Emeklilere zam asgari ücret beklentisi

Gündem emekli maaşlarına yapılacak zam ve asgari ücretin belirlenmesi konusudur. Bu alanda bir iyileştirme beklenmektedir...

Ülkemiz olağanüstü bir dönemden geçmektedir. Aynen, kabulümüzdür. Devletin her türlü yanında olmaya, hazırız. Gereğini de yaparız.

Yapılan bazı uygulamaları da, eleştiri hakkımızı, kullanarak; ifade etmek zorundayız.
Sayın yetkili bakanların yaptıkları basın toplantılarında; tahmini enflasyon rakamlarını, nerede ise; Yüzde otuzun üzerindedir. Emeklilere, asgari ücretlilere takdir edilen rakamı, nasıl değerlendirmek gerekir.
Enflasyon beklentileri doğrultusunda 2026 yılı için farklı asgari ücret artış senaryoları hesaplandı. Yüzde 25 zam yapılması halinde net asgari ücretin 27 bin 630 lira olması öngörülüyor. Yüzde 27 zam senaryosunda net ücretin 28 bin 72 liraya yükselmesi bekleniyor. En Fazla otuz bin civarı konuşulmaktadır. Bu da işverene kırk bin üzerinde bir maliyet getirmektedir.

Memurlar açısından ise; Her yılın son aylarında, vergi dilimi yükselerek gözle görülür, bir düşüş yaşanmaktadır. Acaba, memur maaşlarını belirleyen irade; bunu da, hesap etmiş midir?
Enflasyon farkı, ödenmektedir. Doğrudur. Ancak, O, fark üç ay önce oluşmuş ise; nakit olarak, üç ay sonra, ödenmektedir. Bu da, başka bir ince hesaptır.

Gelecek yılın, bütçe görüşmelerinin yapıldığı şu günlerde; kamuoyunun merakla beklediği sorulardan bir tanesi, gelecek yıl asgari ücretlilere ve emeklilere yapılacak zam oranı miktarıdır.
Tahmin edilen zam oranları, tüm emeklileri memnun edecek gibi gözükmemektedir. Hayatın gerçekleri açısından bakıldığı zaman da; bence de yeterli değildir.

Neden böyle bir sonuca vardığımı şöyle açıklayabilirim; Her ay düzenli olarak, çeşitli sivil toplum örgütleri tarafından, bir ailenin açlık sınırı ve geçim standardı ile ilgili; araştırmalar yapılmaktadır. Bu sonuçlar kamuoyu ile paylaşılmaktadır. Bugüne kadar, duyurulan bu sonuçların yanlış, eksik olduğuna dair karşı açıklamalar yapılmamıştır. Bu da göstermektedir ki; o araştırmaların sonuçları doğrudur.

İşte o zaman asıl soru şu olmalıdır? Devleti yönetenler, seneden, seneye asgari ücret ve emeklilere yapacakları zamları yüzdelik dilimlerle değil, hayatın tam içerisindeki gerçek rakam sonuçlara göre, belirler iseler; daha tatmin edici bir durum ortaya çıkacaktır. O durum, şikayetleri daha aza indirecektir, fikrini taşıyorum. Herhangi, bir malın; seneden seneye etkilendiği, fiyat, grafiği, ortaya konabilir.

Çalışanlar açısından, şu değerlendirmeleri de; unutmamak, gerekir. Herkes biliyor ki, asgari ücret uygulamaları serbest piyasa içindir. Devlet adına çalışanlar asgari ücret tartışmasının dışındadır.

Devleti ilgilendiren konu emeklilere ödenmesi gereken maaşlara yapılacak zam oranıdır...
Devlet yeteri kadar vergi toplayarak daha güçlü olsa, emekliler belki daha rahat edecekler.
Vatandaşa düşen görev Devletine bu alanda yardımcı olmaktır. Kayıt dışı ekonominin oluşmaması için alışverişlerde fiş alma alışkanlığını yaygınlaştırmak tır. Unutmayalım hala ülkemizde kayıt dışı ekonomi ile mücadele devam etmektedir. Kayıt dışı demek kabaca Devletin kasasına girecek olan paranın , o kasaya girmesini engellemek demektir. Devlet ne kadar vergi almak açısından güçlü hale gelirse, o güce sahip olursa; hem hizmet alanı genişler hem emekli ve çalışanlarında daha doyurucu ve tatmin edici ücret verilir.

O halde vatandaş bu konuda gereken özeni göstermelidir. Bir nevi kendi ülkesinin yararı için dolaylı vergi denetmeni gibi, alışverişlerde daha dikkatli davranabilir. Çünkü yaptığımız her alışverişte ödediğimiz ücretin içerisinde KDV oranı vardır. O halde o ücreti alan kişi fiş keserek benden aldığı devlete ait olan kısmını devletin kasasına gittiğini tüketiciye göstermek zorundadır. Yoksa benden aldığı KDV oranını fiş kesmediği zaman direkt kendi cebine koymaktadır. İşte en basit KDV oyunu.... Bu tamamen yanlış bir uygulamadır.

DEVLETİN BU KONULARIN, ÜZERİNE DAHA ÇOK, GİTMESİ GEREKİR.

Vergi seferberliği ilan etmelidir... Hala Avrupa ülkeleri arasında en az vergi toplayan Ülke konumundayız. Vatandaşın en düşük geliri olandan , en yüksek gelirli olana kadar bu konuya özen göstermesi tamamen Devletin ve de kendinin yararına olan bir durumdur.

