Şadiye ÖZTÜRK

Şadiye ÖZTÜRK

ŞEHRİMİZE UZUN ÖMÜRLÜ AĞAÇ FİDANLARI DİKELİM GELECEĞİN ANIT AĞAÇLARI OLSUNLAR

Değerli okuyucularım,

Genelde bir biyolog, özelde bir bitki fizyoloğu olarak, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde Botanik dersleri vermekle kalmayıp, Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümünde de Çevre ağırlıklı Biyoloji dersleri vermiştim. Böylece, çevrecilik alanına da girerek, bu konudaki bilgilere erişme fırsatını buldum.

Son zamanlarda, katıldığım toplantılarda, şehrimizin ağaçlandırılması konusundaki görüşlerimi gündeme getiriyorum ve dinleyicilerimin hemen hepsinden olumlu sinyaller alıyorum.

Bu yazıyı, ağaçlandırma konusundaki düşüncelerimi, hem daha geniş kitlelerle paylaşmak; hem de Belediye Başkanlığımızın, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğümüzün ve Sivas Vakıflar Bölge Müdürlüğümüzün bilgisine sunmak üzere yazıyorum.

Dünyadaki bazı şehirlerde tespit edilen ve 'anıt ağaç' vasfıyla koruma altına alınan ağaçlar vardır. Bu ağaçların en genci, beş yüz-altı yüz yaşındadır. İçlerinde iki bin, üç bin yaşında ve hatta daha yaşlı olanları da vardır. Mesela Amerika Birleşik Devletleri'nin Kaliforniya eyaletinde bulunan bir sekoya ağacının, 3600 küsur yaşında olduğu tespit edilmiştir. Dünyadaki anıt ağaç türleri incelendiğinde, listenin başında sekoyanın bulunduğu ve sonra da sırasıyla çınar, sedir, köknar, ardıç, meşe, ıhlamur ve ceviz gibi uzun ömürlü ağaçların yer aldığı görülmektedir.

Şehrimizdeki Selçuklu eserleriyle gurur duyduğumuz gibi, anıt ağaçlara sahip olan şehirlerde yaşayan insanlar da, anıt ağaçlarıyla gurur duymaktadırlar. Ahmet Hamdi Tanpınar bu duygunun en güzel örneğini 'Bursa'da Zaman' adlı şiirinde: 'Bursa'da eski bir cami avlusu / Küçük şadırvanda şakırdayan su / Orhan zamanından kalma bir duvar / Onunla bir yaşta ihtiyar çınar' dizeleriyle edebiyatımıza kazandırmıştır.

Tarihinin, Hititlere kadar dayandığı bilinen Sivas'ımızda bir tane bile anıt ağacın bulunmaması çok üzücü değil midir Sivas'ta eskiden beri, en fazla 100-200 yıl yaşayabilen söğüt, kavak ve akasya (Robinia pseudoacacia) gibi ağaçlar dikilmiştir. Sultan II. Abdulhamid zamanında, 1890'lı yıllarda kurulan ve şu anda harap bir halde olan, 'Numune Çiftliği'ndeki dağ kavakları, neredeyse kurumak üzeredirler. Sivas'ın en yaşlı akasya ağaçları, 1903 yılında Cizvitler tarafından inşa edilen ve şu anda Çevre Kültür ve Sanat evi olarak kullanılan binanın avlusundaydı. Geçenlerde o ağaçları görmeye gittiğimde, ancak kütüklerini görebildim. Paşa Fabrikası'ndaki ve Ethem Bey Parkı'ndaki akasya, akçaağaç ve çam çeşitlerinin en yaşlısı, taş çatlasa 150 yaşındadır..

Şimdilerde Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi olan, Sivas Lisesi binasının, Hükümet Meydanı tarafındaki bahçesinde ıhlamur ağaçları vardı. 1968 yılında Atatürk Anıtı yapılırken kesilmişlerdi. O ağaçların bazıları heykelin arkasında halen mevcuttur. Onların da korunması gerekir ki, Atatürk anıtının yanında uzun yıllar yaşayıp, anıt ağaç olarak varlıklarını sürdürebilsinler.

Sivas'ın yakın geçmişinde, Vali Necmettin Ergin Beyefendi zamanında (1944-46) inşa edilen Kale Parkı'na, uzun ömürlü ağaçlar da dikilmiştir. Şimdi bize düşen görev, her biri 70 yaşına erişmiş bulunan, o ağaçları ve şehrimizin muhtelif yerlerinde, hasbelkader var olan diğer uzun ömürlü ağaçları gözümüz gibi korumaktır. Mesela Süleyman Çanka Pasajının Postane tarafına açılan kapısı önünde biri çınar, diğeri de atkestanesi olmak üzere iki ağaç bulunmaktadır. Onların da korunması gerekir.

Şehrimizin muhtelif yerlerinde uzun ömürlü ağaç türlerinden, belki benim bilmediğim başka örnekler de vardır. Lütfen onların da korunması için bilinçli davranalım ve onlara zarar verecek davranışlardan kaçınalım. Anıt ağaçların en büyük düşmanı bilinçsizliktir. Dünyada ve ülkemizde, insanların bilinçsizliği yüzünden gadre uğramış anıt ağaçlar vardır. Bunlara örnek olarak biri Amerika'da, diğeri Türkiye'de olan iki ağaçtan bahsetmek istiyorum:

