İşim gereği çok karşılaşıyorum.
İran ve Arap ülkelerine ait pasaportlarda, fotoğrafı kapalı kendisi açık olan çok oluyor.
Daha çok Türk Cumhuriyetlerinden, özellikle Kırgızistan ve Özbekistan'dan gelenlerde ise fotoğraf açık, kendileri peçeli olanlar çoğunlukta.
Yani açığı kapalısı fark etmiyor; kim kendi ülkesinde, hangi baskıya maruz kalıyorsa; kurtulmak ve daha rahat yaşamak için ülkemize gelip yerleşmek istiyor.
Aslında bu hal bizim için övünülesi bir durum.
Zira, bizim bu güzel vatanımız, kapanması için baskı kurulan açığın da, açılması mecbur edilen kapalının da; Dünyanın dört bir yanından, kendini attığı, huzur ve güven bulduğu ve hayatını devam ettirdiği ender bir ülke.
Böyle bir şans her yere nasip olmaz.
Zaten olmuyor da.
Ancak bu durum, bizim hem gücümüz, hem de zaafımız aslında.
Gücümüz zira, İmparatorluk bakiyesi olarak hala onlarca milleti bir arada yaşatmak herkesin harcı değil.
Zaafımız çünkü, bu durum her zaman ve şartta daima uyanık ve tedbirli olmayı gerektirir.
Hele hele; kendinden başkasına tahammülü olmayan, dar kafalı, bağnaz, sabit fikirli ve ''Necaset yese Frenk, oh ne ala derler'' kabilinden, batının azatsız fikir kölesi olmuş, kendi Ülkesini aşağılamayı marifet bilip, her meseleden maraz çıkaran, adeta sevinmesi yasaklanmış lanetliler gibi milyonlarcası aramızda yaşıyorken.
Hem de hiç hak etmedikleri halde...