Merhabalar,
Bu haftaki köşe yazımızda; 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) kapsamında özel boşanma sebeplerinden m.165 akıl hastalığı, m.162 hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış ile m.163 suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme maddelerini ana hatlarıyla incelemeye çalışacağız.
- Akıl Hastalığı
Özel boşanma sebeplerinden birisi olan akıl hastalığı, bir hastalığa dayanarak boşanma davasının açılamayacak olmasının istisnasıdır (TMK m.165). Akıl hastalığına dayanarak boşanma davası açılmasının şartları şunlardır:
- Eşlerden birinin akıl hastası olması
- Hastalığın iyileşmesinin imkansız olması
- Ortak hayatın diğer eş için çekilmez hale olması
Resmi hastaneden alınmış olan ancak sadece bir hekimin imzasının bulunduran sağlık raporu ve resmi hastaneden alınmayan kurul raporu, boşanma sebeplerinden olan akıl hastalığına dayanılması için gereken koşulu n sağlanmasına engel olmaktadır.
Yargıtay HGK, akıl hastalığı sebebine dayanarak boşanma davası açılabilmesi için, akıl hastalığının evlendikten sonra ortaya çıkması gerektiği ya da evlenmeden önce var olmakla beraber evliliğe engel olacak derecede olmaması gerektiğini belirtmiştir.
Bu boşanma sebebine dayanarak açılan dava, akıl hastalığı durumunun mevcut olduğu süre boyunca, her zaman açılabilmektedir.
Akıl hastalığı nedeniyle, müşterek hayat, diğer eş için çekilmez bir hale gelmiş ise; evlilik birliğinin devamını sağlıklı eşten beklemek, hakkaniyet ilkelerine aykırı olacağından, sağlıklı olan eş bu sebebe dayanarak boşanma davası açabilir. Akıl hastalığına yakalanan eşin hastalığı sebebi ile yapmış olduğu ve ortak yaşamı çekilmez hale getiren kusurlu hareketler iradi olmadığından, akıl hastalığı olan eşe kusur atfedilemez.
Evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak dava açıldığı takdirde, boşanma davası, akıl hastalığı sebebiyle boşanma davasına dönüştürülebilmektedir.
- Hayata Kast, Pek Kötü ve Onur Kırıcı Davranış
Boşanma sebeplerinden bir diğeri olan ve TMK m.162’de düzenlenen sebebe göre hayata kast; eşlerden birinin, ayırt etme gücüne sahip olması şartıyla, diğer eşin hayatını sona erdirmek için gerçekleştirdiği fiiller bütünüdür (örneğin; öldürmeye teşebbüs etmek, intihara teşvik etmek, intihara zorlamak…). Hayatı sona erdirmek için bir fiil yapmak ile beraber hayatın sona ermesini engelleyecek bir şeyi yapmamak ya da hayata kastettikten sonra pişman olarak gerekli tedavinin yapılmasını sağlamak da aynı boşanma sebepleri altında değerlendirilmektedir.
Hayata kast sebebine dayanmak için gerekli olan unsur, bunun eşlerden birisine yönelik fiil ile yapılması olduğundan hayata kast edin bizzat kendisinin yapması gerekmemektedir. Hayata kast etmek isteyen eşin başka birisini azmettirerek diğer eşin hayatına kast eden fiilin gerçekleşmesini sağlaması da bu boşanma sebebinin kapsamına girmektedir.
Pek kötü davranış, eşlerden birisine karşı yapılan ve sağlığı bozan, tehlikeye düşüren, acı ve ıztırap veren hareketler olup bilinçli ve kasten diğer eş tarafından gerçekleştirilmektedir. Örneğin dayak, işkence, anormal cinsel ilişkiye zorlama, aç bırakma, sokakta bırakma, eve hapsetme ve bunlardan birini yapmakla tehdit etme (korkutma) gibi hallere maruz kalan eş acı ve ızdırap duymaktadır. Onur kırıcı davranışlar ise, daha çok eşin manevi varlığına zarar veren davranışlardır.
- Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme
Türk Medeni Kanunu’nun 163. Maddesinde düzenlenmiştir;
“Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.”
Medeni Kanunda suç olarak adlandırılan boşanma sebebi sınırlandırılmış ve yüz kızartıcı, utanç verici suçlara inhisar ettirilmiştir. Hırsızlık, kaçakçılık, dolandırıcılık, rüşvet, ihtilas, irtikap zimmet, sahtekarlık, yalan yere yemin etmek, ırza geçmek gibi suçlar yüz kızartıcı suç olarak kabul edilmektedir. Bu tür suçlar nedeniyle boşanma talep edilebilmesi için bir eşin diğerine suç isnadı yeterli değildir. Ceza mahkemesinin mahkûmiyet kararı vermesi ya da en azından ceza ya da hukuk mahkemesinin suçun işlenmiş olduğunu tespit etmesi gerekmektedir.
Kanunun maddesinde de görüldüğü üzere suç işleme nedeniyle boşanmada, iki şart belirtilmiştir; eş, küçük düşürücü nitelikte bir suç işlemelidir ve suçu işleyen eş ile birlikte yaşamanın diğer eş için çekilmez bir hal alması gerekmektedir.
Kanun bu dava için hak düşürücü süre öngörmemiştir. Ancak evlenmeden önce suç işleyen eşe bu sebep gerekçesiyle boşanma davası açılamaz, Açıldığı takdirde bu dava hakim tarafından reddedilir. Çünkü evlenirken bu durumu bilerek ve kabullenerek evlendiği varsayılır.
Haysiyetsizlik ise eşlerden birinin namus, şeref, haysiyet gibi toplumsal ve ahlaki kavramlara aykırı olan bir yaşayışı sürekli bir hayat tarzı olarak belirlemiş olmasıdır. Örneğin muhabbet tellallığı, esrarkeşlik, kumarbazlık vb. Ancak haysiyetsizlik sebebiyle boşanmaya hükmedebilmek için davalı eşin haysiyetsiz bir hayat sürmekte olmasının diğer eş için evliliği çekilmez hale getirmiş bulunması da gereklidir. Başka deyişle diğer eş de benzer davranışlar içindeyse bu gerekçeyle boşanma talep etme hakkı ortadan kalkacaktır
Bir sonraki köşe yazımızda Türk Medeni Kanununda boşanmanın genel sebeplerini Yargıtay uygulamaları ile değerlendirmeye çalışacağız.