
Şadiye ÖZTÜRK
GÜLLERİ YETİŞTİRMEK ZORDUR
Bir zamanlar; Herkesin okumasına engel çıkarılmak konusunda; Dünya da ender topluluklardan biriydik. Sanki birileri, birilerinin bilgi edinmesinden çok korkuyordu. Anlaşılır gibi değil. Kimi zaman aileler, kimi zaman çevre, kimi zaman bürokratik engeller… nedir bu insanların bilgi edinmesinden korkunuz. Üniversitelerin yeni eğitim, öğretim yılına başlayacakları şu günlerde; ilimin aydınlatacağı nice nesiller bekliyoruz. Aynı başarıyı, orta öğrenim sürecindeki çocuklarımızdan da beklemekteyiz. Biz, inançlı insanlar olarak; ilimin zirve yapmasından, en gelişmiş hale dönüşmesinden mutlu oluruz. İlim, ulaştığı nihai noktada, Allah'a teslim olacaktır. Allah'ın varlığı ve birliği konusundaki iddiaları, bilimsel olarak ifade edecek, insanları bu alanda bilgilendirecektir. İlme karşı olan, insanların tek hedefi vardır; insanları her alanda cahil yetiştirmek. Çünkü cahil toplum daha kolay, daha basit idare edilir. Hareketleri daha rahat kontrol edilir. Daha rahat güdülür. Aklı ile değil, refleksleri ile hareket eder.
Eğitim ve Öğretim yılının birinci yarısına başlanılacak olan şu günlerde; basın kuruluşlarında, eğitimin önündeki engellerden, eksikliklerden, sıkça bahsedilen haberlere rastlarız. Aslında doğru olan bazı haberler, değişik yorumlarla; öğrencilerin azmini kırmaktadır. Üniversitelerde aksaklık, eksiklik zirvede, gibi haberler. Yahut, öğrencilerin barınma ve sosyal etkinliklerinin olacağı mekanların olmaması gibi, haberler... Bunlar sadece okula başlayacak gençlerin, moralini bozmaktan, onları umutsuzluğa itmekten başka işe yaramaz. Dilim varmıyor amma, bu tür yayınları yapanların acaba gizli amacı bu mudur sorusu da aklıma gelmiyor, değil. Her alanda okumanın önemini vurgulayan; maddeten öğrenci ihtiyaçlarını karşılayan, mümkün olduğu kadar, öğrencilerimizi kimseye muhtaç etmeyen, bu uğurda çaba sarf eden, bir yönetime sahibiz. Bütün bunlara rağmen, olumsuz yayınlarla ne hedeflenmektedir Öğrencilere tanınan imkanlar ortadadır.
Okumanın önemini vurgulayarak, insanları okumaya, okula teşvik edeceksin, güzel. Okumanın faydalarından bahseden yayınları servis edeceksin, bu da güzel. Ülkemizin eski okul yapılarını, öğrenci sınıf yetersizliklerini, öğretmen yetersizliklerini, ortak derslik olarak kullanılan sınıflarını, altmış kişi ile ifade edilen sayılarını; yakacağı, damı, binası olmayan okullarını, üç ayda yetişmiş öğretmenlerini unutup; Bugünkü eğitim, öğretim şartlarını acımasızca eleştireceksin... olmadı. Yaptığın yayınlarda; Okumayana cahil diyeceksin, cehaletle savaşıyoruz diyeceksin; amma, kendin okumanın önüne set çekeceksin o zaman senin adın ne olacak. Farklı ve taraflı yayınlar ile; daha işin başlangıcında olan insanların hevesini kıracaksın... olmadı. Okuyan başörtülü çocuklarla alay edeceksin. Görev alanında başörtüsü ile çalışan kardeşlerimizi, haber konusu yapacaksın, Avukat olmayı kazanmış bir çocuğun, başörtülü olduğu için; alay eden karikatürler yayınlayacaksın. Sonra Ülke cahil kalıyor, diye şikayetleneceksin! İşte bu kafadaki adamlarla bu kadar olur. Niye başörtülü çocuk her alanda başarılı olamaz mıdır Bu ölçüyü kim, hangi veriye dayanarak ortaya koymaktadır. İnsanların görünüşlerine, fikirlerine inançlarına göre; değerlendirmekten, ne zaman vazgeçeceksiniz.
Unuttukları bir şey var o da farkında olmadan bu topluma zarar veriyor olmalarıdır. Hiç unutmuyorum; bu toplum bizim toplumumuz mu diyerek hayret içerisinde bir köşe yazısı yazan yazarımız; toplumun vardığı noktadan şikayetlerini sıralıyordu. Suç oranının artmasından, hırsızlıktan, vergi kaçırmaktan, holiganlıktan, Devlete atılan kazığın kazanç olduğunun algılanmasından, birbirimize tahammül edememekten, kinimizden, taşkınlığımızdan v.s. Sonra da dönüp kendi, kendine öz eleştiri yapıyordu. Toplumun bu hale gelmesinde bizim katkımız ne kadar diye. Şimdi bazı okumak için, çırpınan çocukların; önüne engel koyanlar, aynı dürüstlükle kendi, kendilerine aynı soruyu sorarak öz eleştiri yapıyorlar mı Akşam, olunca yastıklarına kafalarını koyup rahat uyuyorlar mı Evet, eksiklerimiz vardır, yok demek zordur. Ancak, eski durumlarla, şimdiki durumlar aynı değildir. İnşallah, müfredat programındaki istenilen seviye de, en kısa zamanda tamamlanır. Bazı gereksiz şeyler çıkarılarak, bugünün şartlarına uygun yeni ve taze, diri bilgilerle donatırız.
Unutmayalım, okumak insanın kendi, kendini tazelemesidir. Okumaktan kasıt, yüzeysel olarak harflerin, kelimelere dönüşmüş halini çözümlemek değildir. Okuyarak, öğrendiğin, kavram üzerinde düşünmektir. O kavramı, kelimeyi anlamaya çalışmaktır. Onunla tanışık olmaktır. Hem okumanın kime ne zararı var. Okulların fiziki şartlarında kendilerine yeterli zaman ve mekan ayrılan öğrencilerin; olumsuz yayınlarla, önünü kesmek istemek de neyin nesidir anlamam. Bu tür yayınlar, farkında olmadan gençlerimizi, sakıncalı bazı örgütlerin kucağına itmektedir. Zannımca, birileri bunu kasıtlı olarak yapmıyorlardır, umudunu taşıyorum.
Vatanımın gül kokan çocuklarını okumaya teşvik edelim. Onların daha güzel koktuklarına, şahit olacaksınız. Yeter ki; onların yaşamasına, yeşermesine, büyümesine zemin hazırlayalım. Öğretmenliği Cumhuriyetin ilk yıllarında severek yapan, şairin öğrencileri için, yazdığı şiirde; son arzularında öğrencilerinin kokularını, kendilerini, güllerini istediğini unutmayalım. Onlar daha açmamış çiçeklerdir, bahçıvan olarak çiçek yetiştirmek varken, onları kesen, biçen, yok eden, biri olarak anılmak iyi değildir. Gül yetiştiren insan olmayı tercih edelim. Ülkemizi güllerle donatalım. Onların zaman içerisinde, rengarenk olduğunu; her birinin ayrı, ayrı kotuğunu göreceksiniz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.