Okumak bilgi edinmek

Okumak, bilgi edinmek, öğrenmek, isteği ve arzusu; insanın yaptığı en değerli eylemdir. Vücudun hayatiyetini devam ettirmesi için; beslenme ne kadar gerekli ise; Aklın, beynin kendi hayatiyetini devam ettirmesi ve güçlendirmesi için; okuma ve öğrenme , o kadar önemlidir. Sağlıklı beslenmenin önemi bellidir. Okuma ve öğrenme eyleminin de; sağlıklı olması ve düzenli olması şarttır. Her önümüze geleni yiyemediğimiz gibi; her önümüze geleni okuyup, öğrenme durumumuz da olamaz. Yanlış beslenme sağlık problemlerini beraberinde getirirken; sağlıksız öğrenme ve okuma eylemi de; beraberinde problemleri getirmektedir. Aklı ve beyni hasara uğratabilir.

Doğumdan itibaren; insanoğlu zaten, sürekli öğrenme ve bilgi edinme sürecini yaşar. Önemli olan; doğru ve dürüst şeyleri öğretmektir. Amaç, Bunların öncülüğünde; doğru ve dürüst davranışları kazanmaktır. Burada ilk örnek, öğretici Anne ve Babadır, Aile üyeleridir.

Bu açıdan baktığımız zaman; şu soruyu gayet net bir şekilde sorulabilir? İnsan olarak, Her şeyi okumalı mıyız? önümüze gelen her şeyi öğrenmeli miyiz? İşte can alıcı soru budur. Sağlıklı beslenmenin anahtarları, yol gösterenleri olduğu gibi; sağlıklı okumanın, öğrenmenin yol göstericileri, kılavuzları, anahtarları olması gerekir.

İnsanlara her önüne gelenin okunmasının tavsiye edilmesini, doğru bulmuyorum.

Bu konuda, yön verici olan insanların, daha dikkatli davranması gerektiğine inanıyorum. Okunan kitap, yazı, makale, insanlara bir şeyler vermelidir. Fikrine, fikir katmalıdır. Ufkuna, ufuk katmalıdır. Bilgisine bilgi katmalıdır. Tecrübesine tecrübe katmalıdır. Düşüncesini geliştirmelidir.

Harflerle tanıştıktan sonra, kelime ve kavramları çocuk yaşta öğrenmeye çalışırız. İlk öğreticilerimiz bize neyi öğretirse, doğru ya da yanlış değerlendirmesini yapmadan onları öğreniriz. Çünkü o zaman diliminde başka öğreticimiz yoktur.

Okumayı öğrenip yaşımız ilerlediği zaman, hiç ummadığımız şekilde gayet masum gibi görünen bazı okumalarımız; okuyan insanları, farkında olmadığı, kendisine yarar yerine, zarar verebileceği durumlara sokabilir. Fikrini, bozabilir. Okumanın da; bir seviyesi olmalıdır. Nasıl ki; sütle beslenmesi gereken bir çocuğa katı yemekler verdiğiniz zaman; bağırsaklarına zarar verirseniz, hatta ölümüne bile sebep olursanız; kendinizi suçlarsınız. Okuma eylemi de; insanları, aynen bu durumlara düşürebilir. Dikkat etmek gerekir. Yanlış yol göstericiler; insanlara doğruyu bulmak yerine; yanlış yönlere itebilir.

Okumanın ve tahsil etmenin önüne engeller koymanın anlamı yoktur. Yaş ile de; ilgisi yoktur.

Öğrenmenin önemli metotlarından birisi de; görerek, müşahede ederek, bizzat yaşayarak, öğrenmedir. Bence en önemli öğrenme metodudur.

Okumanın, bilgi edinmenin, öğrenmenin; şekille, kılıkla, kıyafetle ne ilgisi vardır? Bu yanlışı Ülkemdeki geçmiş uygulamalarda gördük. Niye başörtülü çocuk, dindar bir genç, her alanda başarılı olamaz mıdır? Bu ölçüyü kim, hangi veriye dayanarak ortaya koymaktadır. İnsanların görünüşlerine, fikirlerine, düşüncelerine, inançlarına göre; değerlendirmekten, yorumlamaktan, ne zaman vazgeçeceksiniz! Bugün öyle öğrencilerin çok başarılı bir insan olduğunu gördüğünüz zaman, kendinizi hiç yargıladınız mı? Tahsil hayatının kılık ve kıyafetle hiç ilgisi yoktur. Nitekim son sınavlarda; yıllarca düşman gibi gösterilen başörtülü bir kızlarımız, gayet başarılı olmuştur.

Unuttukları bir şey var. Farkında olmadan bu topluma zarar veriyor olmalarıdır. Hiç unutmuyorum; bu toplum bizim toplumumuz mu? diyerek hayret içerisinde, bir köşe yazısı yazan yazarımız; toplumun vardığı noktadan, bulunduğu konumdan dolayı, şikayetlerini sıralıyordu. Okuma ve tahsil hayatının sayısı artmasına rağmen; Suç oranının artmasından, hırsızlıktan, kadın cinayetlerinden, çocuk istismarından, vergi kaçırmaktan, holiganlıktan, Devlete atılan kazığın kazanç olduğunun algılanmasından, birbirimize tahammül edememekten, kinimizden, taşkınlığımızdan v.s. Bu suçların artmasından, şikayetleniyordu. Okutmak, tahsil hayatından geçirmek; bu suçların yeteri kadar engellenmediğini görmüştü. Çünkü insani değerleri vermeyip, sadece öğretmek yeterli olmuyor. Ahlak yok, sevgi yok, tahammül yok, adalet yok, güven yok olunca, insan yeteri kadar insan olmuyor. Oysa en öncelikli hedefimiz insan yetiştirmek olmalıdır.

