
Şadiye ÖZTÜRK
MALAZGİRT, ÇANAKKALE SAVAŞINI BİRLİKTE KAZANDIK YALANLARI
Ülkemiz şiddetle artan bir Kürt ırkçılığı tehdidine maruz kalmaktadır. Milletimiz yoğun bir bilgi kirliliği baskısı altında bırakılmaktadır. Her millet kendi efsanelerini çocuklarına öğrettiği gibi Kürtler de istediği şekilde öğretir. Ama '' bu topraklar tamamen bize aitti; sonradan işgal ettiniz, Malazgirt'te, Çanakkale'de size yardım ettik'' dedikleri anda artık olay bizi de ilgilendirmektedir. Hayali iddialarla başlayan söylemler, bir süre sonra insanların kafasında haklılık fikrini doğurmakta, tarihi gerçeklerle ilgisi olmayan haklar talep etmeye kalkışmaktadırlar. Söylediklerinin doğruluğu konusunda bilimsel belge göstermeleri istendiğinde siyasi militan Kürtçülerin asılsız iddialarından öteye geçmeyen yazılardan bahsetmektedirler.
Asıl acı olan Türklerin de kendisini ilgilendiren bu gerçek dışı iddialar konusunda donanımlı olmamaları ve asılsız iddialardan olumsuz etkilenmeleridir. İnternetteki bilimden tarihi gerçeklerden uzak, asılsız iddialara inanan Kürt gençleri araştırıp, gerçekleri öğrenmek yerine saldırganlaşmaktadırlar. Ege Üniversitesi Ülkü Ocakları başkanını hunharca katlettiler. Siyasi militan bölücü Kürtlerin kışkırtmaları ülkemizi hızla bir iç savaşa doğru sürüklemektedir.
Ne yazık ki ülkemizde çok hızlı bir Kürtleşme kültürü yaşamaktayız. Öz be öz Türk oldukları halde kendini Kürt sanan milyonlarca insanımız vardır. 1876 Osmanlı, Rus savaşı sırasında doğu ve güneydoğuyu gezen batılı misyoner Kızılhaç görevlileri şu notu tutarlar; '' Yaşlılar duru Türkçe konuşurken çocuklar Kürtçe konuşmaktadırlar Kendisini Kürt diye tanıtan bazı oymak mensupları; ''Dinde Müslüman, mezhepte sünni, dilde Kürt, özde Türküz demelerinin nedeni budur.'' Günümüzde kendisini Kürt sanan birçok insan araştırıldığında Oğuz boylarına mensup Türk olduğu anlaşılmaktadır, milyonlarca Kürtleşen Türk vardır. Bu bozuk eğitim sistemi devam ederse Kürtleşme giderek artacaktır.
Bilimsel tarihi belgeler Kürtlerin Anadolu'ya Türk Milletinden sonra geldiğini göstermektedir. Medleri ataları olarak sunan Kürtlere, tarihçiler; ''Medler MÖ 500' lerde tarihten silindiler, tarih bu kadar uzun bir arayı kabul etmez, siz 2500 yıldır neredeydiniz '' diye sormaktadırlar. Ama cevap alamamaktadırlar. Tarihi belgelere göre Kürtlerin, Anadolu'ya Selçuklulardan sonra geldiklerini ispatlarıyla belirtmektedir. Bölgemizin eski ülkeleri olan Bizans, İran, Arap kaynaklarındaki belgelerde de durum böyledir. Ardahan'dan-Muğla'ya, Hakkari'den-Edirne'ye kadar Anadolu'da görülen mezar taşları, koç başlı kilim desenleri, süslemeler, tamgalar, balballar; Kazakistan'dan-Azerbaycan'a, Kırkızistan'dan-Türkmenistan'a hatta Japonya'dan-Balkanlara kadar Türk Milletinin yaşadığı her yerde aynısı görülmektedir. Orhun Anıtları avlusunda aynı heykeller halen durmaktadır. Bunlar Türk Milletine ait tapulardır, bizden başka milletlerde bunlara rastlayamazsınız. Hemen yanı başımızdaki Araplarda, Farslılarda böyle bir kültür mevcut değildir. Hakkari Gürlevik Yaylasında bulunan koç başlı mezar taşları ve tamgalar Kırgızistan ve Türkmenistan, Türkistan'daki tamgaların birebir aynısıdır. Hakkari, Diyarbakır, Urfa bin yıllık Türk şehirleridir. Biz Anadolu'ya buralardan girip yurt edindik. Aslında Türkler Anadolu'da yedi bin yıldır vardır, 1071' de tekrar geldik. Nasıl ki biyolojik DNA'lar varsa sosyal hayatın DNA' ları da Sibirya'dan-Balkanlara kadar çok farklı bölgelerde, çok farklı tarihlerde insanların aynı üslubu, aynı damgaları kullanmaları Türk milletinin tapularıdır, mührüdür.
Siyasi Kürtçülerin asılsız iddialarından biri de, Malazgirt Savaşında on bin kişilik Kürt ordusunun bize yardım ettiği yalanıdır. Malazgirt Savaşının en yakın tanıklarından Urfalı Mateos, Bizanslı Psellos, Kürt asıllı İbn'ül Erzak ve o dönemi anlatan en güvenilir kaynaklarından İbnü'l Esir'in el-Kamilü Fi't Tarih esrinde Kürtlerin savaşla hiçbir ilgisi olmadığını belirtir. Kürtler (Mervani Beyliği) Bizans Ordusunun 200 bin kişiyle geldiğini duyunca gidip imparatorla yirmi yıllık barış anlaşması yapmıştır. Çünkü Alparslan hazırlıksız yakalanmış 80 bin asker ancak toplayabilmiştir. Kürtler güçlüden yana olmuşlardır.
Çanakkale Savaşında birlikte şehit olduk iddiasına gelince, belgelere göre; Marmara Bölgesi %29, Ege %23, İç Anadolu %21, Karadeniz %17, Akdeniz %7, G. Doğu Anadolu %2, D. Anadolu %2 şehit vermiştir. Doğu ve Güney Doğu Anadolu şehitleri şehir merkezlerindendir. O dönem doğudaki şehir merkezlerinde ekseriyeti Türk'tür, Kürtler köylerde yaşamaktaydı. Bu şehirler birer Türk beylikleri merkezi idi. Belgelere rağmen Kürt vatandaşlarımızdan şehit yoktur diyemeyiz ama zaten yüzde ikinin içinde çok az sayıdadır. Tarihi kayıtlar böyle iken ''Çanakkale Savaşını birlikte kazandık'' iddiası samimiyetsiz ve gerçeklere aykırıdır.
İkinci Dünya Savaşında Avrupa'da on milyon insanı katledenler, AB adıyla tek devlet, tek dil, tek din, tek para, tek millet olmaya çalışırken ''farklılıklar zenginliğimizdir'' bombasını kucağımıza bırakanlar bizi hızla ayrıştırmaktadırlar. Son on üç yıldır şımartılan, taviz verilen, baş tacı edilen Kürt ırkçıları Türk Milletinin sabrını zorlamaktadır.
Selam olsun bin yıldır islamın bayraktarı olan, Adriyatik'ten-Çin Seddine milletlerin İslamlaşmasına vesile olan, Haçlı seferlerine karşı islam alemini koruyan Türk Milletine.
Kaynak: Kürdoloji Yalanları D. Ahsen BATUR Selenge Yayınları
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.