Devletten çalınan her kuruş, kaçak elektrik, kayıt dışı ekonomi, yatırılmayan sigorta primi, ödenmeyen her vergi, kaçak sokulan her mal; Devlete ihanetin başka, bir yöntemidir. O halde; Devlete ihanet olarak algılanması ve O, anlam da; cezalandırılması, gerekir. Cezalar kesinlikle caydırıcı olmalı ve de çok ağır yaptırımlardan oluşmalıdır...

Futbolculardan bile Avrupa ölçeğinde en az vergi alan bir Ülkeyiz... Utanıyorum. Son günlerdeki rezalet ise, Ülke futbolu adına bir yüz karasıdır...

Karşılıksız çekler, yukarıda sıraladığımız olumsuzluklar devam ederse; Memura, emekliye; istenilen oranda kesinlikle zam yapılamaz.

Sırasıyla şu olumsuzluklar da; geliri düzeyimizi düşürmektedir.

Herkesin gözünün önünde yapılan haksız uygulamalar, eşit iş alanındaki insanlara, farklı ücret ödenme durumları, DEVLET dairelerinde çalıştırılmadan sayısız insana maaş ödenmesi gerçekleri, bazı spor kulüplerinin hovardaca, sorumsuzca yaptığı harcamalar, kayıt dışı ekonomi mensuplarının ortada alenen, ticari faaliyetleri... Haksız havadan kazanılan paralar...
Çalışan konumdaki insanların sigortasız çalıştırılması, tazminat konularının açıklığa kavuşması gibi, sorunlar yumağı; çalışanı rahatsız etmektedir. Üstelik, maaşlara yapılacak zam oranına gelince; her şeyin ince elenip, sık dokunarak; para yönünden çalışanların rahatlığa kavuşma olayının gerçekleşmemesi; insanlar arasında ümitsizliğe, güvensizliğe neden olmaktadır. Bunları ve sayamadığımız daha nice kaçak ve giderleri alt, alta topladığınız zaman; ne kadar fazla bir yekun tuttuğunu göreceksiniz. Doğal olarak bu kadar negatif yekunun fazla olması; çalışanlara yapılacak zammı da etkilemektedir.

Emeklilerin durumuna gelince; aynı negatiflikler emekliler içinde geçerli olduğu gibi, fazlalıkları vardır. Yapılan intibak yasasının belirli bir zamanı kapsaması, beraberinde bazı olumsuzlukları da ortaya çıkarmıştır. EYT ise, bütçeye yük bindirmiştir...

Bazı çalışan insanlar; kolay, kolay emekli olmayı düşünmemektedirler. Neden? Emekli olduğu zaman, nerede ise çoğu kesim, çalıştığı zamanın yarısını emekli ücreti olarak almaktadır. Bu da emekliliği olumsuz olarak etkilemektedir. Çalışanlardan farklı olarak; ilave ücretler alamadıkları gibi;
Bu da demektir ki; emeklilere yapılması düşünülen zamların yüzdelik dilimlerle ifade edilmesi; daha da gülünç bir durumdur.

Ülke gerçeğini göz önünde bulundurursak; toplumumuzda kimi emeklilerin kendi gelirlerinden başka, ailesinde gelir getiren, birileri yoksa; o zaman yapılacak o zamlar sadaka gibi algılanır. Ülkenin önünde işsizlik oranının yüksek olması gibi, bir durum tüm gerçekliği ile, gözümüzün önünde durmaktadır.

Seçim vaatlerinden olan; emeklilere, faizsiz kredi olanağının bir an önce hayata geçmesini, bekliyoruz. Ayrıca, emekli bir insan öğrenci okutuyor ise; O, öğrencisine; Devlet tarafından ek imkanlar, sunulmalıdır. Nasıl ki; bugün yeni doğan bebeklere imkanlar sağlanıyor ise; aynı imkanlar, emeklilerin okuyan öğrencilerine sağlanmalıdır.

Bütçe görüşmelerinin yapıldığı şu günlerde; umarım Ülke gerçekleri göz önünde bulundurularak; değerlendirme yapılır ve sadaka yerine geçecek zamlar, bir kenara bırakılarak; insanların kimseye muhtaç olmadan hayatını devam ettirdikleri bir ücret takdir edilir.

Sosyal Devlet olmanın, temel ilkelerinden bir tanesi yerine getirilmiş olur. Emekli avuç açan bir insan olmayı değil; hak ettiği değerin kendisine verilmesini beklemektedir. Zannımca, en doğal hakkıdır.
Sosyal Devlet olarak; geliri olmayan insanlara her alanda Devlet tarafından yaptığımız katkı ve çalışmalar güzeldir. Aynı güzelliği, senelerce; bu Devlete çeşitli alanlarda hizmet etmiş olan insanların beklemesinden daha doğal ne olabilir. Bu çalışan insanların emeğine saygı anlamına gelmektedir... Sosyal yardımlar elbette yapılmalıdır. Ancak ömrünün bir kısmını çalışarak geçiren insanların verdikleri emeğin karşılığı da yapılan sosyal yardımlardan daha farklı olmalıdır...
DEVLET BÜYÜKLERİNİN, BU GERÇEĞİ GÖRMESİ GEREKİR.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Orhan Arslan Arşivi

Tarihimiz bize ne anlatıyor

03 Aralık 2025 Çarşamba 09:22

Hayata Dair

21 Kasım 2025 Cuma 09:29

Okumak bilgi edinmek

10 Kasım 2025 Pazartesi 09:12

Karar verme yetkisinin güçle ilgisi

03 Kasım 2025 Pazartesi 12:27

YAŞANMIŞ GERÇEKLER

21 Ekim 2025 Salı 09:29