Sonra da, bu şahıs, aklınca neden bu durumlara geldik, diye; fikirler sıralıyordu. Sonra da dönüp kendi, kendine öz eleştiri yapıyordu. Toplumun bu hale gelmesinde, yanlışlarla donatılmasında, bizim katkımız ne kadardır? Diye. Aferin, demek lazım.

Bu olay da, göstermektedir ki; eğitim ve öğretimden insanları yeteri kadar geçirmemize rağmen; bazı yanlışların yapılmasına engel olamıyoruz. Çünkü birilerini başörtülü diye tanımladığınız zaman, toplumda bir ayrışım yapmış oluyorsunuz... Israrla savunduğunuz zaman da bu ayrışımı körüklüyorsunuz...

Unutmayalım; okumak, bilgi edinmek, öğrenmek; insanın kendi, kendini tazelemesidir. Okumaktan kasıt, yüzeysel olarak harflerin, kelimelere dönüşmüş halini çözümlemek değildir. Okuyarak, öğrendiğin, kavram üzerinde düşünmektir. O kavramı, kelimeyi anlamaya çalışmaktır. Onunla tanışık olmaktır.

Bazı yanlış uygulamalar da; öğrencilerin kontrol altında tutulmadan; denetimden geçmemiş kitaplarla tanıştırılması, olayıdır. Okulların fiziki şartlarında kendilerine yeterli zaman ve mekan ayrılan öğrencilerin, olumsuz yayınlarla; öğretmenler ve öğreticiler tarafından; önünü kesmek istemek de, neyin nesidir? Anlamam. Bu eylemi yapanların kasıtlı olduğuna inanıyorum. Bu tür yayınlar, farkında olmadan gençlerimizi, sakıncalı bazı örgütlerin kucağına itmektedir. Bu durumların denetlenmesi gerektiğine inanıyorum.

Özellikle bilgisayar ve internet ortamı gençleri kontrol altına almaktadır. Bu bağımlılık sonucu engellenemeyen yanlışlara, hatalara götürmektedir.

Aman dikkat, gençliğimizi hedef alan tüm yabancı unsurlar; her türlü enstrümanı kullanmaktadırlar...

Yaşama tarzı, müzik, rol model bulma, yanlış arkadaş grupları... Bu alt başlıklar artırılabilir. Gençliğimize sahip çıkmak zorundayız... Bazı konser ortamlarında yaşanan yanlışlıklar, bu toplumun değer yargılarını ayaklar altına almaktadır. Aile ortamını bozmaktadır.

Edebi açıdan, İlmi açıdan, fikri açıdan, fazla değeri olmayan, kitap satışlarının zirve yapması da, bunun en güzel örneğidir... Gençlik bu tür yazarların kitaplarını imzalatmak için; metrelerce kuyruk oluşturmaktadır...

Şimdi, Bir çocuk düşünün: son model telefonu var ama akrabalık bağı yok...

Bir çocuk düşünün: Fen lisesini, Anadolu Lisesini kazanmış Ama iki yumurta kıramıyor...

Bir çocuk düşünün: Türkçe ve matematik dersi çok iyi; Ama bir misafire hoş geldiniz bile, diyemiyor...

Bir çocuk düşünün: İnternette her şeyi beceriyor ama; bir ekmek almaya gidemiyor...

Bir çocuk düşünün: Anne ve babaya her hakarette bulunuyor ama; anne baba o daha çocuktur diyor, öyle büyümesine müsaade ediyor...

Bir çocuk düşünün: Yıllarca okuyor ilkokul ortaokul lise üniversite bitiriyor ama; sorsan hâla neden yaratıldığını ve kulluk görevini bilmiyor... İnsani değerlerden haberi yoktur. Çok gariptir ki; Müslümanım deyip, Kendi kitabından habersiz olanlar var... Tahsil hayatı boyunca; Dini ve Milli değerlere önem vermiyor...

Günlük olaylardan bile; haberi olmayan, işte böyle bir gençlik düşünün...

Ülke gerçeklerinden habersiz, o gerçeklere sırtını dönmüş bir gençlik... Böyle bir gençlikten ne bekleyebilirsiniz? Ancak. Unutmayın bu gençliğin böyle yetişmesine bizler zemin hazırlıyoruz...

AMAN DİKKAT.., YETERİ KADAR DİKKAT... GELİŞMEKTE OLAN TEHLİKE ÇOK BÜYÜK...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Orhan Arslan Arşivi

Karar verme yetkisinin güçle ilgisi

03 Kasım 2025 Pazartesi 12:27

YAŞANMIŞ GERÇEKLER

21 Ekim 2025 Salı 09:29

Topluma Ait Değerlendirmeler

12 Ekim 2025 Pazar 12:41

Yavuz Bülent Bakiler Vefat Etti

29 Eylül 2025 Pazartesi 09:07

TARİH VE GENÇLİK

17 Eylül 2025 Çarşamba 10:11