Sayın Milli Eğitim Bakanlığı kendine göre ne kadar hesap yaparak, kurallar koymaya kalkarsa kaksın, sonunda bunu uygulayacak olan insanlardır. Yani öğretmenlerdir. İnsanlarda hata yapmaya meyilli olduğu için mutlaka denetleme gerekir. Yaradan da insanı denetlemektedir, çünkü denetlenmek insanın ruhunda olan bir şeydir. Sorgusunu ona göre yapacaktır. Denetimin olmadığı bir uygulama başarılı olamaz.
Okulların son günlerinde tamamen başı boşluk alıp gitmektedir. Kimi öğretmenler rapor almaktalar, kimileri öğrencilere son hafta okula gelmeyin, diye yol göstermektedirler. Bunu duyan öğrenciler de bunu fırsat bilerek kafalarına göre hareket etmektedirler. Dolayısıyla , kontrol zorlaşmaktadır. Veliler zanneder ki; çocuk okuldadır. Okul idareleri ise son günlerin yoğunluğu ile ve boş geçen derslerin getirdiği sıkıntı ile denetimde zorlanmaktadırlar. Sonuçta siz ne kadar tedbir alırsanız alın, eğer uygulanmıyorsa bir anlamı yoktur.
Bu günlerde şehirlerin cadde ve sokaklarında öğrenci üniformalı gençlerin hiç de hoş olmayan kılık ve kıyafetle, olumsuz davranışlar içerisinde olmaları, geleceğimiz açısından bizleri üzmektedir.
Okulların bu son hafta tutarsızlığına bir çözüm bulunması gerekmektedir. Öğretmenler keyfi uygulamalarına devam ediyorlar. Öyle okullar ve öyle öğretmenlerimiz var ki, sormayın gitsin. Sınıf öğretmeni sene sonu gelmesine rağmen daha sınıftaki öğrencisini tanımamaktadır. Her iki dönemde yapılması gereken sınıf zümre toplantılarının yapılıp, yapılmadığını kimse denetlememektedir. Müfettiş mekanizmaları yeteri kadar çalışmıyor mu Bütün bu olumsuzluklar karşısında okul idarelerinin yetki ve denetlemedeki konumu iyi etüt edilmelidir. Seneler önce uygulanmaya başlayan disiplin cezalarındaki yumuşama da bu olayların artmasına belki de neden olmaktadır. Okul idarelerinin, öğretmen üzerindeki etkisizliği bu sorunu daha da artırmaktadır.
Öğrenci disiplin yönetmeliği tekrar gözden geçirilmelidir. Devamsızlık konusu çok önemlidir. Ödüle dayalı bir disiplin yönetmeliği daha cazip olabilir.
Daha önce belirttiğim gibi, lise birinci sınıflar bir nevi gençleri hayat hazırlama sınıfı olarak algılanmalıdır. Beceri ve yeteneklerini geliştiren bir-kaç dersin haricinde öğrenciyi hayat hazırlayan uygulama alanları geniş hal ve davranış reflekslerini kazandıracak, hayat hazırlayacak eğitim süreci olması gerekir.
Başarı disiplinle gelir. Bu temel bir kuraldır. Siz ne adına olursa olsun bunu gevşettiğiniz zaman aksaklıkların olması doğaldır. Milli eğitimde yapılacak ve mutlaka uygulanacak Eğitim ve Öğretimi hayata geçirme planlarının temelini disiplin oluşturmalıdır. Sınıf geçme ve sınav yönetmeliğindeki değişikliklerle bu disiplin sağlanmalıdır. Öğrenci açısından nasıl olsa geçerim mantığında bir anlayış ile, eğitimde bir adım ileri gidilmez. Bunun sonucu sadece gevşeme ve sorumlulukları, yüklenmeme olarak ortaya çıkar. Buna bağlı olarak başarısızlık ta kaçınılmazdır. Nasıl ki; spor alanındaki başarı yapılan idman ve taktik çalışmalarının çokluğu ile ve hayata geçirilmesi ile ilgili ise, eğitimdeki çalışmalar da aynen öyledir.
Başarıyı hedeflemek istiyorsak, kurallarını koymalıyız ve taviz vermeden uygulamalıyız. Şunu, bunu düşünecek olursak, başarı gelmez.
Bizler veliler olarak, çoğunlukla sene sonlarında yapılan mezuniyet törenlerindeki anlamsız saçmalıkları kabul edemiyoruz. Kendi kültürümüze uygun olmayan, bu faaliyetleri kabul etmiyoruz.
Milli, MANEVİ, DEĞERLERİMİZE TERS DÜŞEN, TÜM DEĞER YARGILARIMIZI AYAKLAR ALTINA ALAN MEZUNİYET TÖRENLERİ, ÖĞRENCİLERİ YANLIŞ YÖNLENDİRMEKTEDİR.
Bu tür olumsuz davranışlara MEB yetkililerinin müsaade etmemesi gerekir.