Şadiye ÖZTÜRK

Şadiye ÖZTÜRK

KUR´AN-I ANLAMANIN GEREĞİ

Günümüzün gerçekten tebliğcileri olan çok kıymetli ilahiyat Hocalarımızdan Mehmet Okuyan Hoca, Kur'an-ı niçin anlamamız gerektiği hususunda bizlere yol gösteriyor. Şimdi onun anlattıklarına biraz kulak vereli:

Kur'an-ı hayatımıza taşımamıza sebep olacak yeni bir okuyuş ortaya koymamız lazım. Ne kadar şükretsek, hamd etsek azdır. Çünkü elimizde bozulmamış bir Kur'an vardır. Diğer kitapların başına gelen, Kur'an-ın başına gelmedi, bir harfine bile dokunulmadı.

Doç. Dr. Caner Taslaman Hoca, araya girerek şunları ilave ediyor: 'Fakat günümüzde İslam-ı başkalarına telkin edenler diyorlar ki, 'Siz Kur'an-ı sevap almak için okuyun veya ölülerin arkasından okuyun, hatta hadisleri bile sadece sevap almak için okuyun' diyorlar. 'Kimse hadisten, Kur'an'dan dini öğrenemez, siz gidin bir ilmihal alın ondan dini öğrenin' diye telkin ediyorlar. Şu anda başımıza gelen en büyük sorun, İslam dini bir ilmihal dinine dönüştürüldü. Bu anlayıştan İslam-ı kurtarmadığımız müddetçe sorunlar biteceğe benzemiyor. Allah'a şükür elimizde korunmuş bir kaynak var. 'İçinde çelişki yoktur onun' diyor. (Bakara 1) Kur'an kendini nur, ışık, yol gösterici olarak tarif ediyor. Kur'an kendisine Furkan diyor, yani doğru ile yanlışı birbirinden ayırmamızda bir kıstas. Kur'an kendisinin bir zikir olduğunu söylüyor, yani hatırlatıcı. Birçok zaman unuttuğumuzu, hatırımıza gelmeyen şeyleri hatırlatan kitaptır.

Mehmet Hocanın o güzel Karadeniz üslubuyla devam edelim: Kur'an meali okuyup ta anlaşılmama kültürü gelişti. Bu ilahi kelam Allah'ın mektubudur. Bu mektuba itibar göstermeyenlerden Allah hesap soracaktır. Kur'an ölülere okunan bir kitap değildir. Ölülere telkin yapılıyor, aslında telkin dirilere tevhidi anlatmaktır, ölülere değil. Allah'ü Teala, 'Sen kabirdekilere hiçbir şey duyuramazsın' buyuruyor. (Meryem 98- Fatır 22)

Peygamber Efendimiz (s.a) bize Kur'an-ı emanet etti, onu öğretti, onu anlattı. Öyleyse bizler, Peygamberimizi tanımak, anlamak istiyorsak Kur'an-ı okumalıyız, anlamaya çalışmalıyız. Hayatımıza uygulamalıyız.'

Bizim dirilişimiz kavramların dirilişi ile sağlanabilir. Allah'ın kullandığı kavramlar onun murat ettiği şekilde öğrenmekle mümkün olur. Kur'an-ın metni Arapça, manası Rabça'dır. Kur'an'ın metninin indirilişi bir defadır, manasının indirilişi sonsuzdur. Aynı ayeti her okuduğunuzda yeni bir şey öğrenirsiniz. Şu soruyu sormamız gerekiyor! Bu kitap benim neyim oluyor Hayat kitabımdır, hayata taşınsın ve hayata okunsun diye indirilmiş bir kitaptır. Hayata taşınmayan kitapla ilgili sorumluluğumuz yerine getirilmiş sayılmaz.

Kur'an okumaktan maksat onu anlamak ve yaşamaktır. O'nu hayata taşımak veya Kur'an'a taşınmaktır. Böyle yapmadığımız sürece Kur'an bizi cennete götürmez.

'Yeryüzündeki ağaçlar kalem olsaydı. Deniz mürekkep olsaydı, arkasından ona yedi deniz daha katılsaydı. Yine de Allah'ın kelimeleri (Allah'ın insanlığa sunduğu hakikatler veya kainata koyduğu prensipler) bitmezdi. Allah üstündür, hükmünde hikmet sahibidir.' Deki: Rabbimin kelimelerini (Yazmak ve saymak) için deniz mürekkep olsaydı, bir o kadar daha getirseydik Rabbimin kelimeleri tükenmeden deniz tükenirdi.'

Bu iki ayette Yüce Allah'ın ayetlerinin ve kelimelerinin ve sunduğu hakikatlerin sonu gelmez sayıda ve derinlikte olduğu ifade edilmektedir. Bizler naçizane deniz olmak bir yana, o hakikatler karşısında bir damla olabilsek, bu durum mutluluk olarak bize fazlasıyla yetecektir. Çünkü ilahi kelamı anlamada ortaya koyduğumuz çabalar, İlahi mesajla buluşma irademiz, Allah'ın kitabıyla konuşma ve konuşturma, yaşama, çevreye anlatma, gayretlerimiz, yaşama gayemizdir.

Hazreti Peygamberin ifadesiyle 'Allah'ın kelamının diğer sözlere üstünlüğü, Yüce Allah'ın yaratıklara olan üstünlüğü gibidir.' Sözün en güzeliyle konuşmak, gerçek güzeli konuşmak, gerçek güzel ile konuşmak demektir. Yine Peygamberimizin ifadesine göre, 'Her kim Rabbi ile konuşmak istiyorsa, Kur'an okusun.' Bizim için mutlulukların en büyüğü, hiç şüphe yok ki bu olacaktır.

Kur'an'a göre Kur'an okuma çeşitleri: Tilavet, dilin okumasıdır. Kıraat, aklın okumasıdır. Tertil, gönlün okumasıdır. Üç okumayı da yaparsanız Kur'an okumuş olursunuz. Biriyle geçiştirirseniz ki, tertil hiç yok gündemde, kıraatte yok. O zaman tilavetin üç te biri ile okumuş oluruz. Ona da seslendirme denir. O şekilde okumayı da elektronik cihazlarda yapıyor. Cebimizdeki telefonları bile ayarlarsak, üç-dört saatte bize en güzel okumayla hatim okur. Kimlere hatim okutmak istiyorsan, Babana, anana, dedene, ninene vesaire sıraya korsun, bir günde herkese okur bitirir. Bir başkasına hatim okutup, Para vermende gerekmez. Hem de bunu istersen dinleyebilirsin de.

Ama telefonda okunan hatimden gözyaşı gelmez. Telefonun kalbi titremez, Allah'tan Haşyet (Korku) duymaz. Halbuki Yüce Allah Enfal suresi ikinci ayetinde, 'Gerçek müminler şunlardır ki, Allah'ın ismi anılınca yürekleri titrer. Allah'ın ayetleri kendilerine aktarıldığı zaman imanları artar. Peki, bu okumada imanları artıyor mu Artmaz, çünkü anlayarak okumuyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şadiye ÖZTÜRK Arşivi