
Şadiye ÖZTÜRK
MUHSİN YAZICIOĞLUNU RAHMETLE ANDIK
Ölümünün, 6.yılı olması nedeni ile; o günlere, denk gelen; 29 mart 2015 günü Tuzla Sivaslılar derneği olarak; mezarı başında, Rahmetli MUHSİN YAZICIOĞLUNU, anma toplantısını gerçekleştirdik. Bir burukluk, bir sessiz haykırış, acı veren bir his; yüreğimiz kuşattı. Soğuk havada; sanki uğuldayan rüzgar, bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Arkasından, çok da, rahatsız edici olmayan; ince, ince bereket habercisi yağmur...
Tuzla' dan yaklaşık 40 arkadaş, günün erken saatlerinde yola koyulduk. Yağmurlu, havanın kapalı olduğu bir döneme denk gelmesine karşılık; bu ziyaret toplantısına katılan tüm arkadaşları, tebrik ediyorum. Vefa, kavramının pek de; kıymeti olmadığı şu günlerde; bir memleketlisi olarak; Yaşadığı günlerde; yüreği Vatan sevdası ile dolu olan, Rahmetli başkanı anma, ona dualar etme, görevini üzerimizde, bir borç olarak hissettik.
Ankara' da öğle namazını, Hacı Bayram camiinde kıldıktan sonra; topluca Rahmetli başkanın defnedildiği yer olan; Taceddin dergahına intikal ettik. Mezarı başında önceden okunmuş olan, hatimlerimizin duasını yaptık. Bu vesile ile memleketimizin, Vatanımızın birliği ve beraberliğinin, ne kadar önemli olduğunu bildiğimiz için; ayrıca, dualarımızda,bir kez daha; O birliğe, beraberliğe, ihtiyacımız olduğu için; Yüce Rabbimizden, onu diledik...
Aynı mekanda bulunan, MEHMET AKİF, EVİNİ ZİYARET ETTİK. Oradaki, resim ve belgeler; bizleri aldı, taa bir yerlere götürdü. Söylenecek çok şey vardı. Sadece, tek cümle ile; ifade etmeye çalıştık. Bu Vatan, kolay, kolay kazanılmadı... Rahmetli Başkanın, Çanakkale şehitlerinin anıldığı günlerde; yad edilmesi de, ayrı bir önem olarak, ortaya çıkmaktadır. Ortak payda VATANDIR. Bu toprak, her zerresi ecdadın kanları ile sulandı. O halde; değerini ve kıymetini bilmeliyiz. Toprağa baktığımız zaman; ecdadın, bizim Vatan hakkındaki düşüncelerimize göre; bize nasıl baktığını fark etmeliyiz. Sıradan bir toprak parçası olmadığını; her vakit minarelerinden duyulan ezan sesi ile; Gökyüzünde dalgalanan, kimi şairlerin: Kız kardeşimin gelinliği, Şehidimin son örtüsü olarak; anlatmaya çalıştığı bayrağı, sancağı ile; tek vücut olarak; Dünyaya haykırmalıyız. İşte, o zaman; ecdadın, yüzümüze gülümseyerek, baktığını hissedeceğiz, kimi zaman göreceğiz...
Mezarın başında, o mekan hakkında arkadaşlar bilgilendirildi. Her yaştan, ziyaretçinin, gelerek; rahmetlinin mezarı başında dualar okuması; bizi heyecanlandırdı... hemşehrimiz olarak gurur, duyduk. Onun şahsında, gelen insanların Vatan ve Millet sevgisinin, nasıl coşku ile; yüreklerinde olduğunu, Vatan sevgisi ile dolu olduğunu, hissettik. Ümitlendik, çocuklar gibi sevindik... kafamızı kaldırarak, tekrardan geleceğe, daha kararlı , daha ümitle bakmaya başladık. Yere diz çöken bir efenin; yavaş, yavaş ayağa kalkışının; görünümü, gözümüzde canlandı. Sanki, ziyaretteki tüm insanlar; Bir elektrik şoku ile irkilmiş gibi, aynı elektrik bağlantıları ile, birbirine bağlanmış gibi; aynı duygularla, üzerimizden geçen akımın etkisi ile; birbirimizle; yüreğimizden konuşarak; ümitli olmamız, gerektiğini, Vatanın ne kadar önemli olduğunu konusunda, anlaştık. O soğuk havada, bu sıcacık temennilerle ısındık, coştuk...
Herkes o kararın ağırlığını hissederek, gayet vakur bir şekilde mezarın başından ayrıldık. Rahmetli Başkanın, bizlere bıraktığı mesajları yorumlamaya çalıştık. Yeni nesiller tarafından hatırlanması gereken; bir yiğit, olduğunu; Anadolu'nun bağrından gelen, bu yiğidin; bir simge olduğunu hatırladık, hatırlattık.
Ayrılışımızın ardından, Koca Tepe camiinde; ikindi namazını eda ettik. Ankara gezimizin geri kalan kısmında; Ankara şehrini turlayarak, İSTANBUL'A geri döndük.
Dudaklarda; Üstad Necip Fazıl'ın iz bırakan şiiri ile; mezar ziyaretimizi sonlandırdık...
Ölüm güzel şey,budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı ölürmüydü peygamber ...
Öleceğiz müjdeler olsun,müjdeler olsun !
Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.