Birinci örnek, Amerika'nın Kaliforniya eyaletindeki 'Chandelier Ağacı' dır. Boyu 100 metreyi geçen bu ağacın gövdesinden yol geçirilmiştir. Bu olay, o tarihteki Amerikalıların şimdiki kadar çevre bilincine sahip olmadığını göstermektedir. Şu anda, değil Amerika'da, dünyanın her hangi bir yerinde bir anıt ağacın gövdesinden yol geçirmeye kalkışsınlar da görelim; çevreciler dünyayı ayağa kaldırırlar… Türkiye'deki örnek ise, İstanbul-Sarıyer'deki 'Büyükdere Çınarı'dır. Prof. Dr. Faik Yaltırık'ın bildirdiğine göre , Tarihi Büyükdere Çınarı'nın gövdesindeki kovukta çay ocağı işletilmekteymiş. O tarihlerde (Birinci Dünya Savaşı sırasında) en az 2000 yaşında olan bu ulu çınar, çay ocağında çıkan bir yangın sonucunda kül olup gitmiş.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın kabul etmiş olduğu bir tarife göre, 'Anıt ağaç: Yaş, çap ve boy itibarıyla kendi türünün alışılmış ölçüleri üzerinde boyutlara sahip olan ve/veya yöre folklorunda, kültür ve tarihinde özel yeri bulunan ve/veya geçmiş ile günümüz, günümüz ile gelecek arasında köprü kurabilecek doğal ve uzun ömre sahip olan ağaçları ifade etmektedir'. Bu tarifte, altını çizerek belirtmek istediğim, 'kültür tarihinde özel yeri bulunan' ve 'günümüz ile gelecek arasında köprü kurabilecek uzun ömürlü ağaçlar' şeklindeki ifadeler, her halde mevcut anıt ağaçlar için kullanılmıştır. Fakat benim bu konuda herkesle paylaşmak istediğim daha değişik bir fikrim var: Bugün yaşayan Sivaslılar olarak biz, Belediyemizle ve yazımın başında zikrettiğim diğer ilgili makamlarla işbirliği yaparak, Çevre Mühendislerinin, Peyzaj Mimarlarının, Orman Mühendislerinin ve Ziraat Mühendislerinin danışmanlığında, şehrimizin uygun yerlerine ve özellikle de tarihi eserlerin civarına, uzun ömürlü ağaç türlerinin fidanlarını dikip, koruma altına alsak ve onları gelecek nesillere anıt ağaçlar olarak emanet etsek; fena mı olur

Bu amaçla dikeceğimiz uzun ömürlü ağaç fidanları, dikildiği günden itibaren bir kültür hareketinin anısını taşıyacaklar ve bu şekilde günümüz ile gelecek nesiller arasında bir kültür köprüsü olacaklardır.

Ardıç, meşe ve ıhlamur gibi uzun ömürlü ağaçların Sivas'ın sert ikliminde yaşayabildiğini biliyoruz. Ayrıca son yıllarda vaki olan küresel ısınma dolayısıyla özellikle Sivas'ımızın ikliminde hissedilir derecede bir ısınma meydana gelmiştir. Şehrimizdeki Meteoroloji İstasyonunun kayıtlarından iklim değişikliği ile ilgili bilgilere erişmek mümkündür. Uzun ömürlü ağaçlar arasında sayılan çınar ve ceviz ağaçları, eskiden Sivas'ta yetişmezdi. Sivas'ın yeni ikliminde çınarın da cevizin de yaşayabildiğine şahidiz. Rahmetli Hacı (Beslen) Türkmenoğlu tarafından, 1986 yılında Kütahya - Tavşanlı'dan getirilip, Aliağa Camiinin avlusuna dikilen çınarlar, hepimizin gözü önündedir. Rahmetli babam Atıf Okatan'ın 1960 Yılında çiftliğimize diktiği ceviz ağacı bu yıl 55 yaşına girmiştir.

Gazi Osman Paşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyelerinden Profesör Dr. Yaşar Akça, ceviz ağaçları konusunda bir otoritedir. Yapmış olduğu incelemelerden dolayı, Şehrimizin nerelerinde ceviz ağacı yetiştirilebileceğini avucunun içi gibi bilmektedir. Şehrimize uzun ömürlü ağaç dikme konusunda bu değerli hemşehrimizin bilgisine de başvurabiliriz.

Anıt ağaç adayı olmaları dileğiyle uzun ömürlü ağaç fidanlarını dikmek, şehrimizde ve belki de dünyada daha önce örneği görülmemiş kültürel bir faaliyet olacaktır.

Bu önerime, ütopya (hayal) gözüyle bakanlar olabilir. Haklıdırlar. Bu öneri henüz bir hayaldir ve zaman kaybetmeden gerçekleştirilmeyi beklemektedir.

Ankara asfaltının, Halimin Hanı'na kadar devam eden bölümünün kuzey tarafına uygulanan 'Yeşil Kuşak Projesi' de vaktiyle bir hayaldi. 1984-1990 yılları arasında Sivas Valisi olan Sayın Lütfü Tuncel Beyefendi'nin gayretleriyle, o hayal gerçek olmadı mı Yeşil kuşak projesi kapsamında çeşitli kuruluşlar tarafından 'hatıra ormanı' olarak dikilen fidanların, her yıl daha da serpilerek büyüdüklerini görmüyor muyuz Kardeşler tepesindeki çam ormanı eskiden var mıydı O ağaçları dikenlere teşekkür etmemiz ve bizim de üzerimize düşen görevleri yerine getirmemiz gerekmez mi

Başlangıçta her proje bir hayaldir. Bu yazımı, Yahya Kemal Beyatlı'nın bir mısra-ı bercestesi üzerine, aynı vezinle yazdığım tek mısra ile şekillenen bir beyitle bitirmek istiyorum:

Her işi önce hayal etti bu alemde beşer

'İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar'

Saygılarımla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şadiye ÖZTÜRK Arşivi