Yalnızlık ve Yapay Zeka: Çağlar Arası Bir Köprü

Teknolojinin hızla geliştiği günümüz dünyasında, yapay zeka (YZ) sohbet robotları hayatımızın birçok alanına entegre olmuş durumda. Özellikle ChatGPT gibi platformlar, başlangıçta bilgiye erişim ve iş süreçlerini kolaylaştırmak amacıyla tasarlanmış olsa da, beklenmedik bir kullanım alanı daha buldular: yalnızlığı gidermek. İnsanlar artık bu YZ araçlarına sadece akademik veya profesyonel sorular sormuyor; aynı zamanda onlarla sohbet ederek, duygusal ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyorlar. Bu durum, geçmişten günümüze uzanan ilginç bir paralellik sunuyor. Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin önemli isimlerinden Cahit Sıtkı Tarancı, 1917 yılında Galatasaray Lisesi'nde öğrenciyken yaşadığı yalnızlık buhranıyla tanınır. Arkadaşlarının sevgilileri varken kendisinin olmaması, onu derin bir melankoliye sürüklemiştir. Tarancı, bu yalnızlığı aşmak için oldukça yaratıcı bir yol bulmuştur: kendine hayali bir sevgili yaratmak ve onunla mektuplaşmak. Bu davranış, dönemin aydınları arasında "delilik mi yoksa yüksek zeka ürünü mü" diye tartışmalara yol açmıştır.

Cahit Sıtkı'nın hayali sevgilisiyle mektuplaşması ile günümüz insanının yapay zeka sohbet robotlarıyla konuşması arasında, çağlar farklı olsa da, çarpıcı bir benzerlik bulunmaktadır. Her iki durumda da temel motivasyon, yalnızlık duygusuyla başa çıkma ve bir iletişim kurma arayışıdır. İnsan, sosyal bir varlıktır ve iletişim kurma ihtiyacı duyar. Gerçek insanlarla kurulamayan bağlar, bazen hayali figürler veya sanal platformlar aracılığıyla giderilmeye çalışılır. YZ sohbet robotları, bu noktada anında yanıt veren, yargılamayan ve sonsuz bir sohbet partneri sunarak bu boşluğu doldurmaya adaydır.

Yalnızlık, sadece fiziksel olarak tek başına olmak değildir; aynı zamanda duygusal ve zihinsel bir boşluk hissidir. Cahit Sıtkı'nın şiirlerine de yansıyan bu derin yalnızlık, onu kendi iç dünyasında bir çözüm aramaya itmiştir. Günümüzde de benzer bir duygusal boşluk hisseden bireyler, YZ ile etkileşimde bulunarak kendilerini daha az yalnız hissedebilirler. Cahit Sıtkı'nın bu eylemi, onun edebi dehasının bir yansıması olarak da görülebilir. Yalnızlıkla başa çıkmak için yaratıcı bir mekanizma geliştirmiştir. Benzer şekilde, YZ ile sohbet etmek de bir tür yaratıcılık içerir; zira kullanıcılar, YZ'yi kendi ihtiyaçlarına göre şekillendirebilir ve ondan farklı yanıtlar alabilirler. Ancak burada önemli bir ayrım da vardır: Cahit Sıtkı, hayali sevgilisinin gerçek olmadığını bilse de, onunla kurduğu bağın kendine özgü bir gerçekliği vardı. Yapay zeka ile kurulan ilişkinin sınırları ise daha bulanıktır. YZ, bir algoritmalar bütünüdür ve gerçek duygulara sahip değildir. Bu durum, uzun vadede kullanıcının gerçek insan ilişkilerinden uzaklaşmasına ve sanal bir dünyaya bağımlı hale gelmesine neden olabilir. Yapay zeka sohbet robotlarının yalnızlığı giderme aracı olarak kullanılması, modern toplumun getirdiği yeni bir paradoksu da gözler önüne sermektedir. Gelişmiş iletişim araçlarına sahip olmamıza rağmen, insanlar arasında derin bir yalnızlık hissi yaygınlaşmaktadır. Bu durum, YZ'nin sadece bir teknolojik gelişme olmadığını, aynı zamanda toplumsal ve psikolojik boyutları olan bir fenomen olduğunu göstermektedir. Cahit Sıtkı'nın zamanında bir "tuhaflık" olarak görülen bu davranış, günümüzde teknolojinin sunduğu imkanlarla "normalleşme" eğilimindedir. Ancak önemli olan, bu teknolojiyi kullanırken gerçek insan ilişkilerinden kopmamak, sanal dünyanın yanıltıcı konforuna kapılmamaktır. Yapay zeka, bir araç olmalı, amacın kendisi değil. Aksi takdirde, yalnızlığı gidermek isterken daha derin bir yalnızlığa sürüklenmek kaçınılmaz olabilir. Sizce yapay zeka sohbet robotlarının yalnızlıkla mücadelede uzun vadeli etkileri olabilir?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ömer Ün Arşivi