Maalesef ki geçmişte olduğu gibi bugün de ülkemizde mücadele etmek zorunda kaldığımız en acımasız olaylardan birisi çocuk istismarı.

Evet yanlış okumadınız büyük harflerle tekrar söyleyeyim: ÇOCUK İSTİSMARI. Kulağımızın duymak istemediği , gözlerimizin görmekten imtina ettiği vicdanlarımızı en derinden sızlatan olay.

Anne ve babaların daha doğduğu günden itibaren gözlerinden bile sakınarak büyüttüğü çocukları başka insanlar tarafından vicdansızca istismar ediliyor. Ve biz de toplum olarak bazen bu durumu görmekte zorlanıyoruz.

İstismar yaşayan çocuklarımız bazen oyunlarla bazen resimler aracılığıyla yaşadıkları istismarı öğretmenlerine, arkadaşlarına ve ailelerine anlatmaya çalışıyorlar. Bunu fark etmek elbette her zaman kolay değil ama fark etmek için çaba sarf etmekten kaçınmamalıyız.

Eğer çocuklarımız bize farklı yollarla bir şeyler anlatmaya çalışıyorsa onlara kulak vermeli ve anlatmak istedikleri asıl şeyin ne olduğunu en ince ayrıntısına kadar anlamaya çalışmalıyız. Olur da çocuklarımıza kulak vermezsek onları daha da büyük tehlikelerle baş başa bırakmış olabiliriz.

Bir istismar durumundan şüphe bile duysak bunu çocuğumuzla onu korkutmadan konuşmalıyız. Sonrasında neler yapabileceğimizi dair bir yol çizmeli ve o doğrultuda hareket etmeliyiz.

Bu yolda emniyet güçleriyle acil olarak iletişime geçmeli ve elimizdeki tüm kanıtları emniyet güçleriyle hızlı bir şekilde paylaşmalıyız.

Çocuğumuzu bu durumun korkması gereken bir durum olmadığına, ailesi olarak hep yanında olduğumuza ikna etmeliyiz.

Devamında ise emniyet güçlerimize ve adalet sistemimize güvenmeli ve onların en doğru olanı yapacağına inanmalıyız.

Yaşamış oldukları bu üzücü durumu çocuklarımızın hayatında ömür boyunca acı çekerek hatırlayacağı bir olay olarak hatırlamamaları için gerekli psikolojik desteği almalarını sağlamalıyız.

Yaşadıkları olay çocuklarımızın suçu değil. Çocuklarımız bu üzücü durumu yaşamak istemedi. İşte tam da bu yüzden bu durumu çocuklarımıza unutturmak için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız.