
Şadiye ÖZTÜRK
ZAYIFLAR YOKUŞUNDA HZ. MUHAMMED
Zayıf yaratılmışız. Zaaflarımız var. Risk alanlarımız... Ölümcül risklerle yaşıyoruz bu hayatı. Gökkuşağından urbalar biçip kalıcı konaklar kuruyoruz su yatağına. Dünyayı hayırlı kılmaya çalışıyoruz ukba karşısında. Riskler kuruyoruz hayatımıza. Tuzaklar... Her halimizle zaaflar bezemişiz dimağımıza. Kendimizi bu dünyada yaşatmak için yaşamıyoruz. Dünyaya kazık çakmanın derdindeyiz. Kendimizi heba ediyoruz tanrılar kuşağında. Üfürükler savuruyoruz ahirete dair. Bir dünya kuruyoruz ahiretsiz. Hesapsız kelimeler bizi asıyor bir darağacında. Öz evlatlarımızı hatta torunlarımızı iskemleye son tekmeyi vurması için göreve çağırıyoruz yokluk çağında. İşte zaaflarımızın esareti altındayız. Tercihimizi zaaflardan yana kullanıyoruz. Zayıflardan yana değil.
Zaaflarımız kaygılarımızdan doğuyor. Heveslerimizle besleniyor. Rekabetle zirve yapıyor. Bencilliklerle bizi intiharın eşiğine getiriyor. Ve kendimizi nefis pazarında idam ediyoruz. İmzamızı da gururla atıyoruz amel defterimize. Hesabımız geride bıraktıklarımızın geride bıraktıklarımızı hayırla yad edeceğine dair kuruntumuzla. Ne var ki onların bizden bizim onlardan kaçışacağımız bir yolculuğa çıkıyoruz. Mor koyunun mor kuzusundan vaz geçeceği bir yolculuk. Toy çocukların annelerine seslerini duyuramayacakları topraklara düşeceğiz.
Zaaflar yurdundan hareket vakti... Dünyayı kurtaracak bir formül var mıdır Havf ve reca mütefekkirlerin ekmeği suyudur. Gönül dünyamızı zaaflar çürütürken zayıfların kurtaracağına dair bir umudum var. Onlar Allah'ın yer yüzündeki mirasçıları olmaya en yakın olanlardır. Onlar tam da hayatın göbeğine taht kurmuşlardır. Her esen rüzgar oraya uğrar. Her acı orayı yoklar. Ağrıyan her yanımız oradan kanar. Orada kabuklanır. Oradan iyileşir. Bizi doğrultup ayağa kaldırır. Tebessümümüz oradandır. Hayata dair hangi neşvemiz var ise zayıflar kervanından çıkan aşklılardandır.
Onlar (zayıflar) üstün yaratılmış olmanın farkında olanlardır. Eşref-i mahlukat olup kerim sıfatları yağmurun toprağa karışması gibi nefis hamuruna katanlardır. Bileği yüreğinde olanlardır onlar. Gözü yürekte olanlar...Ebu Zer'dir, Ebu Ubeyde'dir, Ebu Ubeyde kıratında adam arayan Ömer'dir onlar. Zayıflıkları adamlıkları ile ilgili değildir onların. Dünyaları zayıftır. Dünyaya olan düşkünlükleri zayıftır. Mala olan ihtirasları, kıskançlıkları, hasedlikleri, öfkeleri zayıftır dünyaya dair.
Düşküne olan düşkünlükleri güçlüdür. Yetimi tutar, kadını saygındır. Fakire himayesi vardır. Yükseklerden yer tutmak, yükseklerden yar tutmak hevesi, havassının önüne geçmez. Uzun ince bir yoldan gidişin hikayesini gölgelemez.
Hz. Peygamber zayıflar piridir. Daha peygamber olmadan bunun örneklerini vermiştir. Onun risalet öncesi hayatından şu üç örnek risalet hayatı boyunca yaşadıklarında fevkalede müessirdir. Bir kadın, bir yetim, bir köle... Hayatın kendileri ile idame olunduğu zaaflarla yüzleşme damarları. Toplumun aynasıdır bu üçlü. Cahiliyesi ve İslamıdır. Hz. Peygamber'in vahiy öncesi hayatından bu üçlüye dair kısa paylaşımlarla bu haftaki yazımızın mesajını tamamlamış olalım.
a. Kadın: Hz. Peygamber'in vahiy öncesi hayatında kadın denilince üç kişi vardır. Annesi Amine, süt annesi halime ve eşi Haticetü'l-Kübra. Hem annesi hem süt annesi özellikle küçük yaşlarda bedenen ve zihnen gelişmesinde rol oynamışlardır. Ancak Hatice Hz. Peygamber için hayatının en müessir insanlarından birisidir. Eşidir, çocuklarının annesidir ve en önemlisi Hz. Peygmaber'in risalete kadar olan süreçte ve risalet sonrası Mekke yıllarında yoldaşıdır. Tutunduğu dalıdır. Onun vefatı tarihin bir döneminin hüzün yılı olarak anılmasına neden olmuştur. Hz. Peygamber onunla iki evlililik geçirmiş bir dul hanım iken evlenmişti. Hayatta kalan bütün çocukları ondan olmuştu. O vefat edinceye kadar herhangi bir evlilik yapmadı. Hatice validemiz Hz. Peygmaber'in dayanağı ve hayat arkadaşı idi. Risaletin en zor zamanlarını onunla atlattı. Tarihin her döneminde temel bir toplumsal tema olan Kadına dair bizlere önemli öğretiler çıkaracağımız bir evlilik mirası bıraktı.
b. Köle: Kölelik tarihin her döneminde vardı. Bugünde köleleştirilmiş hayatlarımızın olduğu inkar edilemez. Hz. Peygamber Zeyd b. Harise'yi küçük bir köle olarak satılırken almış ve onu evlat edinmişti. Toplumdaki statüsünü değiştirmiş ve onun hayatına ruhundan ruh katmış, onun büyük bir komutan büyük bir sahabi ve devlet adamı olmasına vesile olmuştu. Zeyd'in içindeki cevheri harekete geçirmişti. Modern çağın kölelerine de bizim ilgi göstermemiz onların cevherlerini ortaya koyacak mekanizmaları kurmamız gerek. Kendimizi köleleştirecek zaaaflara karşı direnç olacak gayretlere girişmeliyiz.
c. Yetim: Yetimler insanlığın ortak evladıdır. Dini, dili rengi ve coğrafyası ne olursa olsun, yetimlerin hakkıdır müminlerin sıcak şefkati. Hz. Peygamber Hz. Ali'yi yetim olarak yanına almıştı. Bir yetimden dost, kardeş, vefalı, komutan ve devlet adamı yetiştiren O idi. Oydu yetimin hamisi ile kıyamette yan yana olacağını ısrarla vurgulayan.
İşte değerli dostlar, dünyayı değiştirmenin ve dönüştürmenin mümkün hale geldiği çark burasıdır. Bu çarkın harekete geçirilmesi ümmetin görevidir. Dünyayı yönetmenin yolu da zaaflardan uzaklaşıp zayıflarla yola devam etmektir.
Selam ve dua ile
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.