Yorgunluğumun da yorulduğu yerdeyim şair

Sabrım da sabır istiyor benden

Kader mahallesinde viran bir adresteyim

Her solukta can çıkıyor gibi tenden

Kanatlarımda kurşun kırık bir kafesteyim

Şimdi bana bahardan bahsedecekler

Açacakmış türlü elvan çiçekler

Söyle onlara şair!

Çivili gözün umrunda herhangi bir renk olur mu

Acıyla kırık kalbi hangi sevinç doldurur

Esir düşen köleyle artık bir cenk olur mu

Ayaz yemiş çiçeği hangi korku soldurur ..

Şair;

Aynalar mı yalancı, yoksa gözler mi yalan

Kim misafir, kim hancı, kimdir zamanda kalan

Sırtında bavul bavul yüklenirken derdini

Öyle bir yolculuk ki bu; götüremezsin kendini

Rızkı tükenmeden neden tükenir insan

Kaybeder kendindeki akla çıkan yolları

Sevdiğine sarılmayan dünya gözüyle,

Ölünce de gömmesin, yorulmasın kolları...

Yağmur çetin yağar şair!

Depremler yıkmaya yeminli gelir.

Taca tahta göz dikerek ömür sürülür

Nihayeti toprak içinde erirken beden

Ruhu gökte insanın, teni yerde süzülür

Sözlerin senin de bitecek şair,

Kelimeler yedi yad yabancı durur gibi

Anlarsın acıyı acılar nasıl sarar

Anlarsın artık sular da kurur gibi...

Sallanır dünya şair

Renklere çakılır karanlık içi gözler

Farketmez artık ne tümsek ne de düzler

İfritler halay başında aklını çeler bir bir

Allah'a yemin edip sonra inkarı ister

Yaralı bir kuş gibi sonra çırpınır beynin

Bir sabahı beklersin gecenin batağında

Eller nefesine sığınır ısınmak için

Gün doğdukça görünür ölüler yatağında...

Korkuları korkutun mu sen şair

Ruhu çıkarken göğün kanı çekilir yerin

Cinler musallat olur hastalanırsın

Öyle dert saplanır ki kesi yok yara derin

Şimdi sana 'şiir nedir' diye sorarlar:

Gün doğar ve gün batar, sen yarına kalırsın

'Derdin harflerdeki desenidir' de şair!

Muhakkak ki gün gelir sonsuza atanırsın

Gökkubbe gönül olur bir kez giren hay kalır

Ve sen bil; o mabede dokunduğun kadarsın...

Leylifer