ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ

Özel Tüketim Vergisi (ÖTV), dünya genelinde lüks tüketimi düzenlemek, çevreyi korumak ve toplum sağlığını desteklemek amacıyla kullanılan bir vergi türü. Ancak bizdeki ÖTV uygulamaları, kapsamının genişlemesi ve sık sık artırılması nedeniyle tam bize mahsus bir uygulama haline gelmiştir. Teoride vergide adaleti sağlamak ve belirli ürünlerin tüketimini kontrol etmek için var olan bu vergi, ülkemizde uzun süredir bütçe açıklarını kapatmanın kolaycı bir yolu olarak kullanılmakta ve vergi mükelleflerini iyice bunaltmaktadır.

Dünyada ÖTV benzeri vergiler genellikle belirli ve net hedeflerle uygulanıyor. Almanya ve İsveç’te enerji ve alkol vergileri, sırasıyla karbon emisyonlarını azaltmak ve alkol tüketimini düşürmek gibi çevresel ve sağlık hedeflerine hizmet ediyor. Elde edilen gelirler yine bu alanlardaki projelere aktarılıyor. İngiltere’de tütün ve akaryakıt vergileri caydırıcılık sağlamayı amaçlarken, Avustralya’da “Lüks Otomobil Vergisi” yüksek emisyonlu araçları hedef alıyor ve elektrikli araçlar bu vergiden muaf tutuluyor. ABD’nin bazı eyaletlerinde ise şekerli içeceklere uygulanan vergiler, obeziteyle mücadele amacı taşıyor. Yani bu ülkelerde verginin uygulandığı alanlar sınırlı, amacı net ve sosyal fayda gözetiliyor.

Türkiye’de 2002 yılında yürürlüğe giren ÖTV, başlangıçta lüks ve zararlı ürünleri kapsarken, zamanla temel ihtiyaçlara kadar genişletildi. Bu da, verginin çevresel veya sağlık hedeflerinden çok, doğrudan mali kaynak üretme amacıyla kullanıldığını ortaya koyuyor. Özellikle otomobil ve elektrikli araçlardaki son ÖTV artışları bu tartışmaları daha da alevlendirdi. Elektrikli araçlara uygulanan yüksek ÖTV oranları, çevre dostu teknolojilerin yaygınlaşmasını engellediği gibi yerli üretimi de olumsuz etkileyecek gibi.

Sosyal medyada kullanıcılar ÖTV artışlarını “halkın sırtına yüklenen bir mali baskı” olarak görüyor. Vergi artışlarının bütçe açıklarını kapatma çabası olduğunu ve bu yükün büyük kısmını gariban halkın sırtlandığını belirtiyorlar. Bazı paylaşımlarda, kamu harcamalarında yeterli tasarruf yapılmadan vergilerin artırılması eleştiriliyor ve “Böyle mali yönetim olmaz” gibi ifadeler dikkat çekiyor. Özellikle elektrikli araçlara gelen vergiler, çevreci politikalarla çeliştiği gerekçesiyle tepki topluyor. Bir kullanıcı, “Elektrikli araçlara ÖTV zammı çevreci politikalarla çelişiyor. Çevreyi korumak için mi, yoksa kasayı doldurmak için mi?” diyerek durumu özetliyor.

ÖTV, dünya genelinde önemli işlevleri olan bir vergi türü olsa da, Türkiye’de uygulanan geniş kapsamlı ve sık artan yapısı nedeniyle artık “mali baskı” aracı olarak algılanıyor. Hükümetin, yerli üretimi destekleme ve toplumsal fayda sağlama adına ÖTV’yi çevresel ve sosyal hedeflerle uyumlu hale getirmesi gerekirken, her ekonomik sıkışmada buradan kaynak yaratmaya çalışması toplumsal gerginlikten başka bir sonuç doğurmuyor.

Vatandaşın beklentilerini dikkate alan, şeffaf ve adil bir vergi sistemi, hem ekonomik istikrarın hem de toplumsal huzurun temel taşı olacaktır. Kolaya kaçmadan, iktidarı ve muhalefetiyle bu konuda çözüm üretmeye, halkı rahatlatacak yeni kolaylıklar sağlamaya kafa yorulmalıdır.

Vergi politikalarıyla vatandaşın üzerine binen yük artarken, bir yandan da vatan topraklarımızın, doğanın yükü katlanarak büyüyor. Geçen hafta orman yangınlarına dikkat çekmiş, yaşanabilecek felaketlere karşı uyarılarda bulunmuştum. Ne yazık ki bu hafta, yaşanan yangınlar hem sayı hem etki bakımından çok daha vahim boyutlara ulaştı. Daha fazla can kaybı yaşandı, daha geniş alanlar kül oldu. Bu kadar yaygın ve eşzamanlı başlayan yangınların basit ihmallerle açıklanamayacağını düşünüyorum; bilinçli bir sabotaj ihtimali göz ardı edilmemeli. Kim bu felakete neden oluyorsa, Allah belasını versin! Bu ülke sadece vergilerle değil, doğasıyla, havasıyla, suyu ve ormanıyla da ayakta kalır.

Vergide adalet ve çevrede hassasiyet birlikte düşünülmeli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Hasdemir Arşivi

YANIYORUZ AMA GÖRMÜYORUZ

21 Temmuz 2025 Pazartesi 11:22

15 TEMMUZ

14 Temmuz 2025 Pazartesi 10:29