
Şadiye ÖZTÜRK
ANA VATANDAN ATA VATANIMIZ TÜRKİSTAN´A- 1
2013 Yılında çocukluk hayallerim, gençlik ideallerim olan Türkistan'a gitmek, Atamız, Piri Türkistan, Hoca Ahmet Yesevi'yi ziyaret etmek nasip oldu. 25 Haziran (pazartesi) Kafilemiz, Türk Eğitim-Sen Genel Başkan Yardımcısı Musa Akkaş başkanlığında saat 20.30'da İstanbul'dan uçakla Almatı'ya 05.10' da vardık. Atalarımızın at sırtında geldikleri, aşılmaz dağları aşıp, geçilmez yolları geçip en büyük kıta, Asya'yı boydan boya geçip, tarihin en uzun süren göç hareketini gerçekleştirerek, devletler kurup, medeniyetler inşa ettikleri yolu biz uçakla yaklaşık dokuz saatte aldık. Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan üzerinden Kazakistan'a vardık. Türkiye Türklerinin başlangıcı olan, Oğuzeli, Turan Ovası veya Türkistan diye anılan topraklardayız. Almatı'dan bir saatlik bir uçuşla Çimkent'e indik, otele yerleştik.
Çimkent'te bizi Kazakistan Eğitim Sendikası Genel Başkanı Maira AMANTAYEVA, Çimkent İl Başkanı Aşil Bey, İl Başkan Yardımcısı Asiye Hanım, Roza Hanım, Üniversite Sorumlusu Kıvaniş Bey, çalışanları Ahmet, Vakit, Bohcan, Zulubgar Beyler karşıladılar. Birlikte öğlen yemeği yedik, şehir turuna çıktık. Çimkent, yeni başkent Astana, eski başkent Almatı'dan sonra en önemli şehir. Maden işletmeleriyle ünlü. Cumhurbaşkanının geldikçe kaldığı otelimiz iki yıldızlı. Şehirde Ruslardan kalma eski büyük binalar göze çarpmaktadır. Geniş caddeler, yeşil dokusu korunmuş alanlar dikkat çekmektedir. Çimkent'in meydanında üç sakallı ihtiyar adam heykeli dikkatimizi çekti. Kazakistan bir devlet olarak birleşmeden önce üç ayrı kadılık olarak devam ederken heykelde görülen Üç Kadı tarafından birleştirilerek Kazakistan kurulmuş. Çimkent eğitim sendikası il binasını ziyaret ettik.
Akşam yemekte dombra eşliğinde canlı müzik sundular. Yemekte otelcilik lisesi öğrencileri Bayan Su ile Gül Hanım kızlarımız hizmet ettiler. At eti pastırmasından, masada çeşitli etler vardı. Geleneklerine göre misafirlerine bir koyun keserek haşlanmış et ve pilav ikram ediyorlar. Koyunun başını bir tepside özel olarak getirip misafir heyeti başkanının önüne koyuyorlar. Mutlaka hep birlikte el açıp dua etmeden yemeğe başlamıyorlar. Başmisafir gelen pişmiş koyun başından parçalara ayırarak masadaki her kese ikram etmek zorunda. Yeşil çay içiyorlar, bizim içtiğimiz çaya kara çay diyorlar. Yemekte dikkatimizi çeken önemli ayrıntı; Sebzeler hormonsuz, çok doğal, domatesin, salatalığın kokusu, tadı bir başka, henüz İsrail tohumları buraya girmemiş.
Yemekte bir konuşma yapan Genel başkan Maira Amentayeva bizleri oldukça duygulandırdı; ''Dünya'da dört büyük güç var, Amerika, Rusya, Çin ve Türkler. Biz birlikte, beraber olursak aşamayacağımız engel yok. Berber olamazsak büyük güçlere yem olacağız'' dedi. Maira Amentayeva Hanım gezi süresince bizi hiç yalnız bırakmadı, sürekli ilgilendi, Kazak Türk misafirperverliğini bize en üstün şekilde gösterdi, tam bir hanımefendi. Kazak Türkçesini ilk başlarda anlamıyorduk, konuşmaların içinde bazı kelimeler tanıdık geliyor tercümandan faydalandık. Zamanla bazı kelimeleri anlamaya başladık. Türkiye Türkçesine en uzak Kazak Türkçesi olduğu halde kısa bir sürede anlamaya başlandığını anlattılar. Akşam Çimkent şehir parkını gezmeye çıktık. Çok büyük bir park, giriş çıkış kapıları surlardan oluşmuş bir şehre giriyor intibaını uyandırıyor. Akşam namazını Çimkent Camisinde kıldık, cami eski bir yapı.
26.06.2013 Çarşamba Kazıkurt Dağına gittik. Nuh'un gemisinin buraya konduğunu sembolize eden gemi maketinin olduğu bölgeyi gezdik. Çay molasında yöresel bir sanatçı dombra ile türküler söyledi. Tölebi Bölgesini gezdik, bir dağın eteğinde ölmüşlere dua okuduk. Tölebi bölgesini gezmeye gelen Kırgız Türklerinden bir aile ile konuştuk. Öğlende Lenger bölgesini gezmeye gittik. Tanrı Dağlarının uzantısı olan Ala Dağlardan gelen suyun üzerine yapılan havuzda yüzdük. Yeşillikler içine kurulan Kazak Yurdunda (keçeden yapılmış çadır) yemek yedik.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.