Sevtap Haspolat

Sevtap Haspolat

MEVSİMLERİN GÜZELLİĞİNİ YAŞAMAK

Mevsim geçişlerini çok seviyorum. Bu geçişler bir kıpırdanma, bir dalgalanma ve değişim havası estiriyor. Bir önceki mevsimin ise alışkanlıklarını terk etmekte zorlanıyor insan. İş sonrası sosyal hayatı yeniden planlamak gerekiyor. Güneşin doğuşu ile başlayan aydınlanmanın, havanın kararması ile farklı bir atmosfere bürünmesi birçok şeyi farklılaşıyor. Tüm mevsimlerde bütün ilişkiler de değişiyor. Duygularla beraber birde kıyafetlerin değişimi insanı daha farklı bir görsel alana sürüklüyor.

Hanımlar için daha yoğun geçiyor mevsim geçişleri. Sil baştan hayatın akışının yönü değişiyor desek abartmış olmayız. Yaz temizliği, bahar temizliği, sonbaharla birlikte başlayan kışa özel yiyecek hazırlıkları bir hayli meşgul ediyor. Bu meşguliyet bireysel kalsa iyi tabii. Fakat tüm ev halkının hayatına müdahale ediyor olması bazen işin içinden çıkılmaz bir duruma sokabiliyor günlük yaşamı.

Abartıya kaçmadan yapıldığı taktirde hepsinin de ayrı bir heyecanı ve güzelliği olduğunu inkâr etmemek gerekir. Belirli aralıklarla devam eden dört mevsimin döngüsel etkisi sayesinde, insan hayatının da zorunlu olarak yılda dört defa yenilenmesi gerçekten de çok özel ve güzel bir durum. Bu durumun tadını çıkarmak ve bunu vesile kılarak hayatımızı bu döngü çerçevesince yenilemeye çalışmanın insanı daha diri ve dinamik tutacağını düşünüyorum.

Mevsimsel bir değişimin sunacağı ayrıcalıkların farkına varanlar, yapacağı hazırlıklarla, kendilerini rutinin dışında bir hareket alanı oluşturuyorlar. Bu ise onları diğer insanlardan daha zengin kılıyor. Bu zenginlik maddi bir ölçü ile ölçülebilir olmanın ötesinde bir çeşitlilik, bir renklilik ve bir kültürü de beraberinde getiriyor. Davranışlara yansıyor. Paylaşmaya, yardımlaşmaya, ikram etmeye, doğal olana meyletmeye sevk ediyor.

Gözle görülür bir şekilde bu değişimi yaşayanlar, yaşadıkları güzellikleri yaşamın doğal bir parçası olarak görüyorlar. Böylece bu durumu aile içinde de içselleştirerek, kültürel bir aktarım sağlama adına, anılarda saklamak için kayıt altına alma çabası içinde hareket ediyorlar.

Sonbahar mevsiminin ilk ayı olan Eylül’ü geride bıraktık. Eylül benim için bambaşkadır. Eylül için sayfalar dolusu yazı yazsam yetmez. Eylül kimi zaman kavuşma, kimi zaman hasrettir benim için. Kaybettiklerime duyduğum özlem, uzaklardakileri görmek için beklediğim umuttur. Eylül’e hiç veda etmek istemem bu yüzden. Ama nedense çok çabuk geçiverir Eylül. Hep bir anı kalmasını isterim Eylül ayında. Ama o kadar çabuk geçer ki, başka bir Eylül’e ertelerim anılarımı. Bu yılda Eylül’den bir anı daha alacaklı oldum.

Şimdi ise Ekim ayının kendine has esintileri dolaşmaya başladı sokak aralarında. Balkona çıktıkça, çarşı pazar dolaştıkça, sırtımızı ısıtan güneşin ne kadar kıymetli olduğunu daha iyi anlamaya başlıyor insan. Ağaçlara ne demeli. Bir rüzgarla yapraklarını nasılda bırakıyorlar. Kendine has renkleri ile ağaçların altlarında arınmışçasına bekliyorlar.

Ben bu manzara karşısında, ağaçların detoksu da bu olsa gerek diyorum. Sahi ya, sonbahar mevsimi özellikle de Ekim ayı, bir temizlenme ve arınma olabilir mi bizim için. Yazın biriktirdiklerimiz, ilkbahardan gelen ama üzerimizden atamadığımız kalıntılarla, üzerimizde oluşan toksinleri, ağacın yaprakları bıraktığı gibi bizde bırakıversek nasıl olur acaba.

Bu mevsim geçişini, zihinsel, duygusal ve fiziksel olarak bir değişim fırsatına dönüştürsek güzel olmaz mı? Denemekte fayda var sanırım.

Denemenin denememekten daha hayırlı olduğunu söyleyen büyüklerin sözüne kulak vererek, bir yenilenme ve değişim için bu sonbaharı fırsata çevirelim. Üzerimizdeki giysileri değiştirelim, eskiyenleri yenileyelim, eskimeyenleri yıkayıp ütüleyelim. Yırtılan ve sökülenleri tamir edelim. Boyası solan ayakkabıları boyayıp parlatalım. Başladığımız ama bir türlü bitiremediğimiz romanı bir solukta okuyalım.

Bir deneme kitabı alıp zihin dünyamızın sınırlarını zorlayarak beyin fırtınası yapalım. Bir makale okuyarak eleştirel bir gözle yorum yapalım. Yeni bir türkü öğrenip yeni bir şarkı dinleyelim. Bir enstrüman kullanmasını öğrenelim. Akşam ailece tiyatroya gidip oyunun bir parçası gibi bizde orada olalım. YouTube mecrasından bir kanala abone olup, hiç tanımadığımız insanların hayat hikayelerine şahitlik edelim. Bir belgesel kanalında keşfedilmemiş kıtaların gizemli dünyasına misafir olalım.

Bu mevsimi bir fırsat bilelim. Yılın bitmesine üç ay kalmışken hem mevsimin tadını çıkaralım hem de yeni yıla bir değişmiş yenilenmiş ve daha donanımlı bir birey olarak girelim.

Selam ve sayılarımla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevtap Haspolat Arşivi

BİZİ GERGİN KILAN CÜMLELER

29 Eylül 2025 Pazartesi 12:06

İNSANLAR ÇILDIRMIŞ OLMALI

24 Eylül 2025 Çarşamba 10:19

VARLIĞIMIZ KİME BAĞLI

09 Eylül 2025 Salı 10:18

MEKAN VE İNSAN

01 Eylül 2025 Pazartesi 13:11

EĞİTİM TELAŞIMIZIN TATLI YANSIMALARI

25 Ağustos 2025 Pazartesi 14:48