NEREYE GİDİYORUZ

Orhan Arslan

6 yıl önce

İnsanlar, kendi hayatlarını düzene koymaya çalışırlarken; kendine göre bazı kurallar koyarlar. Bu kurallar konurken, dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan biri; karşı taraftaki ya da etrafımızdaki başka insanların kurallarına da uymak gerektiğini bilmeleri gerekir. Dünya´da sadece biz yaşamıyoruz. Bizim dışımızda da canlılar yaşamaktadır. Ortada rahat ve huzur ortamının oluşması isteniyorsa; bu belirli kurallardan geçer. İnsanların son dönemlerde pek bu kurallara uyduğu söylenemez. Ben varsam, benim dışımdakilerden bana ne?  Mantığı geçerlidir.  

Yaşadıkları her ortamda, benim dışımdakiler bana uymak mecburiyetindedir, mantığı geçerliliğini korumaktadır. Benim özgürlüğüm, herkesinkinden daha önemlidir. 

Çevreye saygı, insana saygı, topluma saygı, diğer canlılara saygı, kuralları sanki geçerliliğini yitirmiş gibidir. Sorumsuzluk, vurdumduymazlık, ilgisizlik, almış başını gidiyor.

Özellikle, bir-çok şeye ilgisiz ve duyarsız bir nesil geliyor...

Neden böyle sorumuzun cevabı gayet basittir. Bencillik, egoizm, menfaatçilik... Ben yoksam benim dışımdaki olaylardan bana ne? Mantığı gelişmiş durumdadır. Bu nedenle sorumluluk, duyarlılık kavramları içeriği boş, bir anlam ifade etmeyen kavramlar olmuşlardır. Toplum olmanın, bir arada yaşamanın kuralları;  bunlar olamaz.

Bu davranışlar; İnsanın böyle yapmaması gereken davranışlardır.   Çevremizdeki bir, çok olayda bunu görmekteyiz. Yardıma muhtaç bir insanı görmemek, çevreyi her türlü anlamda rahatsız edecek davranışları; büyük bir zevkle yapmak, hatta ondan mutluluk duymak... Aslında görmemiz gereken olaylara, gözlerimizi kapamak, başta gelen davranışlarımız oldu. 

Yalan su gibi, iftira almış gidiyor, çekememezlik, haset, sahtekarlık, ahlaksızlık, büyüğe saygı, küçüğe sevgi. Olumsuzluğu ifade eden ne kadar kavram varsa, gelsin. İyiliği anlatan ne kadar kavram varsa kapı dışarı etmişiz.  Evet, işte böyle, ama; biz bu değiliz. Büyük bir medeniyetin çocukları olarak, bu durumu,  sorgulamamız lazımdır.

Son zamanlarda, birileri köşelere sıkışınca; ellerine borazan alarak, hoşgörü ve sevgi nutukları atmaya başladılar. Kardeşim, bir başkasını yok etmek adına yapmış olduğunuz, onca şeyi ne çabuk unuttunuz? Siz, başkalarına sevgi ve hoşgörü gösterdiniz mi? başkalarından onu bekliyorsunuz. Tüm değer yargıları sizin tarafınızdan ihmal edilince, yok edilince; hiç düşünmeden normal bir davranış gibi kabul ediyorsunuz. Ancak, aynı davranışların benzeri sizin için yapıldığı zaman; feryadı figan ediyorsunuz. Buna ne denir? adını siz koyun.

İnsan hakları ihlalleri, yeni değildir. İlk ve son da, olmayacaktır. Geçmiş dönemlerde; insanların en temel hakları ellerinden alınırken; insan hakkı savunucularının; gözleri kör, kulakları sağır mıydı?

 

Biz bu kadar, böyle duyarsız olamayız. Bu duyarsızlık; Ne Dini inançlarımıza uyar, ne de Milli gelenek ve göreneklerimize, ahlakımıza uyar. 

Ey MİLLET! Hala bizi esir alan Batı kültürünün takipçisi olmaya devam mı edeceğiz? Bizi ne hale getirdiğinin farkında mıyız? Yalnızlığımızın, mutsuzluğumuzun, aile içi huzursuzluğumuzun sakın nedeni bu batı kültürünün baskısı olmasın... Kaş yapayım derken, göz mü çıkarıyoruz? 

Gelecek nesillerimizin iyi bir okul kazanması için harcadığımız para ve zamanın, acaba kaçta kaçını; iyi bir adam, dürüst bir insan olması için harcıyoruz. Ne kadar kafa yoruyoruz. Sınavdan aldığı başarısız notun bizi rahatsız ettiği kadar; çevrede yapmış olduğu kötü ve yanlış davranışlar, ne kadar bizi rahatsız ediyor. Teknolojinin esir aldığı gençlerimiz, nasıl bu yanlıştan dönecekler. İyi ve güzel davranışlarla donanmış genç olarak, onları ne zaman göreceğiz?

Bir an önce insanlığımıza, ahlakımıza, dürüstlüğümüze, insan muhabbetimize, dostluklarımıza, mutlu komşuluk ilişkilerimize ve  akrabalarla olan ilişkilerimize, geri dönmek mecburiyetindeyiz. Neler kazanacağımızın hesabını yaparken; neleri kaybettiğimizi görmüyoruz. 

Gençliğimiz, geleceğimiz gözümüzün önünde eriyor. Tüm yetkili makamlardan, bu gidişe dur demelerini bekliyoruz.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI