Sevtap Haspolat

Sevtap Haspolat

NE KADAR GÖRÜYORUZ?

Geçen gün bir arkadaşım telefonla arayarak bana sitemlerini bildirdi. Çok şaşırdım. Acaba ne yaptım da bana sitem ediyorsun, bilmeden bir hatam mı oldu diye sorduğumda, çarşıda karşı kaldırımda kendisine bakmışım ama selam vermeden gitmişim. İnan hiç hatırlamıyorum dedim. Yine de nezaketen kusura bakma, kalabalıktan fark edemedim, hakkını helal et diyerek ve benzeri cümleler kurarak gönlünü almaya çalıştım.

Arkadaş toplantılarında, aile sohbetlerinde buna benzer birçok konuşmaya şahit oldum son günlerde. İnsanların birbirlerine baktıklarını ama görmediklerini duydum. Sonuçta bakmak ve görmek arasında bir fark olduğunu düşünmeye başladım. Gerçekten de bakmak ve görmek aynı eylem sonucunda gerçekleşiyor gibi görünse de bakmak bir yönelmeyi görmek ise yönelinen nesneyi, objeyi veya varlığı hissetmeyi ortaya koyuyor.

Günlük yaşantımızda, işyerinde veya sosyal ortamlarda muhataplarımıza, bana iyi bak, beni gör, buradayım, sesime gel, beni fark et gibi kullandığımız ifadeler aslında bakma ve görme eylemi arasındaki farkı ve durumu çok güzel gösteriyor.

Görmek, aslında bakmanın ileri bir aşamasıdır. Bakılan yöne doğru derinlemesine bir kavrayışımız ve bakılan cisme yaklaşımımızı şekillendiriyor.

Hepimiz uyumadığımız zamanlarda gözlerimiz açık olduğunda ve hareket halinde iken hep bir yerlere doğru bakıyoruz. Her gün aynı apartman merdiveninden iniyor, asansör kullanıyor, araçla bir yerlere gidiyoruz. Aynı sokak ve caddelere yürüyoruz. Farkına varmadan adımlar atıyoruz. Bir gün ihtiyacımız için bir manava, bakkala, büfeye veya tuhafiyeciye girdiğimizde o işyerinin yeni açılmış bir işyeri olduğunu düşünüyoruz. Hayırlı olsun, yeni mi açıldınız cümlesine karşı, altı ay oldu ablam, siz yeni mi taşındınız bu mahalleye cümlesi karşısında ne diyeceğinizi şaşırıyorsunuz. Aylardır önünden geçtiğiniz, baktığınız ama görmediğiniz bir mekânı yeni fark etmenin mahcubiyetini yaşayabiliyorsunuz.

Evet bakıyoruz ama görmüyoruz. Kimi zaman evimizde yanı başımızda büyüyen çocuklarımızı, telaş içinde girip çıktığımız evdeki anne ve babamızı, sıradanlaşan davranışlarımızla gördüğümüzü zannediyoruz. Ama maalesef onlara bakıyoruz fakat görmüyoruz. Varlıklarını hissetmiyoruz. Çünkü her şey rutin hale gelmiş ve sıradanlaşmış.

Öyleyse bakma ve görme eylemini bundan sonra farklı açılardan ele almamız ve bir felsefi perspektif yakalamamız gerekir diye düşünüyorum.

Peki çevremize, doğaya, insanlara, eşyalara, geçmişe ve geleceğimize nasıl bakalım?

Tabi ki öncelikle gözlerimizle bakalım. Sadece bedensel bakıl yeterli değil. Bakışımızı bir adım daha ilerleterek fikirlerimizle dolduralım. Düşüncelerle geliştirelim. Estetik ve sanatımızla süsleyelim. Bu arada kalplerimizi de ihmal etmeyelim.

Görmenin en önemli ögesi hissetmek olduğuna göre hislerimizi de gizlemeyelim. Hissiz bakışlar donuklaşır, bulanıklaşır ve ufuklar gözükmez olur. Ruhlar kararır adeta.

Ruhumuzun berraklığını da unutmayalım. Onun berraklığını yansıtalım bakışlarımıza. Onun berraklığı ancak çok öteleri gösterir bizlere.

Bakalım ve görelim. Anlayarak bakalım, anlatarak görelim ve gösterelim. Tüm benliğimizle hakikatin güzelliklerini görelim. Bir kez daha, yeniden ve yenilenerek görelim.

Sevdiklerimiz gitmeden yanımızdan, elveda demeden dostlarımıza, onları gerçekten görelim. Görmek için bakalım. Baktığımızda gerçekten görelim. Sıradanlığın sığ sularında, dalgaların savruluşlarında yok olmamak için sadece bakmayalım etrafımıza.

Gözleriyle bakan, kalbiyle gören, ruhu ile hissedenlerden olmak dileği ile.

Selam ve saygılarımla….

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevtap Haspolat Arşivi

SOSYAL MESAFE

05 Kasım 2025 Çarşamba 13:39

TARAF OLMAK…

29 Ekim 2025 Çarşamba 13:59

KAÇMALIYIZ BENCE

21 Ekim 2025 Salı 10:15

BİZİ GERGİN KILAN CÜMLELER

29 Eylül 2025 Pazartesi 12:06

İNSANLAR ÇILDIRMIŞ OLMALI

24 Eylül 2025 Çarşamba 10:19

VARLIĞIMIZ KİME BAĞLI

09 Eylül 2025 Salı 10:18

MEKAN VE İNSAN

01 Eylül 2025 Pazartesi 13:11

EĞİTİM TELAŞIMIZIN TATLI YANSIMALARI

25 Ağustos 2025 Pazartesi 14:48