugün gündüz kuşağı yayınlarında Ailenin temeline dinamit koyan bir yayın anlayışı vardır... Hedef ahlaksız ve kontrol edilemeyen yayın anlayışı farkında olmadan Aile kavramını yerle bir etmektedir. Buna bağlı olarak Ülkenin genç nüfus oranı gittikçe azalmaktadır. Doğum oranı düşmektedir. Çünkü Aile kavramı yıpratıldığı için, en basit sorunlarda boşanmalar, ayrılıklar, geçimsizlikler, hatta buna bağlı olarak şiddet gittikçe artmaktadır. Gençler Aile bağları olmayan birlikteliklere özendirilmektedir.
Bizim TV yapımcılarının, bize yönelik olarak, Tüm çevirdikleri dizilerde; bizi, bağlı olduğumuz tüm değerlerden uzaklaştırmaya çalışan dizi ve TV’ lerin neyi amaçladıklarını da; açıklamalarını bekleriz. İşte örnek gösterdikleri toplumlarda Aile diye, bir şey kalmamıştır. O nedenle bazı Ülkeler çok çocuklu ailelere sadece çocuklarından dolayı, her şeyi bedava sunmaya başlamışlardır. Kendi Ülkesinin Aile yapısını bozmaktan zevk alan, medya kuruluşları sadece bizim ülkemizde vardır. Hedef Aileyi yıkmaktır. Dünya üzerinde başka devletlerde kendi aile yapısının bozulmasını isteyen, medya kuruluşları var mıdır, bilmiyorum.
Ailenin daha güçlü ve aynı zamanda daha korunaklı olarak toplum içerisinde yer alması, o toplumun her alanda güçlü olmasının bir sebebidir. Bu inceliği anlamayan toplumlar bedellerini ağır ödeyeceklerdir. Bir Devletin üzerine düşen her alanda Ailenin güçlenmesi için, gereğini yapmaktır. Tüm gücü ile Aileyi koruma altına almalıdır. Güçlü toplumlar, güçlü Ailelerden oluşur. Temeli sağlam olanın, binası da sağlam olur. Geleceğe de umutla bakar…
AİLE KORUNMASI GEREKEN EN ÖNEMLİ YAPIDIR... DEVLETİN GELECEĞİDİR...