Şadiye ÖZTÜRK

Şadiye ÖZTÜRK

ANA VATANDAN ATA VATANIMIZ TÜRKİSTAN´A- 2

Öğlenden sonra Ahmet Yesevi'nin doğduğu Sayram Bölgesine gittik. Sayram'da Ahmet Yesevi'nin babası İbrahim Ata ve annesi Ayşa Ananın mezarlarını ziyaret ettik. Mezarlar gayet güzel yapılmış türbeler haline getirilmiş, etrafı çiçek bahçesine çevrilmiş. Sayram'da 18.30' da ahşaptan yapılmış camide ikindi namazını kıldık, çıkacağımız zaman 18. 50' de ikindi ezanını okunmaya başladı, şaşırdık, ikindi bu zamana kalır mı, diye sorduğumuzda Kazakistan'ın, enlem olarak yukarda olduğunu, Güneş ışınlarını dik olarak aldığı için gece süresinin yazları çok kısa, gündüzlerin çok uzun olduğunu anladık. Biz vaktinden önce ikindiyi kılmışız, yeniden kıldık. Akşam yemeğini Aksu Kent'te su çarkının olduğu harika bir parkta yedik. Aksu Kent Eğitim Sendika Başkanı Rus uyruklu kadın bizi ağırladı. Kazakistan'ın yüzde otuzu Ruslardan oluşuyor. Yemekte yöresel bir Kazak Türk kadın sanatçı konser verdi.

27.06.2013 Perşembe Ordabaşı Bölgesine geçerek Üç Kazak Kadısı Tepesindeki anıtı ziyaret ettik. Kazakistan tarihi açısından buradaki anıt çok önemli bir yer tutmaktadır. Çin İmparatoru, Türkistan'ı işgal için ordularıyla geldiğinde Türkistan'ın önemli üç devleti Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan'ı yöneten Üç Kazak Kadısının davetiyle birleşip bu anıtın olduğu yerde Çin ordusunu durdurup, yenilgiye uğratarak bütün Türkistan'ı (Orta Asya) kurtarmışlar. Bu anıtın açılışını Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan devlet başkanları 2012'de birlikte yapmışlar. Anıt üç devleti temsilen üç küçük üçgenin birleştiği bir şapka gibi, altı uzun bir üçgen prizmayı andırıyor. Anıt yolu üzerindeki Üç Kazak Kadısı Müzesini gezdik.

Temirlanovka Köyüne gittik. Hacı Muhan Müzesini gezdik. Hacı Muhan, heykelinden ve müzedeki resimlerinden anladığımız kadarla dev gibi bir Kazak Türkü, şampiyonlar şampiyonu bir güreşçi. İkinci Dünya Savaşında Almanlara karşı Rus ordusunda kahramanlıklar göstermiş milli bir kahraman. Müze çalışanları bizim Türkiye Türkü olduğumuzu öğrenince oldukça heyecanlandılar, ilgi, alaka gösterdiler.

Öğlen yemeğini yol üstündeki Şolder Köyünde genç bir Kazak Türk kızının canlı Türküleri eşliğinde yedik, yolumuza devam ettik. Otrar'da, Ahmet Yesevi'nin Hocası Arslan Babanın Türbesini ziyaret ettik. Türbe caminin içinde, oldukça uzun boylu olduğu sandukasından anlaşılıyor. Türbe adeta bir kaleyi andırıyor. Caminin içinde küçük kuşlar yuvalar yapmışlar, camide kuşlar uçup duruyor. Bahçedeki çok derin olduğu görülen açık su kuyusundan su çekerek içtik. Caminin bahçesinde ünlü bilim adamı ve düşünür, Atamız Farabi'nin Kazakistan'da doğmuş, yetişmiş bir Kazak Türkü olduğunu anlatan granitten yapılmış kitabeleri gördük. Kazakistan Kıril alfabesini kullandığı için yazılanları okuyamıyoruz. Kazak Türkleri ile diğer Türk devletleri arasındaki en büyük engel; Kıril alfabesi. Ruslar, Sovyetler döneminde Türkistan'daki Türk cumhuriyetleri ile Türkiye'nin bağlarını koparmak için Türk cumhuriyetlerini Kıril alfabesine geçirmiş. Diğer Türk devletleri Latin alfabesine geçtiler ama Kazakistan'daki Rus nüfusu dolayısıyla bu kararı almak kolay olmamış, 2015' te Latin alfabesine geçme hazırlığı yapıyorlardı.

Arslan Baba Türbesinden görülebilecek uzaklıkta, Devlet Başkanının kızının kendi adına yaptırdığı Nur Astana Camisini gezdik. Cami, Kudüs'teki Mescidi Aksa'ya benzetilmiş İslam dünyasının en görkemli camilerinden olmuş. Cami, kütüphanesi, sosyal tesisleri ile görülmeye değer bozkırın ortasında mükemmel bir yapı. Her şehirde sadece bir tane cami var, nedenini sorduğumuzda; Sovyetler döneminde camiler, Kur'an yasaklandığı için bilen yok. Bağımsızlıkla birlikte her çarşının, iş merkezinin altına mescit açmışlar. İmam bulamadıkları için Türkiye'den, İran'dan, S. Arabistan' dan din görevlileri istemişler. İranlılar Şiayı, Arabistanlılar Vahhabiliği halka işlemeye başlayınca hepsini kapatmışlar.'' Biz Ehli sünneti esas alacağız, Türkiye'yi örnek alacağız'' demişler. Türkiye'den yeterli din görevlisi gönderilmediği için mescitler kapalı kalmış. Peygamberimize çok saygılılar. Peygamberimizin adı geçince ayağa kalkıyorlar, ellerini açıp salavat okuyorlar. Bir kez daha gördük ki bizim çok çalışmamız, proje üretmemiz, kan ve din kardeşlerimize el uzatmamız gerekiyor. Orda kardeşlerimiz din görevlisi

bulamıyor, bizde on binlerce emekli imam ve öğretmen boş oturuyor. Rahmetli Elçibey'in sözünü unutmamalıyız: ''BİZ BÜTÜN TÜRK CUMHURİYETLERİNDEKİ TÜRKLER; SADECE DOST DEĞİLİZ. DOSTLUK, SONRADAN TANIŞANLAR ARASINDA KURULUR. BİZ KANIMIZ BİR, KARDEŞLERİZ.''

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şadiye ÖZTÜRK Arşivi