
Şadiye ÖZTÜRK
8 - 3 - 7 - 2
8372 sadece bir sayıyı ifade etmez. 8372 deyince akıllara sadece Srebrenitsa katliamı da gelmez. 8372 sadece bir soykırım da değildir. İfade ettiği şeyleri duymak için 8-3-7-2 rakamlarına biraz daha yakınlaşmak lazım. Onlar bize başka şeyler fısıldar. Annesinin kollarından zorla alınan 12 yaşındaki erkek çocuğunu, 77 yaşında silah zoruyla götürülen dedelerin torunlarına son bir kez bakışını fısıldar. ''Canım hangi yüzyılda yaşıyoruz '' diye yüzyılları numaralandıranların, 20. Yüzyılın sonunda yani biz yaşayan leşlerin gözü önünde, burnunun dibinde hala Ebu Cehillerin, Ebu Leheblerin kıtalar dolaştığını fısıldar.
Ayrıca sadece 8372 sayısı bir şeyler fısıldamaz. Kulağınızı yaklaştırın, mavi kelebeklerin kanatları da bir şeyler fısıldar. '' Ben Mavi Kelebek. Sadece yavşan otunun olduğu yerlerde yaşarım, onlarla beslenirim. Yavşan otu ise canlıların gömülü olduğu topraklarda yetişir, canlı mineralleriyle beslenir. Bulunamasın diye metrelerce derinliğe gömülen cesetler burada. Kanatlarımın sesine kulak verin. '' diye fısıldar.
8372 sayısı sadece bir sayıyı ifade etmez. Bu zulmü yapanlar ve bu zulüm karşısında susan dilsiz şeytanlar, sizden öncekiler gibi helak olmayı hak ettiniz, sizler de arz-ı ifsad ettiniz der 8372. Bu şahitlikten, bu zulüm çağdaşlığından sıyrılamazsınız der 8372. Fert fert, hepiniz zalimlerinin ağzının, dilinin mühürlendiği gün, hesaba çekileceksiniz. Elinle, dilinle zulme karşı çıktın mı, sorusunun muhatabısınız der 8372.
Ölenlerin sadece insan değil, tüm insanlığın onuru olduğunu fısıldar 8372. Ve biliriz ki ölen geri gelmez. İnsanlığın onuru ve şerefi de geri gelmeyecek. Bize sadece insanı bedeninde onursuzca yaşatmak, ömür denen ölçülü verilen, ne bir saniye öne alınamayan, ne de bir saniye uzatılamayan sermayeyi tüketmek kalmıştır. Çünkü bizler 312 bin kişinin öldürüldüğü, 50 bin kadının sistematik olarak tecavüze uğradığı, hala binlerce cesedin bulunamadığı Bosna katliamına şahitlik ettik. Gördük ve duyduk. Mahkeme-i Kübra'da bizden bağımsız, bize rağmen şahitlik edecek gözlerimiz ve kulaklarımız... Zalimlerin savunmasız kaldığı, kendilerine avukat tahsis edilmediği, mazlumların ise avukatının bizzat mutlak hükmedicinin olacağı günde bizi de şahit olarak çağıracaklar, soracaklar. '' Evet, Sırplar masum Boşnakları katletti, biz buna şahitiz mi diyeceğiz '' '' Geç bunları biz bunları biliyoruz, hiçbir şey bizim tasarrufumuzun dışında değildir, haddini bil. Sen, şahit olduğun bu zulüm karşısında ne yaptın Onu söyle.'' sorusuna muhatap olursak (ki olacağız) ne cevap vereceğiz. Ya Rabbi '' Ben onlar için dua ettim, onlar için ağladım, oturduğum yerde onların acılarıyla hemhal oldum, televizyonda izlediğim canlı yayınlarda onlarla empati kurdum'' demekten başka vereceğiniz cevabınız var mı
Şimdi yeni bir zulme şahitlik ediyor insanlık... Suriye yeni katliamların, yeni zulümlerin yaşandığı, sıcak sıcak tarihin fırınından yeni çıkmış, son model zalimlere ev sahipliği yapıyor. İnsan sıfatında gezen iki ayaklı şeytanlar, Firavunlar yine saraylarında dört gözle Hz. Adem'in zürriyetinin helakını planlıyor.
Ama zalimlerin unuttuğu bir şey var. Hz. Musa Firavunun sarayından, Hz. Yusuf atıldığı kuyudan, Hz. İbrahim fırlatıldığı ateşten ve yetim diye küçümsediğiniz Hz. Muhammed elçi olarak görevlendirildiği Hira mağarasından çoktan çıktı. Ne yaparsanız yapın İbrahimler putları yıkmak için baltasını eline aldı, Musalar karanlığı aydınlatmak için elini göğsüne soktu, Yusuflar Mısıra sultan olmak için zindandan çıktı, yetim Muhammedler Mekke'yi fethetmek için yola revan oldular bile...
Elbette Allah vadettiği nurunu tamamlayacaktır. Hak batıla galebe çalacaktır ve tarihin rolü sadece şahit olmak olacaktır. Bunda şekte şüphede yoktur.
Peki zulüm çağını yaşayan Müslüman, sen ne yapıyorsun Hala ne işi var bu mültecilerin burda, diyor musun Çağdaş ensar olma fırsatını elinin tersiyle itip, Mahkeme-i Kübra'da Eyüp el-ensarî ile aynı safta yer alma şansını elinden kaçırıyor musun Zira şunu bil ki; yetimin gözyaşı arza düştü, annelerin feryadı arşa çoktan ulaştı. Ve insanlığın atası Adem'n zürriyeti, ateşin yakmadığı İbrahim'in milleti, yetim Muhammed'in ümmeti Kabillere, Nemrutlara, Ebu Cehillere hesap sormak için harekete geçti, gün sayıyor.
Sana düşen safını belli etmek. Unutma ki her Firavun'a karşı elbet bir Musa doğar...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.