
Şadiye ÖZTÜRK
KABİRlLER DE KUR´AN OKUNMALI MI
Güzel hazırlanmış bir video. İstedim ki okunarak istifade edilsin. Bu nedenle yazıya çevirerek okurların istifadesine sunuyorum.
Günümüzde Kur'an, cenazelerin arkasında, kabirlerde, kırkıncı, elli ikinci günlerde, düğün ve sünnetlerde okunan bir kitap haline gelmiştir. Oysa Kur'an ölüler için değil, diriler için hayattayken onunla amel etsinler diye indirilmiştir.
Peygamber Efendimiz (s.a.s.)in kabirleri ziyareti esnasında şu duayı yaptığı rivayet ediliyor. Mümin ve Müslüman yurdunun ehli, selam sizin üzerinize. Allah sizden önce ve sonra gidenlere rahmet etsin. Şüphesiz bizde İnşallah size katılacağız. Bizim ve sizin için afiyetler dilerim. Siz bizden önce gittiniz, bizde ardınızdan geleceğiz. Allah'ım bizi onların ecrinden mahrum etme. Onlardan sonra bizleri saptırtma.
Hz. Aişe (r.a.) den rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Sordum, ey Allah'ın Resulü, mezarları ziyaretimde onlara nasıl söyleyeyim. Buyurdular ki şöyle söyle: Müminlerle, Müslümanlar topluluğuna selam olsun. Dünya dan giden siz ölülere ve ölmeyip kalan biz dirilere Allah rahmet etsin. Allah dilediği zaman bizde size katılacağız.
İbn Abbas (r.a.) danrivayet edildiğine göre şöyle anlatmıştır: Rasulüllah (s.a.s.) Medine mezarlığına uğradı da yüzünü onlara çevirerek şunları söyledi. Allah'ın selamı üzerinize olsun ey mezarlarda yatanlar. Allah bize ve size mağfiret buyursun. Siz bizim öncümüzsünüz. Bizde arkanızdan geleceğiz.
Büreyde (r.a.)den rivayet edildiğine göre o, şöyle anlatmıştır: Ashabı kiram mezarlara ziyarete gittiklerinde Peygamber onlara şöyle demelerini söylemiştir: 'Selam üzerinize olsun ey müminlerden oluşan mezar halkı, muhakkak ki bizde Allah dilediği zaman size kavuşacağız. Allah'tan bize ve size afiyet dilerim.
Raslüllah (s.a.s) Hz. Aişe'nin yanında gecelemesi gereken her gecenin son bölümünde çıkar ve şöyle derdi. 'Esselamü aleyküm, ey müminler topluluğunun yurdunda bulunanlar, şüphesiz bizlerde, sizlerde yarın vaad olunduğumuz bir ecele ertelen mişizdir. Muhakkak bizler, şüphesiz yarın sizlere yetişeceğiz. Allah'ım mezarda bulunanlara mağfiret buyur.
Peygamberimiz (s.a.s) Kabir ziyareti sırasında bu ve bunun gibi dualar dışında bir şey okumamıştır.Kabir ziyaretinde Kur'an okumak onun sünneti değildir. Onun ashabından kimse kabir ziyaretinde Kur'an okumamıştır. Sahabesine de kabir ziyaretine gittiklerinde Kur'an okumalarını tavsiye etmemiştir. Kabirlerde Kur'an okumanın Peygamberimizin sünnetinde yeri bulunmamaktadır.
Peygamberimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: 'Evlerinizi kabirlere çevirmeyin. Şüphesiz Şeytan içinde Bakara suresinin okunduğu evden kaçar. Bu rivayetten evlerde Kur'an okumayınca, evlerin Kur'an okunmayan kabirler haline getirileceği ifade edilmektedir. Kabirler ölümü düşünmek, ahreti hatırlamak ve insanın hangi mevkide olursa olsun bir gün gelip mezarda yatan gibi toprak olacağını görmek ve ibret almak için ziyaret edilir. Bunun dışındaki davranışlar, dine sonradan sokulmuş işlerdendir.
Bu bidati ortaya koyanlara karşı insanlar, hep biz anamızın, babamızın arkasından bir şey okumayacak mıyız diye karşı çıkışlarda bulunuyorlar. Bu genelde bilgisizlikten yada eksik bilgiye sahip din adamlarının bu yanlışta halka önder olmasından kaynaklanır. Bu konudaki sahih rivayetler yanlış tevil edilmekte ve uydurma rivayetlerde delil kabul edilmektedir.
