Şadiye ÖZTÜRK

Şadiye ÖZTÜRK

KELEPAZİ DE Kİ UYDURMA VE ZAYIF HADİSLER

Gülabadi, hicri (380) dördüncü asırda yaşamış Sünni tasavvufun önemli bir temsilcisidir. Kendisi, Muhammed b. İbrahim el-Kelepazi künyesi ile tanınmıştır. Buhara'lı bir sofi olduğu için, Gülabad isimli mahallesinin adıyla anılmıştır.

'et-Ta'rruf li Mezhebi Ehli't Tasavvuf' adlı eserini yirmi beş bölüme ayırmış ve sayfalarca sofilerin 'İslam'ın temel inanç esasları' hakkında düşüncelerine yer vermiş, tasavvufu Sünni bir çizgiye oturtmak için çaba göstermiştir.

Nitekim eserin Tevhid, sıfatları, Allah'ın isimleri, ruyet, halku'l ef'al, istita'at, cebr, va'd ve vaid, şefaat, büluğa ermeden ölen çocukların durumu, teklife ehil olma, ma'rifetullah, ruh, melekler ve Peygamberler, keramet ve iman gibi İslam akaidinin konuları üzerinde sofilerin düşüncelerini işlemiş; hemen her konuda izahlarını birkaç ayet ve genellikle sahih, meşhur hadislere dayandırmıştır.

Yaşadığı zaman itibarı ile tasavvuf alanın da İttihat, Hulul, gibi İslam'a yabancı tasavvuf-i yorumların ağırlık kazandığı bir dönemde belki de tasavvufun toptan sorgulandığı ve topyekûn reddedilme tartışmalarının yoğunluk kazandığı asırda yaşamış olması onu dikkatli davranmaya sevk etmiştir.

Gülabadi, kendinden önce ki sofilerde gördüğü gerçek tasavvufun ruhundan uzaklaşıp, işi şekle bağlayan, uygulamalara ve tasavvufa dışarıdan giren tefekkür ve inanışlardan dolayı endişe duymaktadır. Nitekim eserinin başında 'Mana gitti, isim kaldı, hakikat kayboldu' demektedir, şekil ortaya çıktı, tasavvuftan anlamayanlar sofilik ilan etti. Onu kabul edenler, gerçeğini gizleyip, tasavvufta olmayanı ona soktular. Bütün bunlardan sonra gönüller tasavvuftan nefret etti ve bu durum beni bu kitabı yazmaya sevk etti' demektedir.

Gulabadi'nin yazmış olduğu 'Taaruf' kitabında ki asılsız ve uydurma hadisler:

1- ) 'Bildiği ile amel eden kimseyi Allah, bilmediğine varis kılar.'

2- ) 'Ebu Bekir, namaz ve orucunun çokluğu ile sizden üstün olmuş değildir. Onun size üstünlüğü, göksünde- veya kalbinde bulunan bir sır sebebiyledir.'

3- ) 'İman dil ile ikrar, kalp ile tasdik ve organlarla amel etmektir.'

4- ) 'Batın ilmi, sırlarımdan bir sırdır. Onu kulumun kalbine koyarım. Yarattıklarımdan hiçbir kimse ona muttali olamaz.'

5- ) 'Dilenen, isteğinde samimi olurda, kendisine yardım edilmezse, yardım etmeyenler kurtuluşa eremezler.'

Rivayet ilimleri ve muhtevaları açısından, ihtilaflı ve ileri derecede zayıf oldukları anlaşılan iki hadis de şöyledir:

1- ) 'Hz. Peygamber kan aldırdığı vakit, galebe halinde kanından yalayan Ebu Taybe'yi hoş görerek ona, 'Cehennemle arana duvarlar ördün' buyurmuştur.'

2- ) Rebi b. Haraş'ın, öldükten sonra konuştuğu kendisine anlatıldığında, Hz Aişe (r.a.) 'Allah rahmet etsin, ben Hz. Peygamber (s.a.)'in Tabi'unun en hayırlısı olan bir kimse ölümünden sonra konuşacaktır' buyurduğunu işittim' demiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şadiye ÖZTÜRK Arşivi