Örneğin, Hazreti Peygamber (s.a.s) in şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: Allahın rızasını ve ahreti arzu ederek Yasin okuyan kimse yoktur ki Allah onu affetmesin. Onu ölülerinize okuyun. İbn Hibban, bundan murat ölmek üzere olan kimsedir demiştir.
Bu mevzuda İbn Ebuddünya ile Deyleminin rivayet ettikleri merfu bir hadiste şu mealdedir: Ölmek üzere olan hiçbir hasta yoktur ki, üzerine Yasin okunsun da Allah onun ölümünü kolaylaştırmasın. Ölmek üzere olan bir kimse ölü hükmünde olduğundan bu yüzden hadisi şerifte ölmek üzere olan kimselerden ölüler diye bahsedilmiştir. Bu hadisler yanlış anlaşılarak ölmüş olan kimselere ölümünden sonra Yasin okunacağı, yada Kur'an okunacağı sonucu çıkarılmıştır. Ancak hadislerin bu şekilde anlaşılması için bir delil bulunmamaktadır. Bunun hakkında bir delil olsaydı, elbette Peygamber Efendimiz ve sahabesi ölenlerin arkasından Kur'an okurlardı. Ayrıca kabir ziyaretinde okunması gerekenler hakkında Peygamberimizden gelen rivayetlerde Kur'an okumak geçmemektedir.
Kabir ziyareti hakkında tasavvufçulardan da bir takım bidatler ortaya çıkarılmıştır. Tasavvufçulara göre büyük bir zatın kabrini ziyaret eden kimse ona rabıta ederse, Yani dünya işlerini hiç düşünmeyip, kalbine hiçbir şey getirmeyip o zatın ruhunu his organlarıyla anlaşılmayan bir nur farz ederek bunu kalbinde bulundurursa, o ruhtan kendi kalbine bir şeyler akacağına ve evliyanın ruhlarının feyzlerinin kaynağı olduğuna inanılmaktadır.
Tasavvufçulara göre kabir ziyaretine gelince, önce selam verilir, kabrin sağ yanına, ayakucuna durulur. Tanıdığı gibi şeklini, suretini hatırına getirir. Euzu-besmele ile bir Fatiha ile on bir ihlas okur. Sevabını Rasulüllah Efendimizin, Bütün Peygamberlerin, Ashabı kiramın ve Evliya'i ızamın ruhlarına ve kabrini ziyaret ettiği şahsın ruhlarına bağışlar. Onun ruhunu gönlünde bulundurur. Kalbinde bir şey hasıl oluncaya kadar durur. Gelen kimse almasını bilirse, o zatta vermeye ehil olgun bir veli ise, şartları gözeterek beklenirse, bir şeylerin elde edileceğine inanılmaktadır.
Tasavvufçulara göre bu şartlar o şahsın kendisini tanıdığına, selamını işitip cevap verdiğine ve ruhunun kamil olgun olduğuna, bunun bir zamana yere bağlı olmadığına, nerede hatırlarsa oradaymış gibi feyz vereceğine, Allah'ü Teala'nın feyzini, ruhunun gıdasını onun ruhu ile gönderdiğine inanmakla gerçekleşir. Üzüm isteyen bağa gidip onu oradan koparır. Erik ağacına gitmez. Su isteyen kaynağa, pınara gider, ağaca sobaya gitmez. Buğday isteyen tarlasını eker, biçer. Çocuk isteyen evlenir. İlaç isteyen bir hasta Doktora veya Eczaneye gider, Bakkala, Avukata gitmez. Kalbin gıdasını ruhun temizliğini isteyen de Evliyanın kalbine, ruhuna başvurur denilmektedir.
Tasavvufçulara göre Allah'ü Teala bu nimetlerin Evliyanın kalbinden göndermektedir. Bir kabirden feyz almak için o zata karşı diriymiş gibi saygı gösterilmek gerektiğine inanılmaktadır.
Ancak Peygamber Efendimizden böyle bir kabir ziyareti bildirildiğine dair hiçbir rivayet bulunmamakta ve Ashabu kiramın kabir ziyaretlerinde böyle bir davranışta bulunduklarına dair hiçbir sahih nakil yoktur.
O halde böyle davrananlar Peygamberin sünnetine uymadığı gibi, böyle bir bidati dine soktukları için, Allah'ın tamamladım buyurduğu şeraitinde eksiklik görmüş olmaktadırlar. Bu davranışlarıyla Peygamberim Tebliğ ettim buyurduğu dinin eksik tebliğ edildiğini iddia etmiş oluyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.